Yusuf Tekin neden hedefte?
İyi niyetli tüm çabalara rağmen Türk eğitim sistemi doksan yıllık bir öğütme aracı olarak karşımızda hala ciddi bir sorun olarak durmaktadır.
Çünkü eğitim, bir sistem olarak Türkiye’nin yerli insanına değil batı aklına(pozitivizm) hizmet etmesi için kurgulanmıştır. Bu yüzdendir ki uzun yıllar bir yapı bozumuna uğratılmadan varlığını devam ettirmektedir.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu da bu çerçevede çıkarılmıştır. Bu durum İlber Ortaylı’nın tespitiyle; “…eğitimin iki türlü okulda yapıldığı, bürokraside iki sınıf memurun yan yana çalıştığı, daha doğrusu iki tür dünya görüşünün birbiriyle çatıştığı bir toplum sistemi haline dönüştü.”
Rahmetli Halil İnalcık ise; “Türkiye, o dönemde Batı’yı bir bütün olarak benimsemiştir. Türkiye’de radikal bir değişim yapmayı, toplumsal düzeni kökten değiştirmeyi ve her alanda Batılılaşmayı amaçlamıştır” diyerek meseleyi özetler.
O yüzdendir ki Türkiye’de eğitim sisteminin tek bir hedefi vardır; o da ülke insanında medeniyet bilincinin gelişmesini engellemektir.
Açıkçası sistem bütünüyle bunun üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden eğitim, pozitivist düşünceden asla taviz vermez. Kemalizm’i de bu uğurda bir araç olarak kullanmaktadır.
Bu yüzdendir ki eğitim, farklı kesimleri dışlayan, çoğulculuğu, özgürlüğü, üretkenliği körelten, toplumsal huzuru ve barışı bozan bir düşüncenin yaygınlaşmasına hizmet etmektedir. Bu yüzden ders kitaplarının hemen hiçbirinde farklı kesimlere gereken itina gösterilmemiştir.
Hal böyle olunca eğitim sistemi tamamen CHP eksenli bir anlayış üzerine işlev görmektedir. Düşünün ülkedeki tüm farklı kesimlerden tedarik edilen vergilerle finanse edilen milli eğitim yıllardır tek bir ideolojiye hizmet etti.
Bu durum adil olmadığı gibi, bir taraftan ülke çocuklarının var olan yeteneklerini köreltti, diğer taraftan da tarihine, kültürüne medeniyetine yabancı nesiller yetiştirmeye devam etti.
Şimdi Yusuf Tekin, bunu tersine çevirmek için büyük çaba harcıyor. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” etrafında müfredatı yerli ve milli bir zemine çekmeye çalışıyor.
Eleştiren, sorgulayan, akıl yürüten, bilimsel gelişmelere açık, tarihini bilen, köklerine sahip çıkan, vatanını, milletini seven bir eğitim anlayışını savunuyor.
Mavi Vatan, Gök Vatan gibi bu ülkeye ve millete ait değerlerin müfredata dahil edilmesini sağladı. Ders kitaplarında sömürgeci dil yerine bu toprakların, bu iklimin dilini tercih etti.
Hem ülkesinde hem de bölgesinde bir medeniyet perspektifine sahip olan, farklı kimliklerin vatan bilinciyle bir arada yaşamaları gerektiğine dair yeni sosyolojik fikirler geliştiren kaliteli öğrencilerin yetişmesini arzu ediyor.
Geleceğe güvenle bakan, kadim medeniyetinden ilham alan, teknolojiye yön verebilen, ilim- irfan sahibi gençlerin yetişmesine öncülük eden bir eğitim felsefesinin inşa edilmesini savunuyor ve bu uğurda çalışmalar yürütüyor.
Kısacası küresel emperyalist sistemin arzu ettiği bir gençlik yerine, yerini yurdunu bilen kaliteli bir gençliğin peşinde.
Tüm bu gelişmeler doğal olarak ülkedeki Amerikancıların tepkisine neden oldu.
Onlar 19. yüzyıldan kalma batıcı değer yargılarıyla tanzim edilen bu sistemden çok memnunlar.
Çünkü batıcı eğitim sisteminden ahlâk, erdem ve vicdan sahibi fikir adamları, sanatçı, mimar, sosyolog, hukukçu, yazar, siyasetçi, doktor, kimyager, mucit insanlar yetişmiyor.
Çünkü onlar bu coğrafyada üretilen değerleri, ilim irfan birikimini, insanla ve doğayla kurulan irtibatı, adaleti, merhameti, sanatı, birliktelikleri, bilim ve teknolojiyi bu ülkenin çocukları öğrenmesin istiyor.
Yusuf Tekin ise “bize ait, buraya ait, yeni ve köklü bir sistem inşa etmeliyiz” diyor. Mesele tamamen bundan ibarettir.