Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.52
Gram Altın
2959.50
BIST 100
9672.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ocak 2020

Yüce erdemlerle güzel günlere

Birlikte yaşamanın vazgeçilmez gereksinimlerinden biri de görgü kurallarıdır…

Medenileşmenin göstergesi ve güvencesi de görgülü olmak değil midir?

Şunu da belirtmek durumundayız; şehirde ikamet etmek kimseyi şehirli, kültürlü kılmıyor… Büyük şehirlerde yaşayan nice taşralı, köylü bedevi görmeniz pekâlâ mümkün…

Şehirlilik bir zihniyet, bir şahsiyet bir kültür meselesidir…

Medeniliği belli bir mekânla, zamanla, toplumla sınırlayamayız.

Bugün modernize edilen bir bedevilikle karşı karşıyayız… Okumuş taşralılardan geçilmiyor… Kültürlü köylülük revaçta…

Modernizmin “mühtevasızlığı” insanları nesneleştiriyor… şiarları ve değerleri metalaştırıyor…

Kapitalizm bireyi görgüsüz tüketici kılıyor… Dijital görgüsüzlük gerçeğin üstünü örtüyor…

“İmaj her şeydir” anlayışı hakikatin yerini almış durumda…

Gücü ve güzel görünümü ile adeta “seni ezer geçerim” bakışlı gençlerin dünyasına görgüyü, gerçeği nasıl taşıyacaksınız?

Hemen hemen her şeyin para, iktidar, statü, kariyer elde etmek için tasarlandığı bir dünyada edebin, erdemin, ahlakın, asaletin tasasını kimden bekleyeceksiniz?

Her şeye zahiri fayda-zarar penceresinden bakanlardan insanlık, iyilik, incelik, insaf umabilir miyiz?

Görgüsüzlük nesli basitleştiriyor, bayağılaştırıyor…

Giderek nezaketten, zarafetten, incelikten, içtenlikten uzaklaşan, kabalaşan, katılaşan kalpsiz bir dünyaya kayıyoruz…

Ölçüsüzlük, ilkesizlik, görgüsüzlük günün yükselen değeri(!)

Nefret dili ile yazan, öfke ile konuşan, hayasızca çizen, edepsizce yorumlayan, ahlaksızca tartışan bir dolu arızalı insan var… Haksız, hadsiz, hukuksuz, hayasız bir Twitter, Facebook, Instagram dili var… Sanki sanal bir çöplükte yaşıyoruz… Sosyal medya nezaketsizliğin en kolay boca edildiği bir alana dönüştü… İpin ucunu kaçırmış gibiyiz…

Düzen, disiplin, değer, doğruluk, dürüstlük tehdit altında…

Son moda, son sürat bir görgüsüzlük geleceğimizi karartıyor…

Kalem, kelam, kültür, sanat, siyaset, sanal, spor, müzik nezaketten, nezafetten, zarafetten, letafetten yoksunsa toplumun yok oluşu başlamış demektir…

Çok şey görmüş insanlarımız bir türlü sonradan görmüşlüğün aymazlığından kurtulamıyor… Görünür olmanın cazibesinden uzaklaşamıyor…

Zarif yaşamlar zehirlendi… Kibar insanlar kirlendi… Seviyeli hayatlar sulandı… Nezaketin ince ince işlendiği aile aşındı… Ev işlerinde gösterilen titizlik eşler arasında yok… Kibar, zarif, nazik, naif yürekler kin ve öfke yüklü…

Sanki zarafet zayıflık, nezaket acizlik sanılıyor…

Şu gerçek unutuluyor;

Nezaketle yürüyen bastığı yeri kirletmez…

Nezaketle konuşan muhatabını incitmez…

Nezaketle çalışan dürüstlüğü asla elden bırakmaz…

Bu bakımdan ve her bakımdan sadeleşmek zorundayız… Riyasız, rantsız, reytingsiz, reklamsız yaşamlara yani Rıza-i İlahiye dönmek durumundayız…

Efendimiz (sav) in eşsiz örnekliğini önemseyen bir kul kardeşine karşı nasıl efelenebilir?

“Sakin ol, çekinme. Ben bir kral değilim, Kureyş’ten kuru et yiyen bir kadının oğluyum” diyen bir Nebi’nin sadeliğini ve samimiyetini kuşanmak mecburiyetindeyiz…

Sadeleşmek; fıtratın sesidir, aklın özüdür, ruhun sükûnudur.

Tevazu, adamlıkta sade olmaktır…

Görgü, nezaket, edep, erdem derken bir gerçeği atlamamak lazım…

Mütevazı olacağız ama tavizkâr olamayacağız… Nezaket ve merhametimiz iyiliği emretmenin, kötülüğü gidermenin yolunu kesmemelidir… Belki bu görevi hikmet ve basiretle yapmayı daha incelikle düşünmeliyiz…

Nezaket silikleşmeye, sinikleşmeye neden olmamalıdır…

Uyarımızı seviyeli bir dille yapmalıyız… Tabii ki bu seviyeli uyarı da seviye ister… Haklı davamızda bizi haksız duruma düşürecek davranış bozukluklarına fırsat vermemeliyiz…

Bir müjdeleyen olacağız… Yeryüzünün umudu ve ufku olmak durumundayız…

Güler yüzlü olmamız yeterli, ikiyüzlü olmamız gerekmiyor…

Nezaket esastır ancak nasları nezakete feda etmeden…

Yüce erdemlerle, güzel günlere yürüyebiliriz…