Yolun sonu
Dilan yavrumuzun feci akıbeti Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın hunharca katledilmesi ve şehitlerimiz… İsrail terör örgütü, yine boş durmadı. Azgın caniler, Suriye’yi bombalayıp 16 sivil Müslüman kardeşimizi şehit etti. Eskiler “Her bidayetin bir nihayeti var.” demiş. Bütün başlangıçlar sona mahkûm. İsrail için de yolun sonu görünüyor.
Bugünlerde önemli bir kitap okudum. Mehmet Ali
Bulut’un eseri, Kur’an-ı Kerim, İncil ve
Tevrat’a Göre Sonun Başlangıcı adını taşıyor. Daha önce Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte,
İsrail Nereye Koşuyor?, Tanrısız Dünya Düzeninden Allah’a Dönüş
kitaplarının yazarı olan Bulut, İsrail’in arkasına saklanan ve ‘Zındıka
Komitesi’ olarak tanımladığı “Küresel Çete”yi teşhir ediyor.
Bulut, emperyalist dünyayı arkasına alan Siyonist
İsrail’in Irak, Suriye ve Gazze’yi âdeta boşalttığını belirtirken mühim bir
ikazda da bulunuyor: “Sırada Asur var. Yani Güneydoğu Anadolu. Eğer
aymazlığımız ve şuursuzluğumuz -ve tabii güçsüzlüğümüz- bu şekilde devam ederse
buralara da el atarlar.” Yani teyakkuz hâlimiz devam etmeli. “Gazze’de işlenen
zulüm, beşeri biraz uyandırdı ama henüz tam değil!” diyen yazar, kendilerinden
başkasını ‘insan’ kabul etmeyen bu azgın ve sapık güruhun ecelinin yaklaştığına
işaret ederken “Değil Amerika, bütün dünya bu kavmin önüne geçse, onu ilahi
hışımdan korumak istese; başaramayacak. Bu asrın ortalarında İsrail ve onu
savunanlar olmayacaktır. 21. yüzyılın ortalarına vardığımızda göreceğiz ki
insanlığın artık İsrail diye bir problemi kalmayacak.” diyor.
Yönetmen İsmail Güneş’in tavsiyesiyle bu kitabı
kaleme alan yazarımız, dinler tarihi sahasında derin araştırmalarda bulunuyor.
İslamiyet, Musevilik ve İsevilik hakkında duymadığımız bilgileri bize gösteriyor.
Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın nasıl bozulduğunu, Hıristiyanların Yahudilere
nasıl ram olduğunu apaçık ortaya koyuyor. Ve neredeyse her sayfada karşımıza
çıkan haklı ikaz: “Müslümanlar uyanmalı, çalışmalı, güçlenmeli ve bu şerri
dünyadan defetmelidir.”
Bazı hakikatlerin nasıl çarpıtıldığını kesin
ifadelerle ortaya koyan yazara göre: “Elbette Allah’ın her şeye gücü yeter. Ama
görüyoruz ki O, gücünü bizim lehimize kullanmıyor. Çünkü bugünkü Müslümanlık
anlayışı ne Kur’an’a yakışıyor ne İslam’a.” Eserde, Müslümanlar arasında ‘uhuvvet’in sağlanması
gerektiği vurgulanırken kardeşlik ruhunun yayılmasıyla sıkıntıların da biteceği
hatırlatılıyor.
Kitapta hepimizin dikkatle okuması gereken sarsıcı
ve can yakıcı cümleler var. Mesela: “Biz Müslümanlar hataya düştük. ‘Son Din
İslam’dır, Hak da İslam’dır, mademki biz
Müslümanız. Öyleyse üstünüz’ diye düşündük. Bu üstünlüğün ilahi yasalara uyma
nimetinin bir neticesi olduğunu, onu terk ettiğimizde üstünlüğün de bizi terk
edeceğini hesaba katmadık.” Şu sual de yerinde ve haklı değil midir: “El hak,
İslam haktır. Her daim de hak kalacaktır. Peki, İslamiyet’in hak olması
Müslümanın da hak üzere oluğuna yeter delil midir?”
Bulut, açık, net ve dobra konuşuyor. Müslümanların
‘iman zayıflığı’na işaret ediyor ve “Bütün hadiseler gösteriyor ki
Müslümanların temel sorunu imandır.” diyor. Sonra da ekliyor: “Başımıza açılan
tüm problemler iman zafiyeti ve sünnet-i seniyye terkindendir. Bu ümmet ancak
imanını tazeler ve alışkanlıklarından tövbe ederse yeni bir yükselişi hak eder.
Ve hem de edecektir inşallah.” Bugün basını, medyayı, edebiyat dünyasını ve bu
alanlara ait ürünleri, pazarlamayı elinde tutanların “Siyonist Yahudi
Örgütlenmeleri” olduğunu hatırlatan yazar, Müslümanların hak olan İslamiyet’i anlatmada
yazık ki yetersiz kaldığını belirtiyor. Çok haklı!
Katil şebekenin, gözünü Güneydoğu Anadolu bölgesine
diktiğini söyleyen yazar, umudunu yine yitirmiyor ve bu belanın defedileceğini
ifade ediyor: “Benim şahsen büyük bir umudum vardır ki Allah bu milleti bir
kere daha kendi dininin hizmetinde istimal edecektir.” Mehmet Ali Bulut,
“Aslında bugün başlamadı, İsrail’in dünyanın gözü önünde Filistin halkına uyguladığı
soykırım, yıllardır dünyada yaşayan her bir insana karşı uyguladığı içten içe
süren topyekûn bir katliamın son hamlesidir.” diyor. Hayat Yayıncılık
tarafından neşredilen eserin son satırlarıyla sizleri baş başa bırakıyorum: “Bu
kavmin en belirgin özelliklerinden biri de BOZGUNCULUK ve YIKICILIK’tır. İnsana
dair her değeri yıktılar ve bugün eğer önü alınmazsa insanlık hızla hayvanlıkta
karar kılacak. Hepsi de bu Yahudi bilgin ve müfsitlerinin marifetiyle… Bize
düşen ise çok basit: İçine düştüğümüz tiryakilik gayyasından kurtulmak için
tövbe ile yeniden iman etmek ve yeniden iman çerçevesinden çağ ait salih
ameller üretmek. Temiz gıda tüketmek, azla yetinmek ve kutsallara azami
derecede riayet. Farzları yapmak. Kebair’den sakınmak, yalan söylememek ve zina
müptelalığından kurtulmak! Çünkü deccalın karşısında galip gelecek olanlar,
sadece ve fıtrata uygun yaşayan hakiki müminler olacak.”