'YUNUS'UN İZİNDE' ACEM DİYARINDA SEDAT ANAR
Butimar, sustukça günahlarımız çoğalacak. Öldü zannıyla gömdük seni Övebildik mi santurla En büyük kederleriniu2026 Ritimler, kılcal damarlarımızda Dağıtabilsin diye matemleri.
Vaktiyle Mevlana Celaleddin Rumu00ee'ye atfedilen bir söz duymuştum. Mevlana Hazretleri diyormuş ki "Ben ney sesini duyduğum zaman sanki cennetin kapılarının açılış sesini duyar gibi oluyorum." Biz de cennet kapılarını görecek miyiz, bilmiyoruz. Ama şu bir gerçek ki müziğin sesi insan hayatında cennetler açabilecek bir ses. Şimdi bu sese kulak verelim!
Geçtiğimiz günlerde "Yunus'un izinde-Aşk Ölmez" albümünün galası için Tahran'a gelen Santuru00ee Sedat Anar'ı dinlerken yine böyle bir hisse kapıldım. Fakat Sedat Anar, ney üflemiyor. O, ney yerine santur çalıyor. Entelektüel camiamızda unutulan bu çalgıyı tasavvufa entegre ederek yeniden kültür ve sanat hayatımıza taşıması, iltifata mazhar bir davranıştır.
Sedat Anar, santur'un yanında, erbane ve tanburu da öğrenmek için İran'a epey gelip gitmişti. Santuru00ee Sedat Anar, Türkiye'de santurun sesi, Farsça tabirle "ava-ye santur" diye anılır. En azından biz böyle anacağız. Konser sonrası İranlı dostlarımız da bunu kabullendiler.
Kıymetli sanatçımıza konser öncesi kuliste bir şey söylemiştim. Ona "Yunus'un izinden gidiyorsun, bu güzel bir şey. Ama bizce Yunus'un izinde olmak yetmez. Yunus'un dizinde de olmak lazım." Demiştim. Onun vereceği cevabı çok merak etmiştim. Cevap vermedi. Hal diliyle anlattı belki de. O, aradığı Yunus'u Türkiye'de değil de İran'da bulmuştu. Tevafuk olacak ki İranlılara da Yunus'u anlatmak için gelmemiş idi. Onun üstadları, yani onun Yunus Emre'si İran'da mukimdi. Bunların başında Majid Safari Bey geliyordu. Majid Bey'in yanısıra onun İran'da santur alanında ders aldığı diğer hocaları da Navid Pir Mohammedu00ee, Cavid Mousapour ve isimlerdi. Bu isimler arasında Majid beyle de tanışma ve sohbet etme imkanımız oldu. Majid Beyin konser sonunda talebesi hakkında söylediği sitayişkar ifadeleri her hoca öğrencisi hakkında söyleyemezdi.
Sedat Anar, evet santur müziği alanında belli bir seviyeye gelmişti. O, bu santuruyla birlikte başka bir güzellik de yapmıştı. Santuru Yunus Emre'nin, Niyazu00ee Mısru00ee'nin şiirlerine uyarlamış ve bu alnda besteler yapmıştı. Yalnız onlar mı Sedat Anar'ın hayal alemini süslemekte?Hayır, Fuzuli, Mevlana, Ahmet Yesevi, Ferüdüddün Attar, Filibeli Ahmet Hilmi Efendi, Ümmi Sinan, İbni Arabu00ee gibi büyük zatların şiirlerini ve hikayelerini de müzikalleştirme peşinde.
Sedat Anar'la birlikte Türkiye müzik hayatına giren Santur çalgısı hakkında biraz bilgi de edindim. Osmanlı döneminde saray çevresinin en çok iltifat ettiği bir çalgıdır Santur. Fakat her ne hikmetse bu gün Türkiye'de pek bilinmez. Cumhuriyetin ilk yıllarında Miralay Hilmi Bey (Zeki Üngör'ün Babası) ve talebesi Santuru00eesi Ethem Bey'dir (1855-1926). Santurun Türkiye'deki son temsilcileridir.
Yunus'un İzinde konseri sonrası Sedat Anar, bizi tatlı hatıralarla bizi bırakıp gitti. Ardından şu sözlerle vedalaştık;
-Ey Sedat Anar! Seni Tahran'da sadece ben değil. Aşkları yarım kalmış bir çok kişi anar." Demiştim.
