Yoksa kıyamet mi kopuyor…
Dostlarımız; sırtımızı vererek, yaslandığımız sessiz dostlarımız… Bazen birkaç harfle hislerimizi geleceğe götürüp, tanıklık eden dostlarımız… Gölgesi nefes aldıran, toprağı sımsıkı tutup, yaban ellere gitmesine engel olmaya çalışan dostlarımız…
Yerinden ayılmayarak, kumandan-ı âzama itaatini yaprakla, çiçekle, meyve ile ve meyvelerin en hası; oksijen ile gösteren dostlarımız… Dostlarımız, bizi dostluğun merkezine – çekirdeğe götürüp, oralardaki harika icraatlara hayalimizi hayran bırakıp, Allah inancımıza takviye yapan dostlarımız… Bizim dimdik sapasağlam dostlarımız; çamur yiyip, yaprak yaprak konuşup, çiçek çiçek umut olup, meyve meyve yüz güldüren üretimleri bol fabrikatör dostlarımız… Sessizliği ile ayrı konuşan, hışırtıları ile kudret-i ezeliyeyi zikretmeyi bize de hatırlatan her sohbeti pek güzel olan dostlarımız: Acaba bizlerde sizlere sımsıkı sarılacak mıyız? Toprağın ve çocuklarımızın geleceği akıp gitmesin diye; seni fidan fidan tutacak mıyız? Bizim gücümüz yetmez toprağı tutmaya, asırlarca da hareket etmeden duramayız… İlâhî emirle toprağı tutmana, vesile olduğun lezzetlere teşekkür için seni her boşlukla buluşturacak mıyız? Hatta toprak çıplak ve çorak kalmaması için değil, İlâhî sanatı sergilemene tuval olman ve Rab’imizi her daim zikir etmen için ve bize daima hatırlatman için sana sahip çıkmalıyız. Sen öyle bir dostsun ki; gölgen güvenli, meyvelerce konuşman güvenli ve üstelik kışın ayazında biz üşümeyelim diye dostluğun alev alev oluyor…
İki Cihan Güneşi Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz “Kıyametin kopacağını bilseniz bile, elinizdeki fidanı dikin.” Hadisi – emri yoksa bize başka mesaj mı veriyor? Zaten büyük kıyamette müminler kalmayacak! Küçük kıyamet olan afetlerin, sellerin, taşkınların vs. tümünden korunmanın yolu ağaç dikmek olduğunu mu Efendimiz bize hatırlatıyor?
Son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de ani hava değişikleri, birden bastıran yağmurlar ve toprak kaymaları can ve mal kayıplarına sebep oluyor. Toprağı ve havayı dengede kalması için Allah’ın emri ile sımsıkı tutan ağacı – ağaçları küstürdük! Şimdi mevsim ve toprak ellerimizden akıp gidiyor... Büyük kıyametten önce, küçük kıyametlere önem vermeliyiz; elimizden fidan, toprağımızdan ağaç hiç eksik olmamalı! Şimdi Peygamberimizin emrine uyarak, ağaç dikenler, gerçek kıyameti, söz tutmanın rahatlığı ile Allahın bildiği localardan izleyeceklerdir… Çevresine sahip çıkmayanın ebedi âlemlerde çevresi olamaz! Bize Allah’ın emri ile analık eden toprağa ancak ağaç ile sahip çıkabiliriz! Ayrıca geleceğimizin ardımızdan hakaretler etmesine de fırsat vermeyelim…
Eğer ağaç dikme işini seferberlik hale getirmez isek; çocuklarımıza ne gölge, nede gölgesinde güzel hayaller ve meyvelerce hakikat konuşan dostlar kalmayacak! Onların olmayışı ile ayaklarımız altında toprak da kalmayacak! Şimdi kıyamet vakti mevsimler dengesizlikle kafa tutuyor, taşkın sular sevdiklerimizi alıp götürüyor... Hadi elimizde mutlaka fidan olsun ve onu bu kıyamette dikelim; yarına bırakmadan… Ağaçları yakan ve kesen her kim ve nereye mensup ise fark etmez; rezil edelim!