Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2958.42
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yusuf ve kardeşleri

EY MÜSLÜMANLAR!

Hazreti Yusuf (a.s.) rüya gördü kuyuya atıldı, oradan da zindana düştü. Mısır Meliki rüya gördü, Hazreti Yusuf rüyayı tevil etti zindandan kurtuldu.

Ve Allah(c.c.) gerçekten Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ibretli ayetler vardır (Yusuf, 7), dedi ki.

İslam dünyasının bugünkü hali zannederim Yusuf ve kardeşlerinin halinin bir benzeridir. Onları birbirine düşürenler kardeşlerin içindeki nefis ve şeytanları dışarıdaki gizli ve açık Allah düşmanlarıdır.

Yusuf kıssası, Efendimize bir defada anlatılır. Hazreti Yusuf ve kardeşleri ile olan imtihanın başlangıç ve bitişi bütün ayrıntılarıyla bir surede vahyedilir.

Müslümanlar için yegâne çıkış yollarından biri, bu suredeki kardeşler arasındaki kıskançlıkların doğurduğu sonuçları peygamber olan hazreti Yusuf’un bir kardeş olarak çözmedeki sadeliği ve bilgeliğidir.

Müslümanlar dünyaya çağrılmamalıdır. Dünyadan çağrılmalıdır. Teşvikler Allah için olmalı tekamüller ahiret diyarı için yapılmalıdır. Hazreti Yusuf’un kardeşlerine yaptığı gibi.

Müslümanlar sadece ve sadece kardeş olduklarını bilmelidir. Amasız, lakinsiz her türlü seçkinciliği bir tarafa bırakarak aynı sofranın başında diz dize verip oturmalıdır Hazreti Yusuf gibi.

Yusuf Peygamber rüya gördü ve babasına rüyasını anlattı. Yakup Peygamber oğluna rüyasını kardeşlerine anlatmamasını söyledi. Kardeşleri Yusuf’u kuyuya attı. Babaları oğullarının ne büyük bir kötülük yaptıklarını söyleyip ayrılık acısını yaşayarak Allah’a sığındı. Kervan Yusuf’u Mısıra köle olarak sattı.

Yusuf, Züleyha’nın iftirasına uğradı zindana düştü. Zindan Yusuf’a medrese oradakilerine de irfan mektebi oldu.

Mısır meliki rüya gördü, kimse onu yorumlayamadı. Yusuf Peygamber rüyayı yorumladı, Mısır’a aziz oldu.

Kenan ilinden kardeşleri geldi buğday almaya. Yusuf tanıdı kardeşlerini gönlü yaralı bir halde. Onlara hem buğday verdi, hem de Bünyamin’i getirmelerini söyledi.

Hazreti Yakup (a.s.) bir kez daha evlat imtihanıyla karşı karşıya kaldı. Bu defa Bünyamin’i kardeşlerinin değil Allah’ın korumasına verdi. Ve Yusuf’un kokusunu unutmadan Bünyamin’in kaygısını taşımaya başladı.

Bünyamin Mısır’a varınca kardeşi Yusuf onu görmenin heyecanıyla hemen kendini tanıttı ve babası Yakup’u sordu. Ve ziyafetler vererek kardeşleriyle bir arada olmanın heyecanını yaşadı Bünyamin hariç diğer kardeşleri bunu fark etmeden.

Yusuf Peygamber(e) tedbir aldı(rıldı) ve Bünyamin’i yanında alıkoydu. Kardeşleri kendi kusurlarını görme yerine hem Bünyamin’i suçladılar, hem de Yusuf’a laf attılar. Babalarına bu durumu nasıl söyleyeceklerini de bilemeden Mısır’dan uzaklaştırıldılar.

Ve kardeşleri Bünyamin’in haberini babalarına iletince Yakup peygamber kendine düşenin sadece güzel bir sabır olduğunu ve Rabbinin onların hepsini kendisine geri getireceğine iman etti.

