Yüce devlet
Kan içmeye doymayan emperyalist devletleri gördükçe, kirli ilişkilerine ve doymak bilmez ihtiraslarına baktıkça, bizim insanı esas alan ‘Yüce Devlet’e sahip olduğumuzu düşünüyorum. İslamiyet’le şereflenen ve yiğit insanlar yetiştiren Karahanlı, Oğuz, Selçuklu ve Osmanlı devletleri, tarih boyunca bu erdemli anlayışı temsil ettiler, cihana adaleti ve huzuru getirdiler. Bugün de aynı vakar ve anlayışla yönetilen devletimiz, benzer ruh, heyecan ve imanla dolu mübarek milletimiz var. Yeryüzündeki mazlumların sığındığı tek kale, al bayrağımızın dalgalandığı Türkiye’dir. Bu kutlu devletin kıymetini bilip şükretmeliyiz.
Emekli edebiyat öğretmeni Nihat Çeçen, mütevazı kişiliğiyle kültür sanat dünyamızın sevilen ve sayılan ağabeyidir. Hocanın Akıl Fikir Yayınları’ndan çıkan Maziden Hatıralar isimli eserde yakın tarihimize ışık tutacak mühim notlar var. Meselâ birlikte çalıştığı Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’nun hatırasından yola çıkarak Atatürk’ün “Kemalizm” kavramını istemediğini bunu Recep Peker vasıtasıyla yazara, namı diğer Deli Nizam’a ilettiğini öğreniyoruz.
“Yol odur ki doğru vara / Göz odur ki hakkı göre” düsturuyla hareket eden Nihat Hocanın zarif kitabında, Kıbrıs Barış Harekâtı ve muallimlik hatıraları da var. İslam âleminin, Türk dünyasının durumu ile ilgili gözlemlerini ve kanaatlerini paylaşan Çeçen, ABD, Rus ve Çin gibi emperyalist devletlerin tarih boyunca işledikleri zulümleri, Filistinlilerin çektiği çileyi dile getiriyor. FETÖ’nün “sıradan bir örgüt” olmadığını hatırlatan Çeçen, bu yapının 40 yıldan beri devletin çeşitli kademelerine sinsi sinsi yerleştiğini belirttikten sonra “Ancak Türk Devleti ve milleti tarih boyunca çok badireler atlatmıştır. İnşallah bu belanın da üstesinden gelecektir. FETÖ’nün etrafındaki çember her geçen gün daralmaktadır, çünkü yaptıkları Gayretullah’a dokunan işlerdir. Hiçbir vicdana ve akla sığmayan alçaklıkları irtikap ettiler.” diyor. “15 Temmuz 2016 hadisesi”nin dünya var oldukça unutulmayacağını kaydettikten sonra da, “FETÖ’cülerin ihaneti ile karşı karşıya kaldık. Milletimizin direnişi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ile ülkemiz, bir uçurumun kenarından döndü.” diyerek toplumun hislerine tercüman oluyor.
Güneşin balçıkla sıvanamayacağını hatırlatan Nihat Çeçen, günümüz ile yakın tarih arasında bir kıyaslama yapıyor ve şöyle diyor: “100 yıl önce İkinci Abdülhamid Han’ın şahsına yapılan kötülükler, aslında Osmanlı Devleti’ne yapılmıştı. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Erdoğan’ın kişiliğinde Türk Devletine aynı kötülüğü pervasızca yapıyorlar.”
Nihat Hoca, merhum Mehmed Şevket Eygi’nin Yeni İstiklal gazetesinde çalışırken gazete yazarlarının çoğuyla yakından tanıştığını ve sohbetlerini dinlediğini belirtiyor. Bu meşhur şahsiyetler arasında Necip Fazıl, Osman Turan, Cevat Rifat Atilhan ve Osman Yüksel Serdengeçti de bulunuyor.
Eserdeki “Bâbıâli Hatıraları” bölümü ilgi çekici. Mesela Şairler Sultanımız hakkındaki şu hatıra çok anlamlı: “Merhum Üstad N. F. Kısakürek Yeni İstiklal yazıhanesine uğrar ve M. Ş. Eygi ile sohbet ederdi. Yine bir sohbet esnasında M. Ş. Eygi Beyin Ankara’dan gelmiş bir emekli yarbay misafiri vardı. N. Fazıl Bey misafir olarak üzerine gelmişti. M. Ş. Eygi Bey, ‘N. Fazıl Bey’ diye takdim etti. Emekli yarbay heyecandan âdeta hazır ola geçer gibi üstadın elini sıktı. Kendisine ‘Üstadım zât-ı âlinizi bir konferans için Ankara’ya davet etmeyi arzu ediyoruz, adres lütfeder misiniz?’ dedi. Üstat N. Fazıl Bey seri bir şekilde ismini söyleyerek “Erenköy, İstanbul” diye ekledi.
Bir başka hatıra Deli Nizam’la alakalı. O da şöyle: “N. Nazif Kadıköy Bahariye’de oturuyordu. Bir akşamüstü M. Şevket Eygi Bey bana ‘Nihat sana zahmet Kadıköy’e N. Nazif’in evine uğra, gazete için yazdığı makaleyi getir.’ demişti. Kadıköy’e giderken sağanak bir yağmura yakalandım. Üstadın kapısına vardığım zaman sırılsıklam olmuştum. Üstat beni içeri almadı, ‘Yakında kahve var, git orada bir yarım saat otur. Ben de yazımı tamamlarım.’ dedi. Eşi çok mahcup oldu. ‘Nizam sen ne yapıyorsun?’ diye âdeta çıkıştı. Ben de ‘Yenge önemli değil, ben biraz oturur gelirim.’ dedim. Yarım saat sonra gittiğimde beni evin başköşesine oturttu ve yazdığı yazıyı okudu. Ayasofya ile ilgili bir makaleydi. Bana döndü, ‘Delikanlı nasıl buldun, yazımı?’ dedi. Ben de ‘Çok güzel efendim.’ dedim. Üstat da ‘Tabii böyle güzel yazıyı ancak Nizam yazabilir.’ dedi.”
Renkli anılarla örülü Maziden Hatıralar’ı okuyucularıma tavsiye ediyorum. Kısmet olursa Nihat Çeçen Hocayı bugün Yeni Dünya Vakfı’nda devam eden Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde dinleyeceğiz.