Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Haziran 2023

​Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-7

Mısır kralının gördüğü enteresan rüyayı doğru bir şekilde tâbir eden ve bu tâbire uygun tedbirleri sıralayan Yusuf aleyhisselam, bu işin başına geçti yani maliye bakanı oldu. O, yetkileri eline alınca, kıtlık senelerinin geleceğini düşünerek gerekli önlemleri aldı. Büyük depolara yiyecek ve gıda stokladı. Yedi senelik bolluk dönemi geçtikten sonra peşinden bütün şiddetiyle kıtlık zamanı başladı. Kıtlığın ilk senesinde insanlar, daha önce Yusuf aleyhisselamın işaret etiği gibi sakladıkları yiyeceklerin tamamını yiyip bitirdiler. Kimsede gıda maddeleri kalmadığı için artık herkes Yusuf aleyhisselamdan para ile yiyecek satın almaya başlamıştı. Yusuf aleyhisselam da hiç ayırımcılık yapmadan ve kimseyi kayırmadan yiyecek almaya gelen herkese bir deve yükü yiyecek satıyordu.

Mısır’ın etrafındaki memleketlerden de insanlar yiyecek almak için Yusuf aleyhisselama gelmeye başlamıştı. Yakub aleyhisselam da on oğlunu erzak almak için Mısır’a gönderdi. Yakub aleyhisselamın oğulları Mısır’a varınca, erzak almak için Yusuf aleyhisselamın huzuruna çıktılar. Yusuf aleyhisselam onları görür görmez hemen tanıdı, fakat onlar O’nu tanıyamadılar. Yusuf aleyhisselam onlara sordu:

- Kimsiniz, nereden geliyorsunuz? Onlar da:

- Biz, Kenan diyarındanız. Yakub isminde ihtiyar bir babanın on evladıyız. Memleketimizde kıtlık var. Babamız bizi buraya erzak almaya gönderdi, dediler. Yusuf aleyhisselam sordu:

- Şimdi babanız nerede ve kiminle kalıyor? Onlar da cevaben:

- Babamız, Kenan ilindedir, Bünyamin ismindeki en küçük kardeşimizle beraber kalıyor. Babamızın, Bünyamin’le aynı anadan olan çok sevdiği Yusuf adında bir oğlu daha vardı, fakat kırda telef oldu. Bunun için O’nun öz kardeşi Bünyamin’i hiç yanından ayırmıyor, dediler…

Yusuf aleyhisselam, görevlilere emretti, kardeşlerden her biri için bir deve yükü erzak hazırlandı. Onlardan alınan ücret de yüklerinin içine konuldu ki, ailelerine döndüklerinde işin esprisini anlayıp yine gelsinler…

Ancak onlara:

- Bir daha geldiğinizde diğer kardeşiniz Bünyamin’i de mutlaka getirin. Görüyorsunuz ki ben ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim. Bakınız O’nu getirmezseniz, size bir daha erzak vermeyeceğim, dedi. Kardeşler de:

- O’nu babasından istemeye çalışacağız, biz her hâlükârda bu isteğinizi yerine getiririz, dediler ve on deve yükü erzakla memleketlerine, Kenan diyarına döndüler. Kardeşler, müsait bir zamanda, Mısır’daki intibalarını babaları Yakub aleyhisselama anlatmaya başladılar:

- Baba, Mısır’da çok güzel karşılandık, maliye bakanı tarafından büyük ihsan ve iltifata nâil olduk. Ancak Bakan, bize; “bir daha Mısır’a geldiğinizde diğer kardeşiniz Bünyamin’i de mutlaka getirin. O’nu getirmezseniz size bir daha erzak vermeyeceğim,” dedi.

Buna rağmen Yakub aleyhisselam, oğlu Bünyamin’i göndermek istemedi ve dedi ki:

- Daha önce kardeşi Yusuf hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! En iyi koruyucu Allah’tır. O, merhametlilerin en merhametlisidir…

Bu arada kardeşler, yüklerini açtılar ve paralarının kendilerine iade edildiğini farkettiler. Bunun üzerine babalarına dediler ki:

- Baba! Daha ne istiyoruz, paralarımız dahi bize iade edilmiş. Biz bu paralarla gider tekrar ailemize erzak alırız. Bünyamin kardeşimizi götürdüğümüz için de fazladan bir deve yükü daha alırız. Zaten getirdiğimiz erzak az, bize yetmez. Ayrıca kardeşimiz Bünyamin için endişelenmene gerek yok; O’nu Sana sağsalim getireceğiz, dediler. Yakub aeyhisselam cevaben şöyle dedi:

- Aşılamaz engellerle kuşatılmanız hariç, O’nu bana mutlaka getireceğinize dâir Allah adına yeminle kesin söz vermediğiniz müddetçe O’nu sizinle asla beraber göndermem, dedi. Bunun üzerine kardeşlerin hepsi de kesin söz verdiler. Bunu üzerine Yakub aleyhisselam:

- Söylediklerimize Allah şahittir, dedi ve ilave etti:

- Oğullarım! Şehre hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm, Allah’tan başkasının değildir. Ben, O´na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O´na tevekkül etsinler!..

(Devamı haftaya…)