Yusuf için çektiği hüzün ve tasaya Bünyamin de eklenince gözüne ak düştü. Ona teselli vermek isteyen ailelerine karşılık dedi ki: Ben kederimi, hüznümü ve şikayetimi ancak Allah’a arz ederim. Allah tarafından sizin bilmediklerinizi bilirim (Yusuf, 86). Ve evlatlarını Yusuf ve kardeşi hakkında bir şeyler öğrenmeye göndererek Allah’tan ümidini kesmedi.

Kardeşleri son bir defa daha çıktılar Mısır Azizi Yusuf’un önüne. Yusuf bir kardeş gibi, hem de küçük bir kardeş gibi önce kardeşlerine yaptıkları kötülükleri hatırlattı. Sonra kendisinin ve Bünyamin’in onların zulmüne uğrayan ama kardeşliği asla unutmayan babadan bir anadan ayrı olma kardeşleri olduğunu açıkladı. Kardeşleri bir taraftan yaptıklarından utandılar diğer taraftan kardeşlerini bulmanın heyecanından kendilerinden geçtiler. Yusuf Peygamber bir kardeş gibi davrandı ve dedi ki bugün size kınama yoktur.

Ardından gömleğini babasına gönderdi ve onun sadece baba değil aynı zamanda bir peygamber olduğunu ve hissettiklerinin ne kadar ilim ve hikmet kaynaklı olduğunu bütün aleme ilan etmek istedi.

Müjdeci yola çıkarken Yakup Peygamber de ailesinin ve çevresinin kınamasına karşılık Yusuf’un kokusunu aldığını söyledi ve dediği gibi etrafı tarafından bunamışlıkla ittiham edildi. Müjdeci geldi ve oğulun babaya kavuşacağı gözler dünyayı görmeye başladı.

Dünyadaki en saf sevinç olan ailenin vuslatı, büyük dersler neticesinde tahakkuk etti. Lakin bu safi sevincin bir tarafı eksikti. Çünkü üzerinde ebedilik damgası yerine fanilik mührü vardı. Ve Yusuf peygamber bunu çok iyi biliyordu. Bu nedenle Önce Allah’a şükür secdesinde bulundu. Ardından bütün ailesine Allah’ın verdiği nimetleri anlattı. En nihayetinde de asıl kavuşmanın Allah’a ve Allah’ta olacağını, tek dostunun O olduğunu söyledi. Dünya ve ahirette benim dostum sensin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihler zümresine kat (Yusuf, 102) diyerek O’na kavuşmayı canı gönülden istedi ve kavuştu.

HHH

Bugün bütün Müslümanlar, genelde her Müslüman, özelde bu kıssadan gerekli dersi almadıkça hem Kur’an’ım emrettiği akıllı Müslüman olamaz, hem de Peygamberimize anlatılan bu kıssanın hikmetini anlamadığı için kardeşlik hukukunu tahakkuk edemez.

İttihad-ı İslam’ın en güzel portrelerinden biri Yusuf suresinde somutlanır.

Her Müslüman nesebi ve hasebi kardeşliğin veya nifak ve hasedin en ibret verici levhalarını bu surede görebilir.

Bu dünyadaki her türlü muvaffakiyetin anahtarının Yusuf ve kardeşlerinin hallerinde, gerçek vuslatın ahiret diyarında ve Mevla-yı Kerimimizde olduğunu da bu surede görebilir.

Yusuf’un kardeşleri bir peygamberin emrine uymadılar, yıllarca acı çektiler. Yusuf ve kardeşleri bir peygamberin emrine uydular, ayrılıktan ve helak olmaktan kurtuldular.

Bir peygamber her daim Allah’ın emrine uydu ve dahi bütün cihanın en büyük azizi oldu.

Bütün peygamberlerin en ahiri ve Allah’ın habibi Hazreti Muhammed (a.s.v.) bu sureyi tebliği ederken Allah’ın şu emrini vurgulayıp ümmetini kıyamete kadar uyarır bir halde kendini buldu: Kesinlikle peygamberlerin kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır (Yusuf, 111).