Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Haziran 2022

Yunanistan eksenli Emperyal hesaplar

Geçmişte olduğu gibi bugünde, Türkiye bölgesel ve tarihten gelen coğrafi ve jeopolitik konumu gereği istese de istemese de Orta Asya ve Orta Doğu da yazıp çizilen tüm küresel projelerin odak noktasında oluyor.

Coğrafi ve jeopolitik konumundan dolayı, Küresel oyunun merkezinde oldukça da, ABD ve Batı eksenli emperyal hesaplar kaçınılmaz olacaktır.

Yunanistan'ın 1821'de bağımsızlığını kazanmasından itibaren Türk-Yunan ilişkileri kısa dönemli uzlaşmalar hariç, genellikle gerginlikler ve savaşlarla belirlenmiştir. Bu savaşlar sırasıyla 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı, I. Balkan Savaşı, I. Dünya Savaşı, Türk Kurtuluş Savaşı ile birlikte doğrudan olmasa da dolaylı olarak 1974 Kıbrıs Harekâtıdır.

Uluslararası sistemin anarşik doğası yanında aktörler arasındaki uyuşmazlıkları çatışmaları sonlandırabilecek bir üst otorite, giderek bağlayıcı bir hukuk düzeni de bulunmamaktadır aslında.

Devletler arasındaki uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözümlenebilmesi için beklentiler yüksek olsa da çoğu kez bunu başarmak mümkün olamamaktadır. Devletler birbirleriyle kurmuş oldukları ilişkilerde her zaman aynı ortak zemini kuramayabilirler; diplomatik-siyasi görüşmeler sırasında ortaya çıkan görüş ayrılıklarının giderilemediği durumlar ise potansiyel uyuşmazlık noktalarına işaret eder

Tarafların müzakereler sırasında aralarındaki görüş ayrılıkları giderip giderememeleri ise temelde iki noktaya bağlıdır. Ya görüş ayrılıklarını giderecek bir hukuksal düzenleme henüz kararlaştırılmamıştır ya da taraflar uyuşmazlığı çözecek hukuksal bir düzenlemeye sahip olmakla birlikte bu düzenlemenin işletilebilmesi bakımından farklı değerlendirmelere sahiptirler. Bu bağlamda devletler arasında uyuşmazlıkların giderilmesi görece daha kolaydır. Uyuşmazlığa yükledikleri anlam itibariyle devletler genellikle konuyu ilişkilerinin merkezine oturtarak diğer alanlarda işbirliğine girmelerini engelleyici bir etki yaratmasını önlemeye çalışırlar.

Çatışmaların yönetilemediği veya bu yöndeki çabaların yeteriz kaldığı süreçlerde taraflardan birinin sözsel –eylemsel davranışları içerisine askeri şiddet içeren seçenekleri de dahil etmesi ile çatışmanın “kriz”e dönüşmesi mümkündür. Kriz genellikle taraflardan birinin diğerine karşı giriştiği eylemin karşı tarafta yaratmış olduğu algısal yoğunluğa ve aciliyete işaret ederek anlamlandırılmaktadır.

Yunanistan'ın özellikle görüş ayrılıklarını besleyen dinamikleri canlı tutan taraf olması iki ülke arasında tansiyonu sürekli yüksek durmaktadır.

İki ülke arasında bir çatışma çıkması ihtimalini besleyen dinamiklere yönelik Yunanistan'ın nasıl bir tavır içine gireceği belirleyici durumda.

Yunanistan açısından iki ülke arasındaki sorunların her biri bir çatışma dinamiği olarak görülmektedir. Silahlandırma, 12 mil kışkırtması ve hava sahalarının ihlali sırasında yaşanacak beklenmedik bir çatışma iki ülkenin çatışmasını mümkün kılabilse de bu riskin her iki taraf için de arzu edilir bir senaryo olmadığı açık. Yunanistan'ın mütecaviz davranışları ve maksimalist taleplere dayanan argümanlarını pratiğe dökmediği sürece böylesi bir savaş ya da çatışmanın çıkma olasılığı ise oldukça zayıf.

Ancak Türkiye'yi dengeleme ya da sınırlandırma çabası içine girecek üçüncü tarafların böyle bir arzusunun olup olmadığı konusunda şüpheler bulunuyor. Bu noktada ABD'nin Yunanistan üzerinden yürüttüğü yeni bölge siyasetinin dikkate alınması gerekir.

Nitekim; Yunanistan- Helen medeniyeti (megali idea) 20 yüzyılda, küresel akıl tarafından orta ve uzun vadede kullanılmak üzere kurulan ‘'Oldu da bitti maşallah'' bir devlet ve pişirilmiş servise hazır bir felsefe.

Hedef ve politikaları, aynı kaynaktan çıkmışçasına geçmişten gelen tarihi ve kültürel asabiyet üzerine kurulu, yüksek ideallere inandırılarak devletleşmeleri karşılığında, bugüne kadar küresel mekanizmanın yeni dünya düzeninde ince hesaplarda kullanılan tampon bir devlet.

Dolayısı ile Yunanistan'ın bir anda kabuk tutmuş yaraları kaşımaya başlaması aslında 21. Yüzyıla etki edecek, büyük ve küresel güç olmaya aday ülke Türkiye ye karşı yapılmış bir provakasyondur.

Bu da gösteriyor ki; mesele sadece Yunanistan- Türkiye arasındaki bir sınır anlaşması veya adalar meselesi değildir.

Atina yönetimi burada Ülkeler diplomasisinde, gayri resmi hukukun geçerli olduğu kurallara göre Taşaron durumunda. Birileri onu kiralamış, harekete geçirmiş Türkiye'ye bir mesaj vermek istiyor.

Kim bu birileri; Mesele, aynı akla ve hedefe hizmet edilip edilmemesi meselesidir.

Türkiye'nin, Kuzey Afrika'da ve Akdeniz'de var olmasını, Batı ve küresel güçlerin bir türlü kabullenememesidir Yunanistan'ın çıkışları.