Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2960.57
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Ekim 2022

​Yozlaştırılan toplum ve ahlak

İnsan; ne zaman, nasıl, hangi şartlarda en zayıf en aciz hale düşer?

Ya vücuduna bir zarar gelip felç olmuştur, elini, ayağını, gövdesini kıpırdatamaz hale gelmiş ve tam olarak bir başkasına muhtaç olmuştur. Ya da aklını kaybetmiş ve ancak başka birinin rehberliğinde yaşamını sürdürmek zorunda kalmıştır.

İkisi de acizliktir ancak ikincisi daha büyük acizliktir. Aynadan veya camdan bakınız. Neredeyse insanların tamamı aynı şeyleri yapıyorlar. Çünkü…

Gücü elinde tutanlar, dünyayı çekip çevirenler, kimin cebine ne kadar gireceğini belirleyenlerce 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren değiştirilmiş serbest piyasa anlayışı, devletin yeni tanımı, demokratikleşme söylemi ve ekonomik yeni model vasıtasıyla yeni insan yaratıldı(!). Böylece daha çok para, daha çok güç kazanacaklardı.

Bu yeni insanı, yerellikten uzaklaştırıp küreselleştirdiler ve üretim-tüketim temelli yeni düzende küresel bir aktör yapıldı. Yeni insanın küresel bir aktör olması gayet doğaldı. Tercihler ve beğeniler, neredeyse zerre fark olmaksızın aynılaşarak, tüketim canavarı homo economicusyaratıldı. Farklı davranışlar barındıran çok kültürlülük yerine aynı şeyleri tüketen aynılaşmış kültürlü insan…

Neticede bugün, tıka basa doldurulmuş mideler, gardıroplar, buzdolaplar, kilerler ve ondan daha fazla doldurulmuş endişelerle bedenimizi, ruhumuzu aklımızı, sağlığımızı zorluyoruz.

Bundan daha vahim, bundan daha zor nasıl bir tablo olabilir?

Ahlaklı, huzurlu ve mutlu olmayı beceremeyen insandan daha aciz ne olabilir ki?

Yeni düzende cazibesi arttırılmış, hemen albeni derecesinde kodlanmış ne ürün varsa insan nefsine hoş gelen bir hale getirildi. Nefsin hayır diyebilme kapılarının her biri kapatıldı.

Renkleri muazzam boyutta çalıştılar. Hangi renk; gıdada ne anlama gelir, giyecekte ne anlama gelir, binada ne anlama gelir, meslekte ne anlama gelir, davranışlarda ne anlama gelir vesaire…

Renk dışında sevilen sevilmeyen, duyguya (nefse) taşıyan, aklı körelten her ne varsa çalışmışlar bulmuşlar.

Tek bir dertleri var: Ürün her ne ise bu ürünü pazarlamak ve yeni insana mutlaka tükettirmek.

Böyle bir durumdan habersiz olan insanlar, sanki kendi tercihleriymiş gibi gidip o ürünü kendilerine satın alır buldular. Böylece düzenin çarkları işliyor, satıcı hedefine ulaşmış ve alıcı müthiş bir haz zevkine varmış oluyor. Neticesi; yozlaştırılan topluma hoş geldiniz.

Dünyada şu kadar insan yaşıyor, bir yılda şu kadarı alırsa şu kadar milyar ya da trilyon dolar eder deyip planlarını gerçekleştiriyorlar.

Uzmanlardan oluşmuş araştırma şirketleri ülkelerde milyonlarca dolar olarak çalışmalarını tamamlayıp satıcıya rapor olarak sunuyorlar. Siz bunun adını; ister satıcı alıcı, ister arz eden talep eden koyun, ister av ve avcı koyun, ister kurban ve kurban sahibi koyun.

Ama bir şeye çok dikkat edin… Üstünüze başınıza aldığınız kıyafetlerden, boğazınızdan geçen hatta geçmeyen, bu nedenle de çöpe atılanlara bir bakın.. ev içindeki dolaptan elektrikli eşyaya, elektronik eşyaya bir bakın..temizlik malzemesinden makyaj malzemesine bir bakın.

Bakın bakalım kaç tanesi tam ve doğru olarak tespit ettiğiniz ihtiyaçların karşılığıdır? Kaç tanesi nefsinizin sizi tuzağa düşürdüğü üründür? Hangisini hangi ahlakın eseri olarak satın aldınız? “Azim bir ahlak’a” inananlara ne oldu? Azim ahlak idealini niçin kaybettiniz?