Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Nisan 2023

'Yürü kardeşim, ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin'

Merhum Mehmet Akif İnan, yıllar öncesinde kaleme aldığı “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnımı koydum / Sanki bir yeraltı nehri çağlıyordu.” şiirini bu günleri ön görerek yazmadı. O zamanlardan beri Mescid-i Aksa, siyonistlerin zulümlerine maruz kalmakta ve Kudüs, boynu bir çocuk misali ümmetin gözünün içine bakmaktadır.

Kararmış dünyanın beyaz umudu olarak dünyanın tam merkezinde durmaktadır Kudüs ve kalbinde mühür olarak Mescid-i Aksa’yı taşımaktadır. Üstad Sezai Karakoç’un “Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. / Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.” dediği yer, şimdi zulmün postalları altında ezilmektedir. Mescid-i Aksa, ümmetin kanayan yarası olarak her dem içimizin en hazin yerindedir.

Her yanı hüzün, her yanı kan ile sulanan bir coğrafyada yaşamak, yaşam ile ölüm arasında her dem ölümle randevulaşmak gibidir. Bazen insana, ölmekten ziyade unutulmak, terkedilmek, yalnızlaştırılmak daha çok koyar. Kudüs de bugün öyle yalnız, öyle hüzünlü… Kendi derdinden ziyade ümmetin haline ağlamaktadır bugün.

Biz, bizim olana sahip çıkmadığımız müddetçe hiçbir zaman biz olamayız. Biz birbirimize kulp takmakla uğraşırken birileri çıkıp ömrümüze kelepçe takar. Bugün de Kudüs’e kelepçe takılmaktadır.

Hemen yanı başımızda Suriye’de, on yılı aşkın süredir devam eden savaşın taraflarına baktığımız zaman, öldüren de Allah diyor, ölen de Allah diyor, zafer naraları atan da Allah diyor, ağıt yakan da Allah diyor, mezarı kazan da Allah diyor, gömülen de kendini şehit sanıyor. Bize de sistemin kurduğu twitterdan başsağlığı dilemek yahut durumu tel'in eden edebiyat kokulu twettler atmak kalıyor. Daha dün Afganistan'da yaşanan da buydu, yarın başka bir İslam ülkesinde yaşanacak olan da bu. Yusuf İslam, bu elim halimizi ne güzel özetlemiş: “Müslümanlar birbirleriyle savaştıkça; ağıtlar Kürtçe, Türkçe ve Arapça, zafer çığlıkları İngilizce ve İbranice olacaktır.”

Dengeler diye diye dengesizleştiğimizi fark etmeden yaşamaya devam ediyoruz. Ki bunun adı yaşamaksa!

Ümmet derken dahi, dilimizin ucuyla geçiştiriyoruz cümleleri. Ruhumuzu kaybettik, kardeşliğimizi yitirdik, eleştiri kıvamında sulusepken edebiyatlarla, bol kelimeli mezarlığa çevirdik hayatımızı. Hepimizin üzerine ölü toprağını kendimiz serpiyoruz ve o toprağın altında ümmet bilinci tonunda bol okkalı, tokmaklı sözler sarf ederek, ölmüş halimize, olmuş kıvamında nutuklar atıyoruz.

Zalimin merhametine sığınmak gibi bir budala hale büründük. Zalimin asli görevinin zulüm olduğunu unutarak, celladımıza aşık olduk, Stockholm Sendromu tadında acizlik naraları atıyoruz.

Öldürülüyoruz, öldürülürken dahi ruhumuza meydan okuyorlar. Ruhumuza meydan okurken de canımıza okuyorlar. Biz ise umudu zalimin vicdanında arıyoruz.

Yüce Allah, “Ey kulum, bu kadar zulüm varken, sen ne yaptın?” diye soracak olsa, “Zalimin merhamete gelmesi için dualar ettik mi?” diyeceğiz? Böyle dediğimiz zaman da sorumluluktan kurtulabilecek miyiz?

Mübarek Ayımız dediğimiz her Ramazanda, siyonist İsrail, gözümüzün içine baka baka, Ümmete, İslam’a meydan okurcasına zulüm işliyor ve biz ise her yıl olduğu gibi bu yıl da yine kendi sistemleri üzerinden sitemlerimizi beyan ediyoruz. Onlara kahrolsun dedikçe kahrolacaklarını düşüne düşüne biz kahroluyoruz. Ne ala bir sitem.

Şu soruyu kendimize sormak gerekiyor; Mescid-i Aksa'da eli bağlanan gençler mi esir, yoksa bütün İslam Ümmeti mi? Cemaatin elleri kelepçelenirken sessiz kalan Müslümanlar, yaşadıkları yerlerde ne kadar özgür?

Bugün, boynu bükükse Kudüs, boynu bükükse Filistin, o vakit yetim olan sadece Mescidi Aksa değildir, ümmetin boynu bükük ve yetim olması gerekir. Kudüs esirse, Ümmet esirdir.

Bugün Selahaddin Eyyubi’yi, Abbasi Halifesi Mutasım’ı bekliyoruz diyorsak, en az onların ordusundaki askerler kadar ruhumuzda Kudüs, Mescid-i Aksa sevdası olmak zorundadır. Rabbim, Filistin'in, Ümmetin ve tüm mazlumların yardımcısı olsun

İlanihaye Kudüs, Filistin’in başkentidir.

Ya Rabbi, mazlumları muzaffer eyle. Amin.

Kudüs Şairi Üstad Merhum Nuri Pakdil’in Anneler ve Kudüsler şiiriyle yazımı noktalıyorum.

ANNELER ve KUDÜSLER

Tûr Dağı’nı yaşa / Ki bilesin nerde Kudüs / Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum / Ayarlanmadan Kudüs’e / Boşuna vakit geçirirsin / Buz tutar / Gözün görmez olur / Gel / Anne ol / Çünkü anne / Bir çocuktan bir Kudüs yapar / Adam baba olunca / İçinde bir Kudüs canlanır / Yürü kardeşim / Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.