Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-11
Yazımızın geçen haftaki bölümü şöyle bitirmiştik: (Yusuf
aleyhisselam, yüce şahsiyetiyle; hayâ ve iffet konusunda en yüksek perdeden
örneklik yapmış ve bu örnekliği dillere destan olup nice nice sözlü ve yazılı
esere konu olmuştur.)
Hayâ duygusu, sahibi için çok caydırıcı olup onu; hem çirkin işleri
yapmaktan alıkoyar, hem de görevi olan iyi işleri yapmaya sevk eder, hatta bir
nevi mecbur bırakır. Hayâ, ‘iffet’ erdeminden doğan çok önemli bir fazilettir.
İffet; insanın şahsiyetini; namus, şeref ve haysiyetini korumaya düşkün olması;
yani edebe mugayir işlerden uzak durmak için azami gayret etmesidir.
Delikanlılık çağındaki son derece güzel ve yakışıklı bir genç için en
zor imtihanlardan biri, belki de başarılması en zor olanı, makam ve mevki
sahibi güzel bir kadının ısrarlı tahrik ve taciziyle sınanmaktır. İşte, Yusuf
aleyhisselamın en güzel örnekliği de tam burada ortaya çıkmış ve
destanlaşmıştır. Bunun içindir ki O, kendisine yapılan iğrenç teklifi reddettiği
takdirde zindana atılmakla tehdit edildiğinde, seve seve zindanı tercih
etmiştir.
Yusuf aleyhisselamın başka bir özelliği de çok sabırlı olmasıdır. Sabır;
dinî emirleri yerine getirirken, haramlardan sakınırken, musibetlerle
boğuşurken ve zorlu hedeflere doğru yürürken yılmadan sıkıntıya katlanmak ve
metanetle direnip başarmaktır.
Yusuf aleyhisselamın bir diğer özelliği de şükürdür. Şükür; medh û sena
ederek Allahü Teâlâ’ya ta’zimde bulunmak, verdiği nimetlerden dolayı teşekkür
edip hoşnutluk ve memnuniyetini ifade etmektir. Yani şükür görevini yerine
getirebilmek için; her nimetin Allahü Teâlâ’dan geldiğinin şuur ve bilincinde
olmak, bu hakikati itiraf edip dile getirmek ve sahip olunan bütün nimet ve imkânları
yerinde kullanmak gerekir. Şükür; ilim, hâl ve amel ile gerçekleşir:
a) İlim: Kalb ile şükretmektir: Yani nimeti hatırlamak ve nimeti veren
Allahü Teâlâ’nın azametini düşünmektir. Bu da zâhir ve bâtın bütün nimetleri ve
bu nimetlerden yararlanmayı, Allahü Teâlâ’dan bilip, hayatını bu anlayışa göre
şekillendirmektir.
b) Hâl: Dil ile şükretmektir. Yani nimetin, Allahü Teâlâ’dan
geldiğini itiraf edip Rabbimize meth û senada bulunmaktır.
c) Amel: Fiilî olarak şükretmektir. Bu da, nimetin kadr û
kıymetini bilip onu; verildiği gayenin dışında kullanmamaktır.
Hayâ, sabır ve şükür erdemleri Yusuf aleyhisselamın mübarek hayatını
tamamen kaplamıştır. O, bizzat kardeşleri tarafından kuyuya atıldı, kuyudan su
çeken kervancılar tarafından bulunup köleleştirildi, Mısır’da köle pazarında
satıldı, sarayında kaldığı Züleyhâ’nın iğrenç iftirasına uğradı ve Azîz
tarafından haksız yere zindana atıldı.
O, bütün bu zorlukları engin sabır, metanet ve tevekkülü ile aştı. O,
intikam alabilecek güç, kuvvet ve iktidara sahip olduğu halde hiç kimsenin
kötülüğüne kötülükle mukabele etmedi. Bir de O, kölelikten sultanlığa
yükselişini, hep Allahü Teâlâ’nın lütuf ve ihsanına bağladı, asla nefsine en
ufak bir pay çıkarmadı.
Yusuf aleyhisselamın mübarek hayatının sekiz önemli devresi vardır. O,
bu sekiz devrede insanlığa çok önemli sekiz
hususu öğretti: a) Çocukluk devresi. Bu devrede on kişiyle
başedebilmeyi öğretti. b) Kuyu devresi. Karanlık bir kuyunun dibinde
bile olunsa, asla ümitsizliğe kapılmamak ve daima ümitvar olmak gerektiğini
öğretti. c) Kölelik devresi. Köle olarak pazarlarda satılsan da ruhunu
ve aklını özgür bırakman gerektiğini; zira asıl köleliğin beden köleliği değil,
ruh köleliği olduğunu öğretti. d) Saray devresi. Sarayda bile yaşasan, müspet
veya menfi senin hakkındaki takdir-i İlahînin mutlaka tahakkuk edeceğini
unutmamak gerektiğini öğretti. e) Gençlik devresi. Dünyevî zevkler ve
şehvetler karşısında Allahü Teâlaya sığınmanın ve harama düşmemenin ehemmiyetini
öğretti. f) Zindan devresi. Zindandakilere; kendini yiyip bitirmek
yerine zindanı medreseye çevirmenin yolunu öğretti. g) İktidar devresi.
Devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini ve liyakatli sadık uzmanların devlete
neler kazandırabileceğini öğretti. h) İş arayanlara; hayatın en az bir
alanda uzman olmak gerektiğini öğretti.