Yolda olmak esastır
Sloganlarla yaşayanların bir slogan atımı kadar ömrü olur. Gönülden konuşup, gönül hali üzere yaşayanlar bir ömürden daha fazla hatırlanır. Ki sloganlar kulağa hoş gelir, lakin kısa solukludur.
Derdin dilde ise cümlenin bitiminde derdin de biter, derdin gönülde ise bazen ömrün bile yetmez derdinin çözümüne. Böyle bir durumda önemli olan ise derdine derman bulmak değil, derdine derman aramak ve her daim yolda olmaktır.
Yola koyulmadan önce yolda olmanın gerekliliğine inanmak icap eder. Hedef arzu edilendir, lakin hedeften ziyade yol üzere olmak ilk gayedir. Hedefe varma ümidi olanlar, yola koyulmuş ve istikamet üzere olanlardır. Bu yolda en büyük yol azığı sabırdır. "Muhakkak yolun Sahibi sabredenlerle beraberdir."
Günümüz insanının en büyük zorluklarından biri zamandır ve zamana karşı gösterilen sabırsızlıktır. Her şeyin bir an evvel olmasını ve bir oldubittiye getirerek nihayetlenmesini dilemektedir. Hayatı bir sihir zannedip, isteklerinin bir göz açıp kapama süresi kadar hızlıca olmasını istiyorlar. Yola değil, yolun sonuna âşıklar.
Onlar için önemli olan yolda olmak değil, yolun sonundaki hedefe varmaktır. Arzu merkezli yaşamalarının gayesi de bundandır.
Topal karıncanın Hac Hikâyesini hepimiz biliriz. Hani ona nereye gittiği sorulduğunda, Hacca gidiyorum diye cevap vermişti. Soruyu soranlar da bu topal ayakla mı Hacca gidiyorsun diye dalga geçer gibi sorduklarında, varamazsam da bu yolda ölürüm, cevabını vermişti.
Bizim hayatımız da böyle olmalıdır. Topal da olsan, yol üzere olmandır önemli olan. Günümüz insanına göre bu hikâye, sadece bir hikâyeden ibarettir ve gerçekle yakından uzaktan alakası yoktur. Peki, hikâye olan kendi hayatıysa ve ziyandaysa, işte o zaman hangi hedef pişmanlığına çare olur insanın?
Bir öğle uykusu arasıydı yaşam, bizim için bu dünyada. Dinlendik, yol azığımızı hazır eyledik ve şimdi yola yeniden koyulma vakti. Ağır ve emin (iman etmiş bir halde) adımlarla... Hedefe varmaktan ziyade, yolda olmak ümidiyle...
***
Tarih sloganları değil, inanılmış zaferlere adanmış ömürleri yazar. Sloganın ömrü, bir duvar yazısı kadardır ve bir fırçalık boya yeter hayattan silmeye onu. Lakin gönülde ve yolda olana hangi boya meydan okuyabilir? Kelebek de göze güzel görünür ancak ömrü bir gün bile değildir.
Sloganlardan arındırılmış eylemlerimizle biz seferden sorumluyuz. Seferin sürecinde çekilecek çile de sonunda varılacak hedef de takdirdir ve biz hakkımızda takdir edilene razıyız. Bu süreçte dikeni var diye gülden geçmek olmaz.
Bir eylemi gerçekleştirirken beklenti içinde olmak ve ödüle odaklanmak menfaattir. Önemli olan üzerine düşen sorumluluğu icra etmek ve eylemi gerçekleştirdikten sonra takdiri yetki sahibine bırakmaktır ki, işte bu da samimiyettir, ihlastır. Bu anlamda önemli olan sefer üzere olmaktır. Uhut Savaşında ganimet derdinde olanların hatası neredeyse telafisi güç sonuçlara neden olmuyor muydu? İşte bu yüzden derdimiz seferdir ve muradımız Yaradan’ın takdirinde gizlidir.
Sefer istikamettir. Yürüyüşü anlamlı kılan yolda olmaktır. Yol üzere olmak, yolculuğun kutlu olduğuna inanmak yolcunun en büyük güven duygusudur. Güven de yolcunun huzuruna vesiledir. Kalabalık beklentiler ve bekleyenler içinde olmak yerine tek başına istikamet ve yol üzere olmak huzura davettir.
Bir yağmur damlası ne yapabilir diye düşünme. Belki de mermeri delecek olan son damlasındır. Sen yol üzere ol, işte o zaman “Nice az topluluğun çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün geldiğini” (Bakara Suresi, 249. Ayet)göreceksin.
Biz seferden sorumluyuz ve bu vesileyle yoldayız. Yolun sonundaki takdir ise Allah’ındır.