Yollar ve Ekonomi
Çarşamba sabahı işlerim ve görüşmelerim dolayısıyla Bursa’nın yolunu tuttum. Gerçekleri gözlemlemek için yolları ve farklı insanları görmek, gezmek ve dinlemek çok önemli.
Çoğu zaman akıllı telefonların aklımızla dalga geçtiğini fark edemediğimiz oluyor. Klavye kahramanlığı yapmak kolay. Akıllı telefonların başına oturduğumuzda kendimizi kaptırıyoruz. Kendimizi kaptırdığımızda da o ortamın psikolojisine kapılıyoruz. Onun için insanın her şeyden önce iradesine sahip çıkarak oluşan algıların içinde kaybolmasını önlemesi gerekir. Bunun içinde irade ortaya koymak şart.
Hem dünya hem Türkiye normal bir zamandan geçmiyor. Sanal alemde sanal algılar, sanal olaylar, sanal salgınlarla yaşamaya başladık. Sanallıktan kurtuluşun imkanı hangi ölçüde olacağını biz kendimiz belirleyeceğiz, irademiz belirleyecek. Onun içinde zaman zaman doğayı, çevremizi, farklı ortamları, farklı insanları ve farklı konuları ihmal etmemiz gerekiyor.
Yoksa dört duvar arasında akıllı telefonların penceresinden ibaret bir dünya ile sınırlı kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalırız. Bu dünyanın önümüze sundukları ile yetinmek zorunda kalırız.
Bu köşenin okuyucuları bilir. Zaman zaman Anadolu’da gezdiğim gördüğüm yerleri, karşılaştığım, sohbet ettiğim, vatandaşlardan edindiğim intibalarımı kaleme alırım. Bursa yolculuğumdan arda kalanları sanal aleme ne kadar daldığımızı fark ettirdi. En azından ben deniz için.
Çok şeyin sanal aleme taşındığı doğru. Fakat gerçek hayatın ve gerçek problemlerin dışarıda halen durmaktadır.
Yollardaki gözlemlerim Ulaştırmayı, Karayollarını ve ekonomiyi ilgilendiriyor. Yaz dönemine girdik. İnsanlar korona dolayısıyla ciddi sıkıldılar. Bundan kurtulmanın en önemli yolu imkanı olanların memleketleri veya tatile çıkmaları. Fakat yollarda en azından beni rahatsız eden konuların halen devam ettiğini gördüm.
Yollarda çalışmalar insanları bezdirecek düzeyde oluyor. Bursa’ya varana kadar yine kaç yerde yol- kavşak tadilatları ile karşılaşıyorsunuz. Çalışmalar o kadar uzun sürüyor ki, ne oluyor diyen yok mu? Bilmiyorum. Polatlı içinde ki çalışmaların kaç aydır sürdüğü belli değil. Geçiyorsunuz 50 km sonra bir başka çalışma, çok geçmeden bir başka çalışma.
Çalışma yapılmasın diyen yok. Ama keyfe keder bir üslupla günde 8 saatle işler bitmez. Yaz dönemi çalışmalarının bir standardı olmalı. Yol çalışmaları aylarca sürecek şekilde yapılamaz. Üç vardiya 24 saat çalışma neden yapılmaz? Bakanlığı ne engelliyor?
İnsanımızın vakitlerinin kısa tatil sürelerini yollardaki bu kargaşaya kurban edilmesi ne kadar abes değil mi? Kesinlikle yeniden düzenlenmesi gereken işlerden biri bir tek bile vatandaşın hayat akışını ilgilendiren bir kamu hizmeti verilirken işlere standart getirilmelidir. Makul süre verilmelidir. Bu sadece karayolları için değil, başta belediye hizmetleri içinde geçerlidir.
Yeni Ulaştırma Bakanı’ından ricamız; lütfen yollardaki onarım ve asfaltlama çalışmalarında en az ikili hatta üçlü mesai sistemi uygulayın. Bu arada ne olur siren ve çakarlarınızı çalıştırmadan yol onarım ve yapım bölgelerini bürokrat gözü ile değil vatandaşın yerine kendinizi koyarak denetleyin.
Bu arada korona salgını dolayısıyla çok yavaşlayan ekonominin ciddi hareketlendiğini yollardaki tır, kamyon yoğunluğundan anlamak mümkün. Bunun yansımasını istatistiklerden önümüzdeki ay görürüz. Reel ekonomi işliyor. Zihinlerdeki ekonomi farklı olsa da.
Yollardaki hoyratça çalışma metotları bu ekonomiye zarar vermesin.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun...