Yol O’nun varlık O’nun
Pirinç adeta göl bolluğundaki suda yetişir, ama pirincin içinde gram su yoktur. Karpuz adeta kupkuru toprakta yetişir; ama karpuz neredeyse yüzde doksan sudan oluşur. Bunu neyle izah edeceksiniz. Ya da Yusuf Peygamberin köle olarak o elden bu ele satılıp sonra Yusuf Peygamberin Mısır’a sultan oluşunu neye bağlayacaksınız…
Konu uzun. Bakıp görmesini bilen için sayısız örnek, hudutsuz hikmet mevcuttur, mevcudat dairesinde. Yeter, yeter ki Allah istesin, Allah’tan iste yeter, yeter ki Allah’tan istemesini bilmeli, illa Allah, Allah’tan gayrı çözüm aramak beyhude, sebepler deryasında gayrete rağbetin olsun kâfi.
Ne oluyor, nasıl oluyor da ‘‘sıradan’’ birinden, Allah’tan ister gibi isteniyor, istenilmeye layık olmayan istekler bile dahi, istenilen istenmeye değer olsa bile dahi nasıl oluyor da Allah’tan ister gibi, Allah’ın mülkünde olan her şey isteniyor bir faniden… Ya verir ya vermez, ‘‘kuldan isteme verse minnet, vermezse zillet, Allah’tan iste, verse nimet vermezse hikmet’’ denilir ya… İşte o, bütün mesele o, O…
Kader gayrete âşık, amenna, lakin gayret takdirin esiri. Tevekkülün idrakinde, takdirin rızasındadır mevcudat. Her ne isterseniz isteyin; lakin bir tek yaratandan isteyin, bir muradı var O’nun, O’nun muradını isteyin…
Öyle emin bir teslimiyetle sığınmalıyız ki Allah’a, herkesin ve her şeyin; amma önce kendimizin acziyetini kalbimizle özümsemeli, aklımızla görmeli, ruhumuzla hissetmeli… Öyle miyiz, olanlar var elbet, ama değiliz. En ufak bir talebimizi, aklımıza hayalimize gelen herkesten ister; öylesine herkesten isteriz ki, bir tek isteklerin ve istenilenlerin mutlak sahibi olandan istemeyi unuturcasına. Bu ne hâl…
Çok ciddi bir kaybın, kayboluşun içindeyiz. Kendimizi kaybetmişiz. Kendimizi aramayı unutmuşuz. Kendini kaybeden ve kendini kaybettiğini unutan kendini aramaya nasıl çıksın. ‘‘Kendini bilen Rabbini bilir’’ denilir ya, bu bir söz, bu sadece bir söz değildir. Bu, varoluş öğretisidir. Bu söz, şöhret sahibi gerçek makamın mekânına sığınışın ilk adımı… Peki, kendini bilmeyen Rabbini nasıl bilsin, Rabbini bilmeyen, Rabbinden nasıl istesin, Rabbinden başka hiçbir şeye muhtaç olmadığını nasıl fark etsin.
Secdeyi seccadeyi unutup, sonsuz hazinelerin sahibinden başka yola meyleden, fani istekleriyle fanilerin sofrasına mahkûmdur, arzu ve isteklerine ulaşmaktan mahrumdur.
Mesaj net: yol O’nun varlık O’nun, mülk onun mâlik O’dur. İstersen O’ndan iste, minnet yok, başa kakma yok, ama hesap var, nizam var, düzen var… Varlık imtihan, yokluk iki kere imtihan, ulaşmak imtihan, ulaşamamak iki kere imtihan, Rabden istemek imkân, kuldan istemek çok zor bir imtihan… Sen sen ol, bir tek Rabbine dayan…