Yunan aymazlığı
Suudi Arabistan Prensi Selman, Türkiye’ye gelmeden önce Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a uğrayacaktı. Program 24 Mayıs’ta duyurulmuştu. Ancak Türkiye ile Yunanistan arasında gerilim yükselince, Türkiye bu programı uygun bulmadı, Prens Selman da Yunanistan ve Güney Kıbrıs ziyaretlerini iptal edip Ankara’nın yolunu tuttu.
Yunanistan,
Türkiye’ye karşı düşmanlıkta sadece AB ve ABD’nin değil, ulaşabildiği her
ülkenin desteğini almaya çalışıyor. Geçen yıl Mart ayında ortak tatbikat için
Suudi Arabistan’dan savaş uçakları istemiş, 6 adet F-15 Suda Askeri Üssü’ne
inerek Yunanlılarla ortak tatbikat yapılmıştı. O dönemde Suudi Arabistan’ın Türk
düşmanlığı had safhadaydı, Türk ürünlerine ambargo uygulanıyordu.
Türk dış
politikasına yön verenler, Trump döneminde Türkiye’ye karşı yükseltilen
düşmanlık duvarlarını yıkarak önemli mesafeler kaydetti. Arap ülkelerinin yanı
sıra İsrail ile de normalleşme adımları atıldı. Düşmanlıkların ticarete de
yansıması ülkemizi olumsuz etkiliyordu. Yeni dönemde Orta Doğu’da işler
Türkiye’nin lehine dönmeye başladı.
***
Yunanistan, Türkiye’de ne olup bittiğini tam olarak anlayamıyor. Avrupa Birliği ve ABD’nin gazıyla durmadan Türkiye’yi suçlamaya, kışkırtmaya çalışıyor. Adalardan bahsederken Yunanistan kelimesini kullanmıyorlar, Avrupa Birliği sınırları diyorlar. Türkiye kıyılarındaki ıssız adaları da çaktırmadan silahlandırıyorlar.
Adalar, 24 saat Türkiye’nin gözetimi altında. Bu yüzden Yunanlılar ağır silah veya asker sevk ederken askeri araç veya askeri gemiler yerine sivil feribotları, turist taşıyan tekneleri kullanıyorlar. Hem adaları silahlandırıyorlar, hem de Avrupa’dan ve Türkiye’den bol miktarda turist ağırlayıp para kazanmak istiyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız çağrı yerini buldu. Türk vatandaşlarının Adalar’da tatile gidip Yunanlıya para kazandırmaması için televizyonlar ardı ardına çağrılar yaptı. Hem ikili ve uluslararası anlaşmalara göre asla silahlandırılmayacak adaları silah ve mühimmat deposu yapacaksın, hem de komşunun paralı turistlerini ağırlayıp aklınca caka satacaksın.
***
1994 yılının son ayıydı. Bir Türk gemisi Kardak kayalıklarında karaya oturdu. Yunanlı yetkililer gemi kaptanına ulaşarak yardım teklif ettiler. Kaptan, buranın Türk karasuları olduğunu belirterek yardım istemedi. Kendi imkânları ile kaza yerinden kurtuldu. Bunun üzerine yakındaki bir adanın Yunan belediye başkanı papaz eşliğinde Kardak’a çıkıp bayrak dikti.
Olay karşılıklı notalarla bir yıl süren diplomatik bir savaşa dönüşmüştü. O dönem Başbakan Tansu Çiller’di. Cesur bir kararla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olaya müdahalesini istedi. Türk komandoları Yunan bayrağını indirecek ve Kardak kayalıklarına Türk bayrağını dikeceklerdi.
Biz de basın mensupları olarak harekete geçmiş, İzmir’in yolunu tutmuştuk. Üç gazeteci arkadaş Turgutreis Gümüşlük Koyu’ndan bir balıkçı teknesini kiralayarak sağanak yağış altında Kardak’a doğru hareket ettik. Tarih 31 Ocak 1996 tarihini gösteriyordu. Türk SAT komandoları adadaki Yunan bayrağını indirip Türk bayrağını dikti. Bir arkadaşın fotoğraf makinası sağanak yağışa yenilip bozulmuş, ben ise yağmur altında sırılsıklam olmama karşı bu tarihi anı belgelemiş, kahraman komandolarımızın fotoğraflarını çekmeyi başarmıştım. Umarım Yunanlılar bu tür operasyonların tekrarını istemez.