Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-10
Yakub aleyhisselam Mısır’a geldikten yaklaşık on sene sonra vefat etti. Vasiyeti üzerine Filistin’de Halilürrahman’da defnedildi. Yusuf aleyhisselam da mübarek babasından bir müddet sonra vefat etti. Vefatından önce, Allahü Teâlâ’ya şöyle niyazda bulunup dua etti:
- Ey rabbim! Bana iktidar verdin ve bana sözlerin ve rüyaların doğru
yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan Allah’ım! Dünyada da âhirette de
velim; beni yönetip himaye eden Sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni sâlih
kulların arasına kat!
Mısırlılar, O’nun mübarek naaşını mermer bir sandukaya koyup Nil Nehri
kıyısında bir yere defnettiler. Takriben dört yüz sene sonra gelen Musa
aleyhisselam, O’nun kabrini bulup, babası Yakub aleyhisselamın
Halilürrahman’daki mübarek kabrinin yanına taşıdı.
***
Birçok ibretâmiz hikmet dersleri barındıran ve müminlerin sıkıntı içinde
kıvrandıkları bir zamanda nâzil olan Yusuf suresi ile Efendimiz aleyhisselam ve
Eshab-ı kiram teselli edilmiş ve Yusuf aleyhisselamın imdadına yetişen Allahü Teâlâ’nın
onların da imdadına yetişeceği müjdelenmiştir.
Hakikaten Efendimiz aleyhisselamın hayatı ile Yusuf aleyhisselamın
hayatlarında birçok benzerlikler vardır.
Bilindiği gibi Medine-i münevvereye hicretten önce Efendimiz
aleyhisselam; Yusuf aleyhisselam gibi en yakın akrabalarından türlü türlü
sıkıntılar çekiyordu. Hatta Mekke’de bütün Müslümanlara uzun süre sosyal ve
ekonomik boykot uygulanmıştı.
Efendimiz aleyhisselam ve Eshabına uygulanan bu boykot, Yusuf
aleyhisselamın kuyuya atılıp ölüme terk edilmesi gibi düşünülebilir.
En önemlisi de müşrikler, hicret-i seniyyelerinden önce Efendimiz
aleyhisselamı öldürme, sürgün etme veya hapsetme planlarını yapıyorlardı.
Ayrıca Efendimiz aleyhisselam da tıpkı Yusuf aleyhisselamın, babasından
ayrı kalması gibi, çok sevdiği kişileri kaybetmiş ve Yusuf aleyhisselam gibi
bir nevi yalnız kalmıştı.
Tıpkı Yusuf aleyhisselamın kardeşlerinde olduğu gibi, Mekke müşrikleri
de kıskançlıkları yüzünden: “Mekke’nin eşrafı varken peygamberlik gibi
önemli bir görev neden Muhammed gibi yetim ve fakir birine verildi,” diye
Efendimiz aleyhisselama inanmamışlardı.
Onların böyle düşünmelerine üzülen Efendimiz aleyhisselam ve Eshab-ı
kiram, yukarıda da geçtiği gibi bu surenin inişi ile teselli olmuşlardı.
Bir de şu var ki, bu Sure ile Efendimiz aleyhisselam ve Eshab teselli
edildiği gibi, bu sıkıntılara katlanıp sabır ve azimle çalıştıkları takdirde,
tıpkı Yusuf aleyhisselam gibi muzaffer ve muvaffak olacakları ve müşriklerin
kendilerine teslim olacakları müjdesi verilmişti.
Hatırlanacağı üzere Efendimiz aleyhisselam, müşriklerin baskısı
sebebiyle Medine’ye hicret ettikten birkaç sene sonra Mekke’yi fethetmiş ve
müşrikler O’na boyun eğmek zorunda kalmıştı.
Mekke’nin fethedildiği gün, Kâbenin eşiğinde duran Resulullah sallallahü
aleyhi ve sellem; kendisine akıl almaz sıkıntılar veren, çileler yaşatan,
evinden, yurdundan çıkaran; hem mübarek bedenini hem de kutsal davasını ortadan
kaldırmak için seferber olan adamlara bakarak: “Ey Kureyş topluluğu! Size
şimdi nasıl bir muamele yapacağımı sanıyorsunuz,” diye sordu. Kureyş
topluluğu ise, “sen, âlicenap bir kardeş ve âlicenap bir kardeşin oğlusun!
Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız,” dediler.
Bunun üzerine Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurdu: “Ben de size
Yusuf’un kardeşlerine söylediği gibi: “Bugün size hiçbir başa kakma,
azarlama yok. Allah sizi bağışlasın. O merhamet edenlerin en merhametlisidir,”
(Yusuf 92) diyorum. Haydi, gidiniz hepiniz serbestsiniz.”(Siretu
İbni Hişam)
Ayrıca Efendimiz aleyhisselama ve Eshaba bu Sure ile sabır, şükür, kaza
ve kadere rıza, tevekkül ve zafere nasıl ulaşılacağı, olayların gidişatının
insanların elinde değil, Allahü Teâlâ’nın elinde olduğu ve benzeri noktalarda
bilgi verilmiştir.
Peygamberan-ı izam aleyhimüsselamın, gönderildikleri zamana ve sosyal
şartlara göre değişen farklı özellikleri ve örneklikleri vardır. İşte hayâsızlığın
tavan yaptığı ve iffetin yerlerde süründüğü zamanın Mısır devletinde Allahü Teâlânın
dinini tebliğ eden Yusuf aleyhisselam, yüce şahsiyetiyle; hayâ ve iffet
konusunda en yüksek perdeden örneklik yapmış ve bu örnekliği dillere destan
olup nice nice sözlü ve yazılı esere konu olmuştur.
(Devamı haftaya…)