Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2964.08
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yüreğime yaslanarak yazıyorum

Yüreğime yaslanarak, içimden geldiği gibi yazmak istiyorum.

Biliyorum bir edebiyatçı olarak kolay değil sıcak gündeme dair yazılar yazmak ama yeri geldiğinde bunu da yazmam gerektiğine inanıyorum artık. Ki yazmak sorumluluktur, yazmak şahitliktir, yazmak kaleminle ve kelamınla çağa seslenerek Üstad Nuri Pakdil’in “kalem benim kalemdir” diye seslenmesidir bir bakıma.

Bu topraklarda yıllardır büyük mücadeleler vererek bir medeniyet tasavvuru oluşturma çabası içinde olanlar, siyasiler, akademisyenler, öncüler, liderler, kanaat önderleri yani bu zamanı kuranlar, bu zamanın içine anlamlı düşünsel ve siyasal, akademik çabaları ile katkı sunanlar bulunmakta. Bu her toplumda olmuş her daim yaşanmış bir süreçtir.

Diyorum ya yüreğime yaslanarak içimden geldiği gibi yazmak istiyorum. Siyasetin gemisi kimi zaman zor yol alır… Kimi zaman yükü ağırdır, kimi zaman inenler olur gemiye, kimi zaman binenler olur. Ama en zoru da mumdan gemilerle yüzdürmektir siyaset gemisini dalgalı denizlerde. Şimdi işte tam da bu günlerde bizler bunu yaşıyoruz.

Gençlerimiz var. Onlara yarınları emanet edeceğimiz. Yarınlar inşa edeceğimiz gençlerimiz var…

Onlara temiz, namuslu, hayır kuşanmış yarınlar bırakmak için işte şimdi yapmamız ne gerekiyorsa yapmalıyız. Yoksa çok geç olacak.

Lafı çok uzatmadan içimden geldiği gibi dedim ya. Ortada kalmış, ne yazık bir zamanlar büyük destekler görmüş hem iktidar tarafından hem de zengin bir çevre tarafından bir okul söz konusu. Bu okul bu topraklarda soluklanmaya çalışan, yarınlarını inşa eden, her sabah umutla, huzurla kalkıp giden ortanca kızımın gittiği bir okul değil sadece biliyorum… Bu okula çok uzak Müslüman Arap ülkelerinden, gelişmemiş coğrafyanın kurak medeniyetinden umutlar kuşanmak, yarınlar inşa etmek için Türkiye’yi keşfetmiş Şehir Üniversitesi’ne gelmiş bir gençlik mevcut.

Biliyorum ve inanıyorum ki, kuraklaşmış çöller gibi olmuş İslam Coğrafyası’nda bir kurtuluş sakası gibi, umutlar aşılayan, bu coğrafyaya âdeta umut olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Biz onu sevdik, onun dik duruşunu sevdik. Coğrafyaya seslenişini sevdik. İşte nice emeklerle ilmek ilmek dokunmuş, geçmişinde bizim öğrencilik yıllarımızdan gelen bir gelenekle, bilim ve sanata değer veren bir kurumun mayalanması ile kurulmuş ve zamanında yine Sayın Cumhurbaşkanımızın da desteğiyle ortaya çıkmış muazzam bir üniversite var.

Ben şimdi bu topraklarda yaşayan bir birey olarak, bir yazar olarak, bir anne olarak kendi çocuklarımızı değil, kendi kızımı değil, orada bulunan çoğulcu bir anlayışla gerçekten büyük emekler verilerek oluşturulmuş uzman akademik kadroyu düşünmüyorum. Okulun konumunu, okulun binalarını, siyasallaşmaya başlayan tüm sancıları değil, okula gittiğimde İslam Coğrafyasından gelen gözleri ışıl ışıl parlayan, umutlarını bu topraklara bağlamış esmer çocuklarımızı düşünüyorum. Yarınlarımızı düşünüyorum, bize umut bağlayarak memleketlerinden göçüp gelmiş ve dahi gelecek olan bir dünya gençliğini düşünüyorum.

Ve gönülden inanıyorum, bu sancılı günler geçecek hamasetin, yerini diğerkâmlık, enaniyetin yerini mütevazılık alacak. Kıymetli siyasiler, yöneticiler, hocalarımız da üzerlerine düşeni mutlaka yapacaklardır.

Gönülden inanıyorum ve gönlüme yaslanarak yazıyorum, yarınlarımız, gençlerimiz, Türkiye’mizin geleceği için yaralarımız derinleşmeden toparlanmamız gerekiyor. Benim aciz kalemim biliyorum kimsenin yüreğine değmez. Ama ey dostlar kapatmak kolaydır açmak zordur. Yıkmak kolaydır yapmak zordur. Kırmak kolaydır, onarmak zordur.

Sayın Davutoğlu’nu biz hep hoca bildik. İsterdim ki âcizane o uzak ülkelerden gelmiş, uzak memleketlerden çoraklaşmış, savaşlarla yorulmuş coğrafyalardan gelmiş çocuklara ve ülkemin çocuklarına kürsüsünden seslensin. Çünkü bir bilim insanı kolay yetişmiyor. Bir akademisyen kolay yetişmiyor.

Bu yazıyı yüreğime yaslanarak ve gerçekten tüm samimiyetimle yazıyorum. Ama Şehir Üniversite’si kapatılırsa her türlü kaybedeceğiz. Bu o kadar kolay değil dostlar. Zaten her taraf onulmaz yaralarla bu topraklardaki birlik ve beraberliği savurmaya, yok saymaya çalışanlarla dolu. Ama bu okulun ne olur siyasilere bulaştırmadan, siyasal bir kale gibi görülmesine fırsat verilmeden bir an önce çözüme kavuşturulmasını gönülden istiyoruz.

Peygamberi bir ahlakla, temiz ve adaletli bir bakış açısı ile bu toprakların insanlarının, gençlerine sahip çıkacaklarına gönülden inanıyorum. Sağduyu ve diğerkâmlıkla yaklaşırsak umutlar kuşatacak yarınlarımızı. Çünkü zaten köşe başlarında, içerden ve dışardan her taraftan muhalif bir duruşla her anlamda suçlamaya hazır, her anlamda yok saymaya hazır kini ve hıncı birikmiş bir güruh beklemede. Bu okulu bahane etmelerine fırsat vermeden, büyüklerimizin, öncülerimizin, hocalarımızın, siyasilerimizin, Allah’ın mal verdiği zenginlerimizin bu güzide akademik yapılanmayı kurtaracaklarına gönülden inanıyorum. İçim acıyor bu duruma ve duadan başka elimden bir şey gelmiyor…