Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Mart 2024

​Yüzde iki baraj uygulaması ve sendika aidatları

Anayasa Mahkemesi yakın bir tarihte, sendikacılık alanında haksız rekabeti ortadan kaldıran ve sendikal özgürlüğü genişleten kısacası haksızlığı ortadan kaldıran çok önemli bir karara imza attı.

Sendikalar ve üyeleri arasında ayrıma yol açan yüzde 2 barajının uygulanmasını iptal etti.

Bilindiği gibi Türkiye'de memurların sendikalara üye olmasını teşvik etmek amacıyla, toplu sözleşmeler ile sendika tazminatı ödenmektedir.

Bu tazminat, 2022 yılında yapılan düzenleme ile üye sayıları yüzde 2'yi geçen sendikalara daha yüksek bir oranda, yüzde 2'nin altında kalan sendikalara ise daha düşük bir oranda ödenmeye başlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi ise “25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu hükümleri uyarınca kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte 750 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda toplu sözleşme desteği yapılır” maddesini iptal edince de olanlar oldu.

Normalde doğaları gereği haksızlığın, hukuksuzluğun karşısında olmaları beklenen sendikalar nedense bu karara itiraz ettiler.

Oysa yüzde 2 “Sendika Barajı” iptali kararının ardından örneğin bir sendikaya üye olanlara yetkili sendikaya üye olanlar gibi toplu sözleşme ikramiyesi yatacak. Ne var bunda? Yani bu durumda daha adil bir ortam tesis edilmedi mi?

Ben bu işin bu kadarla kalmamasını istiyorum.

Evet, yüzde 2 baraj uygulanmasının iptali elbette bir haksızlığın ortadan kaldırılması bakımından önemli bir adım ancak ortada daha büyük bir haksızlık söz konusu.

Bu haksızlık, sendika aidatlarının devlet tarafından ödenmesidir. Zira bu kaynak, vergi mükelleflerinden tedarik ediliyor. Yani vatandaşlarımızdan…

Bu enteresan durumu yine bu köşeden dile getirmiştim. Yeri gelmişken tekrar hatırlatmak istedim.

Malumunuz hükümet, herhangi bir sendikaya üye olan memura “Toplu Sözleşme İkramiyesi” adı altında yılda dört kez ödeme yapmaktadır.

Bu hikâye, 2005 toplu görüşmelerinde sendikaların, hükümetten üyelerinin aidatlarını devletin ödemesini talep etmesiyle başladı. O günden beri herhangi bir sendikaya üye olan memurun aidatını devlet ödemektedir.

Bu ödeme, memura sendika üyesi olduğu için yapılan bir ödemedir. Kısacası sendika aidatı memurun maaşından değil devletin sendikalı memura yatırdığı sendika ödeneği içinden alınıyor. Yani bu parayı devlet vermiş oluyor.

Bu rakam 2024 Ocak ayı itibariyle 537 lira oldu. Bereket versin AYM’nin iptal kararından sonra bu rakam eşitlenerek 190 liraya düştü.

Türkiye’de yaklaşık 2 milyondan fazla sendikalı memur olduğu söyleniyor. Bu rakamları çarptığınızda ortaya nasıl bir miktar çıkıyor düşünebiliyor musunuz?

Peki, emeklilerin 10 bin lira maaş aldığı, enflasyonun ve faizin yüksek olduğu dolayısıyla her geçen gün yükselen fiyatlarla hayatın zorlaştığı şöyle bir zamanda devletimiz neden sendikalara bu denli büyük bir kaynak ayırır ki?

Kaldı ki çok zengin bir ülke olsak bile sendikaların aidatlarını devlet ödememelidir. Çünkü geliri kamu maliyesi tarafından karşılanan bir sendikal anlayışın hak elde etmede direnme ve pazarlık gücü olmaz? Nitekim olmuyor da.

Bir sendikaya gönüllü üye olan bir memur aidatını kendi imkânlarıyla ödemeli ve hak talebinde eli sağlam olmalıdır.

Sivil toplum anlayışı bunu gerektirir. Yani sivil ve bağımsız bir duruş sergilemek sendikaların doğasında vardır.

Demem o ki, hükümetimiz, bu halleriyle ülkemize ciddi anlamda katkısı olmayan sendikalara ödediği bu devasa rakamları gözden geçirmeli ve bu uygulamayı iptal etmelidir.