Yorumcuların yorumluk halleri
Güncel meseleleri enine boyuna irdeleyerek takipçilerimizin ufkunda yeni gedikler açmak elbette öncelikli vazifemiz.
Ecdad yadigarı yaşadığımız topraklar o kadar hareketli ki, koşmaktan koşturmaktan yorulmamak elde değil.
İçinden geçtiğimiz günler, izlerin takibini zorlaştıracak kadar yoğun ve kaotik. Dün doğru denen şeyin yanlışlığını bugün görmek mümkün.
Her zamankinden daha fazla olduğu için ihanet zincirinin başını sonunu takip etmek, iz sürerek sırat-ı müstakimde durabilmek, omurgalarımızın esnekliği dışında sağa sola öne arkaya yalpalamasına müsaade etmemek gerçekten zor.
Ülkemizin sık değişen gündemine ait konularda kalem oynatırken mayınlı arazide yürüme hassasiyetine özen gösteren mayın tarayıcısı gibi olmak zorundayız. Adımlarımızı atarken iki ölçüp bir biçmeliyiz.
Figüranlar yerli, senaristlerin stüdyo olarak seçtikleri topraklar bizim topraklarımız. Her ne yazıyorsak dikkatli olmalıyız. Yakmak yıkmak çok kolay. Yapmak ve tamir etmek ise çok zor. Hele insan gibi eşrefi mahluksa muhatabımız. Çok daha hassas davranmamız gerekir.
Kılı kırk yararak, kafa göz yarmadan uyuyan birkaç kişinin uyanmasına vesile olabilecek hassasiyette yazmaya çalıştığım makalelerime lütfedip yorum yapan dostlarım bazen beni sükut-u hayale uğratıyor. Öyle yorumlar ki, yazdığım konu ile uzaktan yakından alakası yok.
Elbette nezaket sınırları içerisinde insanlar; Yorumlarla, katkılarla hatta tenkit edilme ile kendini geliştirir ve zenginleştirir. Öyle tenkitlere maruz kalıyorsunuz ki, şaşıp kalmamak mümkün değil. Bu ne lahana turşusu bu ne perhiz denecek cinsten.
Üstad Mehmet Şevket Eygi bey anlatmıştı. Malum milli gazetede yıllardır hepimize ufuk açtıran yazılar yazar. Bir esnafı ziyaret etmiş. Hoş beşten sonra esnaf üstada soruyor. Üstadım bir yerde yazıyor musunuz? Üstadımızın yazdığı gazete de esnafımızın masasının üzerinde. Gerisini siz getirin artık.
Yorumcularımızı kızdırmak haddime değil. Ancak bazı yorumlar da insanı çileden çıkartan cinsten. Yazımı okumadan başlığına bakarak yorum yapanlar var. Tabi yorum değil ön yargısını aktarıyor. Daha ileri giderek hakarete varan saygı sınırlarını aşan akıl ve mantık sınırlarını dumura uğratan bir yere doğru savruluyor.
Rabbimiz ölçülü olmamız için akıl vermiş. İz'an vermiş.
Yeni kapı ruhu diye ara başlıkla siyasi olmayan içerikli bir yazıma öyle bir yorum yapılmış ki ,şaştım kaldım. Ben demişim ekmek tahtası o yazmış bayram haftası cinsinden.
Nerede olursa olsun. İnsanlar fikirlerini aktardıklarında tahammül sınırlarımızı zorlasa bile tenkit ve katkılarımızı aktarırken karşımızda bizim gibi bir insan olduğu bilinci ile hareket etmeliyiz.
Hatasız kul olmaz algısını ön kabulümüz olarak görmeli ve kendi gözümüze batan mertekler varsa başkalarının gözündeki çör çöp peşinde dolaşmamalıyız.
Yoksa gülünç duruma düşer ve rezil rüsvay oluruz.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.