Yuvalar yıkılmasın, evlenecekler engellenmesin!..
Yuvalar yıkılıyor, memleketimin zemini kayıyor!..
Evlenmeler azalıyor, memleketimin zemini kayıyor!..
Ben, o çok zorlu, çok karanlık günlerde “Nüfus Plânlaması”
numaralarıyla, memleketimi bitirmek isteyenlere karşı ne mücadeleler vermiştim.
“En az üç çocuk!” çağrısını da canı gönülden
desteklemiştim.
Maalesef…
Nüfus artış hızımız çok düştü.
Böyle giderse, “genç
nüfuslu” bir ülke olmaktan çıkacağız ve bu alanda “yaşlanmış batı”ya benzeyeceğiz!..
Yani…
Dış destekli, “Nüfusumuz
azalsın!” kampanyalarını yürütenlerin dedikleri oluyor!
Bu meselenin birçok sıkıntılı yönü var.
Böyle giderse başka şeyler de gelir başımıza…
Mesela…
“Nüfus dengeleri” bozulur…
Başka başka şeyler olur, bölünme endişelerimiz iyice artar!..
Dışarıdan milyonlarca “göç”
aldık son yıllarda…
Üzerinde tefekkür gerek!..
*
Bugünlerde birçok tanıdığımdan “boşanma” haberleri alıyorum.
Neticelenen ve sürmekte olan boşanma dâvâlarının her biri
kalbimi yaralıyor.
Hemen her yetişkinin travmaları vardır.
Ben de, “parçalanmış”
bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm.
“Annem varken babasız,
babam varken annesiz”,
çoğu vakit de “kimsesiz” olmanın acısını çok çektim.
Boşanmış çiftin çocuğu olmak çok zor, tarifi imkânsız bir
duygu.
Çok kötü durumlara düşebilirdim.
Rabbim korudu, şükürler olsun.
*
Travma dedim ya…
Bir yerden boşanma ya da boşanma dâvâsı haberi geldiğinde
kalbim sıkışıyor.
Bir şeyler yapmak, bir yuvanın kurtulmasına vesile olmak
istiyorum.
Ne yazık ki, çoğu vakit aralarındaki köprüleri tamamen atmış,
birbirlerini yüz yüze bakamayacak kadar kırmış oluyor taraflar.
Boşanmaların hızla artmasının birçok sebebi var.
İnsanımız; şükürsüzlük, tahammülsüzlük, kibir, hoyratlık,
bencillik gibi birçok kalp hastalığının pençesinde.
Aldatmalar zaten epeyce yaygındı, şimdi de “dijital aldatmalar” furyası çıktı.
İnternet üzerinden gayri meşru ilişkilere “online aldatmalar” da deniyor.
Sosyal medya birçok yuvanın yıkılmasına sebep oluyor
maalesef.
Aman dikkat!..
Kötü niyetli kullanıma son derece açık haldeki 6284 Sayılı Kanun
da bir başka büyük dert.
Bu konuyu her fırsatta gündeme getiriyoruz ama bir türlü
netice alınamıyor.
Alınır İnşaAllah.
*
Medyanın etkisini de unutmamak lâzım.
Birçok televizyon kanalı, yuvaları yıkmak için uğraşıyor
adeta.
Bazı gündüz kuşağı programlarında, bazen açık, bazen de örtülü olarak “En iyisi boşanın!” mesajı veriliyor!
Kadın ve erkek, birbirlerini tamamlayan değil de,
birbirleriyle “rekabet eden”
bireyler olarak konumlandırılıyor!
Birçok dizide çarpık hayat tarzlarının, gayri meşru ilişkilerin propagandası
yapılıyor.
Magazin programlarındaki “çapkın sanatçı” vurgularıyla, çarpık ilişkiler övülüyor.
RTÜK diye bir “organımız”
var ama bu tür durumlarda yok gibi.
*
Biz yapabileceğimizi yapmaya devam edelim.
Netice Rabbim’den.
Bu yazıyı okuyanlar içinde boşanma yoluna girmiş olanlar
varsa, Allah aşkına, bir kez daha, bin kez daha düşünsünler.
Bıçak kemiğe dayanmamışsa, yuvanın kurtulması için bir yol
varsa, mutlaka tevessül etsinler.
Büyükler de, yuvaların
yıkılmasını hızlandıracak söz ve eylemlerden uzak dursunlar.
Yıkıcı değil, yapıcı olmaya çalışsınlar.
Lütfen!..
*
Birçok tanıdığımdan “boşanma haberleri” aldığımı ifade etmiştim.
Bir de evlenmek isteyenler var, burası güzel.
Yuvaların hızla dağıldığı, evlenmek isteyenlerin sayısının
hızla azaldığı bir süreçte, bu tür haberler beni ziyadesiyle memnun ediyor.
Ne var ki, birçok genç de özelikle maddi sıkıntılardan dolayı
yuva kurmakta çok zorlandıklarını söylüyor.
Malûm her şey ateş pahası.
Bir de “ailelerin
istekleri” giriyor araya.
Şu kadar altın, şöyle düğün, şöyle eğlence, böyle gösteriş
vesaire...
“El alem ne der!” kafasından bir türlü kurtulamıyoruz!
Evimizin eşyalarını bile kendimiz için değil, başkaları için
alıyoruz!
Ben, her vesileyle,
“Allah aşkına, gençlerin işini daha da zorlaştırmayın!” diyorum,
ailelere…
Birçok yuva borç harç kuruluyor.
Evlenebilmek için faizli kredi çekenler bile var!..
Faizle yuva mı kurulur, Allah korusun!
Sıkıntı, sıkıntı…
Evliliklerinin ilkbaharındaki gençler ya da dar gelirli
aileleri yıllar yılı borç ödemekle uğraşıyor.
Ev kiraları zaten uçmuş gitmiş, bir de “gösteriş olsun diye” bir sürü masraf, israf.
İşi iyice yokuşa süren tâviz verilmez, esnemez gelenekler!..
Daha doğrusu…
Şarkısı da vardı:
“İşimiz gücümüz el âlem
ne der!”
*
Dostlarım:
Yuvalar yıkılırken seyredersek…
Boşanma hızını düşürecek tedbirleri almazsak…
Nüfusumuzun “hızla yaşlanmasına” bir “Dur!” demezsek…
Diyemezsek…
Gençlerin evlenmelerini teşvik etmek yerine, engelleyecek
tutumları devam ettirirsek…
Hep birlikte çökeriz!..
Bu topraklara da sahip çıkamayız!
*
Sizi bilmem ama…
Ben çok endişeliyim.