Yüzüncü Yıl
Minnettarız! Bizlere bu eşsiz vatanı
miras bırakanlara minnettarız. Anadolu’yu 1071’de yurt yapan o büyük ruha ve
şuura minnettarız. Asırlar boyu bizi yücelten, fetihlerle şanımıza şan katan
aziz ve kutlu ecdada minnettarız. Cumhuriyeti kuranlara minnettarız.
1923’te yakılan hürriyet ateşini
söndürmeden bugünlere taşıyan büyük Türk milletinin tarih sahnesinde
imtihanları hiç bitmedi. Ancak büyük millet olmanın şuuru ve yine tarihten
gelen tecrübe ile boyun eğmeden, esaret zincirlerini kıra kıra yolumuza devam
ettik. Yaşadığımız coğrafya üzerinde oynanan oyunlar bitmedi ama bizim de
birlik içinde yaşama cehdimiz bitmedi. Bugün yüzüncü yıla daha müreffeh ve
güçlü bir şekilde kavuşmuş olmamız bunun göstergesidir.
Bugün beylik sözler etmeden içinde
bulunduğumuz ahvalin fotoğrafını çekmek gerek. Bugün neye hamdetmemiz
gerektiğini bilmek lazım. Yüz yıl öncesini tahlil etmeden bugünü anlamanın da
mümkün olmadığını düşünüyorum. Ancak yüz yıl öncesinin sosyal, siyasi, askeri
ve ekonomik şartlarını da bilerek masaya oturmak ve söze başlamak gerekiyor.
Bilgi çağındayız. Neyin nasıl olduğunu öğrenmek zor değil ama anlamak
istediğimiz gibi anlar ve hakikati göremezsek bu bir vebaldir. İkinci bir vebal
de şu an içinde bulunduğumuz durumun hakkını vermemek olur.
Ülkemiz için geçmişe dönük
düşüncelerimizde yumuşa, şimdiye dönük nazarımızda ise genişleme ve akılcı bir
tutum var, diye düşünüyorum. Çünkü tarihi olayları ve bu olayların faillerini
değerlendirmek için akılcı bir yol izlemek ve soğukkanlı olmak zorundayız.
Çünkü devlet yönetiminde duygusallığa yer yok. Romantik bakışlarla alınan
kararların neticesi başarısızlık olmuştur. 1923’e kavuşturan düşünce bu yönüyle
takdir edilmiştir. Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki Mustafa Kemal Paşa’yı var
eden, yetiştiren, güçlü kılan, zor zamanda isabetli kararlar aldırarak zaferler
kazandıran ruhu tanımak, bilmek zorundayız. Neydi o ruh? Şuydu: Türk boyun
eğmez, Türk esaret kabul etmez, Türk hürriyetine âşıktır! Canını verir ama
vatanını vermez. Vatanını kurtaran, onu nazlı bir sevgili gibi görerek uğrunda
canını veren Türk, 1923’te yeni bir karar alarak kader çizgini çizmiştir. İşte
o kader birliğini tanıyanlar, bu büyük milletin şerefli bir ferdi olabilmiştir.
Tanımayanlar ise sefil ve rezil bir hayatın içinde çırpınıp durmaktadır.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti dünden daha
güçlü, insanımız dünden daha iyi durumdadır. “Müştereklerimiz farklarımızdan
fazladır.
Bakmayı öğrenelim.” diyor Cemal Kurnaz
Hoca. Bugün bazı sıkıntılarımız olabilir ama yolumuza devam etme kararlılığımız
var. Yolumuza döşenen tuzaklar, konulan engeller yok mu, var. Huzurumuzu tehdit
eden ve canımızı sıkan sorunlarımız olduğunu biliyoruz ama asla karamsarlığa
kapılmıyoruz. Ne olursa olsun milletimizin bilinçaltı sağlamdır. Milletimiz,
düştüğü yerden kalkabilmiş, yaralandığı yeri pansuman edebilmiş, hastalığının
teşhisini koyabilmiş ve tedavisini başlatılıp bünyesini iyileştirmeyi
başarabilmiştir. İşte millet olmak böyle bir duygu ve inanmışlıktır. Bu inançla
nice yüz yıllara emin adımlarla ilerliyoruz. Bu ilerlemeyi fark edenlerin
içimize sokmak istedikleri nifak tohumlarını yok etmek de bize düşüyor.
Türkiye Cumhuriyeti bölgesinde cereyan
eden tüm çatışmalara, saldırılara ve terörizme karşı elini güçlendirecek
hamleler ve yatırımlar yaparak yükselişini sürdürüyor. Ülkemiz, huzur aranılan
ve sığınılan emin bir yurt olmuştur. Zorluklara rağmen milyonlarca mültecinin,
muhacirin, mazlumun sığındığı bir ülkeyiz. Orta Doğu’da kan dökenlerin de
korkusu Türkiye’dir. Hedef de Türkiye. Gazze’deki mazlumların de umudu Türkiye.
Ecdadımız çekildiğinden beri orada kan ve gözyaşı dinmedi.
Yüzüncü yılında Cumhuriyetimiz,
cumhuru ile kucaklaşmış, katı devlet erki yumuşamıştır. Dün halka tepeden
bakanların yerini “Halka hizmet Hakk’a hizmettir.” anlayışını benimseyenler
almıştır. Eksiğimiz vardır, yanlışımız olacak, yeni sorunlar da olacak ama
büyük devlet olma ve büyük millet olma mefkuremiz asla yok olmayacak.
Cumhuriyet hepimizin, bir grup elitin idaresine teslim edilmeyecektir. Bugüne
değin çıkarılan sûnî sorunlar, gerilimler, rejim tartışmaları vb. moralimizi
bozan, enerjimiz tükenen, bizi birbirimize düşüren çatışma alanlarını terk eden
basiretli milletimiz şimdi daha tecrübeli ve daha şuurludur. Birlikte yaşama
azmimiz sürecek, şehit kanıyla sulanan bu topraklarda Türk varlığı ve Türk
devleti ilelebet yaşayacaktır. Cumhuriyet Bayramı ve yüzüncü yılımız kutlu
olsun!