YUNANİSTAN VE REFERANDUM
Yunan halkının Pazar günü yapılan referandumda AB ve IMF'nin dayattığı kemer sıkma tedbirlerine yüzde 61 oy oranıyla "Hayır" demesi, SYRIZA lideri ve Başbakan Alexis Çipras için bir zafer olarak değerlendirilse de, bu zaferin IMF'ye ödenmemiş 1,6 milyar Euro borcu olan ve resmen temerrüde düşen ülkenin siyasi ve ekonomik geleceğinin belirsizliğini gidermeye faydası olmadı.
Şimdi tartışılan senaryo şu; Yunanistan Euro Bölgesi'nden ayrılarak eski para birimi Drahmi'ye dönecek mi?
Başbakan Çipras, elde edilen referandum desteğinin uzlaşmazlık konusu haline getirmeyi planlamadıklarını vurgulayarak, "Avrupa ile didişme değil, sürdürülebilir bir anlaşmaya ulaşma yetkisi aldım" demek suretiyle bu seçeneğe sıcak bakmadığını ifade etti.
Referandum kararını, pazarlık masasında elini güçlendirmek için aldığı, bu beyanından da net bir şekilde anlaşılıyor.
Pazar günü AB ülkelerinin liderleri Yunanistan'ın sunacağı önerileri görüşmek üzere toplanıyor.
Liderlerinden gelen ilk tepkilere bakılırsa bu sefer hava farklı.
Referandum öncesi Euro Bölgesi'ndenayrılmasını tercih etmeyen AB, ciddi ve inanılır öneriler getirmediği takdirde Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkarılabileceğinin mesajını veriyor.
Çipras'ın siyasi manevrası ters tepmişe benziyor.
Zaten AB'nin iki kilit ülkesi Almanya ve Fransa, Yunanistan'ın 2010 yılında yaşadığı krize göre daha rahat pozisyonda bulunuyor.
2010'da Yunanistan'dan şirketler ve bankalar alacaklıydı.
Ülkenin batması, piyasaları alt üst edebilir, küresel bir yıkıma sebebiyet verebilirdi.
Bu dönemde ise alacaklı olanlar başta Almanya ve Fransa olmak üzere devletler.
Piyasalarda yol açacağı hasar nispeten sınırlı olacaktır.
O yüzden kreditörlerin pazarlık gücü yüksek.
Kendi halkına kemer sıkma politikası uygulayan İspanya, Portekiz ve İtalya ise yumuşamaya en muhalif olan ülkeler.
Dolayısıyla, "Yunan halkı kemer sıkmaya hayır dedi" diye AB, IMF ve AB Merkez Bankası'nın pazarlık şartlarını, ABD'nin baskısına rağmen Yunanistan lehine değiştirmesi zayıf bir ihtimal.
Yunanistan'ın kurtarma paketini kabul etmek zorunda kalması daha güçlü bir seçenek.
Önümüzdeki günlerde hangi senaryonun vizyona gireceğini hep birlikte göreceğiz.
Ama şu gerçek şimdiden biliniyor:
İster anlaşma imzalansın, isterse Yunanistan kendi başının çaresine baksın, Yunan halkının eski parlak günleri geri gelmeyecek, uzun süre çile çekilecektir.
***
Referandum, anayasa değişikliği veya bazı önemli meselelerde doğrudan halkın iradesini tespit etmek amacıyla yapılan oylamadır.
Demokrasilerde en nihai karar mercii halk olduğu için son derece demokratik bir yöntemdir.
Sandıktan çıkan iradeyi herkesin kabullenmesi ve saygı göstermesi demokrasinin icabıdır.
Ne var ki her konu halka sorulamaz.
Mesela insanın temel hak ve özgürlükleri oylanamaz.
Evrensel hukuka aykırı talepler halk tarafından kabul görse de demokrasi ile bağdaşmaz.
Peki ekonomiye ilişkin konuların halk oyuna sunulması doğru mudur?
Tartışılmalı.
Mesela, "Kemerleri sıkalım mı?" sorusuna halkın 'evet' demesi mümkün mü?
Düşük bir ihtimal.
Nitekim Yunan halkı 'hayır' dedi.
O zaman ekonomik sıkıntılar nasıl aşılacak?