Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Temmuz 2023

​Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-10

Yakub aleyhisselam Mısır’a geldikten yaklaşık on sene sonra vefat etti. Vasiyeti üzerine Filistin’de Halilürrahman’da defnedildi. Yusuf aleyhisselam da mübarek babasından bir müddet sonra vefat etti. Vefatından önce, Allahü Teâlâ’ya şöyle niyazda bulunup dua etti:

- Ey rabbim! Bana iktidar verdin ve bana sözlerin ve rüyaların doğru yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan Allah’ım! Dünyada da âhirette de velim; beni yönetip himaye eden Sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni sâlih kulların arasına kat!

Mısırlılar, O’nun mübarek naaşını mermer bir sandukaya koyup Nil Nehri kıyısında bir yere defnettiler. Takriben dört yüz sene sonra gelen Musa aleyhisselam, O’nun kabrini bulup, babası Yakub aleyhisselamın Halilürrahman’daki mübarek kabrinin yanına taşıdı.

***

Birçok ibretâmiz hikmet dersleri barındıran ve müminlerin sıkıntı içinde kıvrandıkları bir zamanda nâzil olan Yusuf suresi ile Efendimiz aleyhisselam ve Eshab-ı kiram teselli edilmiş ve Yusuf aleyhisselamın imdadına yetişen Allahü Teâlâ’nın onların da imdadına yetişeceği müjdelenmiştir.

Hakikaten Efendimiz aleyhisselamın hayatı ile Yusuf aleyhisselamın hayatlarında birçok benzerlikler vardır.

Bilindiği gibi Medine-i münevvereye hicretten önce Efendimiz aleyhisselam; Yusuf aleyhisselam gibi en yakın akrabalarından türlü türlü sıkıntılar çekiyordu. Hatta Mekke’de bütün Müslümanlara uzun süre sosyal ve ekonomik boykot uygulanmıştı.

Efendimiz aleyhisselam ve Eshabına uygulanan bu boykot, Yusuf aleyhisselamın kuyuya atılıp ölüme terk edilmesi gibi düşünülebilir.

En önemlisi de müşrikler, hicret-i seniyyelerinden önce Efendimiz aleyhisselamı öldürme, sürgün etme veya hapsetme planlarını yapıyorlardı.

Ayrıca Efendimiz aleyhisselam da tıpkı Yusuf aleyhisselamın, babasından ayrı kalması gibi, çok sevdiği kişileri kaybetmiş ve Yusuf aleyhisselam gibi bir nevi yalnız kalmıştı.

Tıpkı Yusuf aleyhisselamın kardeşlerinde olduğu gibi, Mekke müşrikleri de kıskançlıkları yüzünden: “Mekke’nin eşrafı varken peygamberlik gibi önemli bir görev neden Muhammed gibi yetim ve fakir birine verildi,” diye Efendimiz aleyhisselama inanmamışlardı.

Onların böyle düşünmelerine üzülen Efendimiz aleyhisselam ve Eshab-ı kiram, yukarıda da geçtiği gibi bu surenin inişi ile teselli olmuşlardı.

Bir de şu var ki, bu Sure ile Efendimiz aleyhisselam ve Eshab teselli edildiği gibi, bu sıkıntılara katlanıp sabır ve azimle çalıştıkları takdirde, tıpkı Yusuf aleyhisselam gibi muzaffer ve muvaffak olacakları ve müşriklerin kendilerine teslim olacakları müjdesi verilmişti.

Hatırlanacağı üzere Efendimiz aleyhisselam, müşriklerin baskısı sebebiyle Medine’ye hicret ettikten birkaç sene sonra Mekke’yi fethetmiş ve müşrikler O’na boyun eğmek zorunda kalmıştı.

Mekke’nin fethedildiği gün, Kâbenin eşiğinde duran Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem; kendisine akıl almaz sıkıntılar veren, çileler yaşatan, evinden, yurdundan çıkaran; hem mübarek bedenini hem de kutsal davasını ortadan kaldırmak için seferber olan adamlara bakarak: “Ey Kureyş topluluğu! Size şimdi nasıl bir muamele yapacağımı sanıyorsunuz,” diye sordu. Kureyş topluluğu ise, “sen, âlicenap bir kardeş ve âlicenap bir kardeşin oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız,” dediler.

Bunun üzerine Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurdu: “Ben de size Yusuf’un kardeşlerine söylediği gibi: “Bugün size hiçbir başa kakma, azarlama yok. Allah sizi bağışlasın. O merhamet edenlerin en merhametlisidir,” (Yusuf 92) diyorum. Haydi, gidiniz hepiniz serbestsiniz.”(Siretu İbni Hişam)

Ayrıca Efendimiz aleyhisselama ve Eshaba bu Sure ile sabır, şükür, kaza ve kadere rıza, tevekkül ve zafere nasıl ulaşılacağı, olayların gidişatının insanların elinde değil, Allahü Teâlâ’nın elinde olduğu ve benzeri noktalarda bilgi verilmiştir.

Peygamberan-ı izam aleyhimüsselamın, gönderildikleri zamana ve sosyal şartlara göre değişen farklı özellikleri ve örneklikleri vardır. İşte hayâsızlığın tavan yaptığı ve iffetin yerlerde süründüğü zamanın Mısır devletinde Allahü Teâlânın dinini tebliğ eden Yusuf aleyhisselam, yüce şahsiyetiyle; hayâ ve iffet konusunda en yüksek perdeden örneklik yapmış ve bu örnekliği dillere destan olup nice nice sözlü ve yazılı esere konu olmuştur.

(Devamı haftaya…)