Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-6
Yusuf
aleyhisselam, Mısır kralının gördüğü rüyayı şöyle tâbir edip yorumladı:
- Yedi
sene, bildiğiniz şekilde ekininizi ekin. Ama biçtiğiniz ürünü, yiyeceğiniz az
miktar dışında başağında bırakıp depolayın. Sonra, bunun peşinden yedi kurak
yıl gelecek, tohumluk olarak saklayacağınız az bir miktar dışında, önce
biriktirdiklerinizi yiyip tüketeceksiniz. Sonra yağmurlu ve bereketli bir yıl
gelecek ki; insanlar bol bol meyvaları sıkacak ve hayvanları sağacaklar, dedi.
Hapishaneye
gönderilen kralın şarapçısı, Yusuf aleyhisselamın tâbirini öğrenip saraya döndü
ve krala bildirdi. Kral, tâbiri duyunca çok etkilendi ve Yusuf aleyhisselamı
almak için hemen bir elçi gönderdi. Elçi, zindana varıp hapisten çıkma mesajını
ulaştırdığında, Yusuf aleyhisselam:
-
Efendine dön de ellerini kesen o kadınların durumunu bir sor. Benim Rabbim
onların tuzaklarının ne olduğunu; ne söylediklerini ve ne yaptıklarını elbette
bilir, dedi.
Bunu
üzerine elçi saraya döndü ve krala, Yusuf aleyhisselamın mesajını bildirdi.
Bunun için kral, o kadınları yanına getirtti ve:
- Yusuf’u elde etmek istediğiniz zaman, size
karşı bir meylini hissettiniz mi? Kendisinde bir kötülük, şüphe götürür bir
hareket gördünüz mü, dedi. Kadınlar cevaben:
- Haşa!
Biz O’nun hiçbir kötü halini, hiçbir günahını görmedik, dediler. Tam bu esnada
Azîz’in karısı Züleyhâ söz aldı ve her şeyi itiraf etti:
- Şimdi
hak ve doğru ortaya çıktı. Ben, O’nunla olmak istedim. O ise, şüphesiz doğru
söyleyenlerdendir, dedi.
Böylece
Yusuf aleyhisselamın istediği oldu. Yani suçsuzluğu ve haksız yere bunca sene
hapis yattığı gün gibi ortaya çıktı. Artık rahat bir şekilde yüzü ak ve başı
dik olarak insanların içine ve kralın karşısına çıkabilirdi.
Elçi,
kadınların bu itiraflarını iletince, Yusuf aleyhisselam şöyle dedi:
- Benim
bu olayı böyle sordurmam; Aziz’in yokluğunda kendisine hakikaten ihanet
etmediğimi ve şüphesiz Allahü Teâlânın hâinlerin hilesini başarıya
ulaştırmayacağını, herkesin bilmesini istediğim içindir, dedi ve ilave etti:
- Yine
de ben nefsimi temize çıkarmak istemem. Çünkü Rabbimin esirgemesi olmadıkça,
nefis daima kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayıcı, çok
esirgeyicidir.
Elçi,
Yusuf aleyhisselamın mesajını saraya getirdi.
Kral, mesajı aldıktan sonra:
- O’nu
bana getirin, O‘nu kendime sırdaş ve müsteşar yapacağım, dedi. Bundan sonra
Yusuf aleyhisselam saraya getirildi. Kral, onu görünce sözlerinden, hal, hareket ve asil
duruşundan çok etkilendi. O’na çok iltifatta bulundu ve gördüğü rüya ile ilgili
ne gibi tedbirler alınması gerektiğini sordu. Yusuf aleyhisselam cevaben şöyle
dedi:
-
Bolluk senelerinde çok ekip, hasattan sonra mahsülün ihtiyaç kadarını tüketip,
geriye kalanın tamamını sapları ile beraber başakları içinde depolamak gerekir.
Bu şekilde başaklarında duran hububat senelerce bozulmadan
kalır ve kıtlık senelerinde insanların zarurî ihtiyaçlarını karşılar. Saplar da
hayvanlar için yem olur.
Bundan
sonra kral, şöyle dedi:
-
Bugünden sonra seni yanımızda ve devlet yönetiminde çok önemli bir mevkiye
getireceğiz ve sen, bizim için artık güvenilir birisin; kimse ne seni takip
edecek ne de senden hesap soracak. Sonra kral sadede geldi ve:
- Peki
sen, ne gibi bir görev almak istersin, dedi.
Yusuf aleyhisselam
cevaben:
- Beni
ülkenin hazinelerinin başına getir; bana maliye ve ekonomi yönetimini ver. Çünkü ben devlet hazinesini iyi korur,
ekonomi yönetimini ve tasarruf yollarını çok iyi bilirim, dedi.
Allahü
Teâlâ, böylece Yûsuf aleyhisselama Mısır’da dilediği gibi hareket etmek üzere
ülke içinde yetki verdi. Allahü Teâlâ, dilediği kimseye rahmetini eriştirir.
Güzel davrananların mükâfatını zayi etmez. Fakat âhiret mükâfatı, iman edip de
takvada daim olanlar için daha hayırlıdır.
Bu
konuşmadan bir müddet sonra Azîz yani maliye bakanı öldü. Yusuf aleyhisselam da
O’nun görevini devraldı. Bu şekilde her yerde Yusuf aleyhisselamın sözü geçer
olmaya başladı...
(Devamı
haftaya…)