Yok edilmişliğin acı gerçekliği
Günümüzden 15 yıl önce büyük ümitlerle Kenan diyarına gitmiş, büyük acı ve hüsran ile ülkeme dönerek olumsuz anılarımı dostlarımla paylaşmış ve yıllarca üzerimde ağır bir yük olarak da taşımıştım.
Geçen hafta bir grup dost ile işgal altındaki Kenan diyarına Filistin topraklarına tekrar gitmem nasip oldu. Gözlemlerim çok acı ama bir o kadar da gerçek. İnsanlık dışı uygulamaların dozu artmış. Baskı ve zulüm had safhaya çıkmış. Ezilmiş itilmiş kakılmış insanların yüz hatları daha da gerilmiş.
Haddi aşmak akıllı insanın karı değil. Çünkü haddi aşanlara haddinin bildirileceği Rabbimizin kesin hükmü. Bu gerçekliğe rağmen haddi çoktan aşılmış. Belalarını arayan azgın bir toplum var. Rabbim kahhar ismi şerifi ile tez günde kahretsin. AMİN.
Bilmeyenler gidip görmeyenler için söylüyorum. Filistin'de ne bir devlet var. Ne de bir özerk yönetim. Koca bir hapishane var. Yarı açık bu hapishanenin acımasız gaddar şımarık had, hak, hukuk bilmez gardiyanları var. Bu gardiyanların keyfine zevkine göre yaşama hakkı olan mazlum Filistin halkı var. Yani öz yurdunda garip öz yurdunda parya olan bir millet var.
Yazdıklarım gerçeklerin sadece küçük bir yüzdesi. Nereden şımartıldığını sağır sultanın bile bildiği bu azgın güruhun yediği herzelerin tamamını yazmak zaten mümkün değil.
Zulüm ile abad olunmayacağı, er ya da geçte berbat olunacağını ömrümüz vefa ederse göreceğiz inşallah.
Cennetmekan Abdülhamid han dedemizin dünyalık makamlar karşılığı bir karışını dahi vermediği bu kutsal topraklar bugün acımasız bir şekilde yerli yabancı alçaklar tarafından darmadağın edilmiş. Bölüp parçalayarak kolay lokmalar haline getirdikleri toprakları dünyanın gözü önünde kolay lokma olarak yutuyorlar.
Boğazlarında kalacak. Yutamayacaklar. İlahi adalet bunu gerektirir.
Yahudi yerleşim yerleri her yerde bıtırak gibi çoğalmış. 15 yıl önce gittiğimde bugünkü kadar cesur değillerdi. Cesaret vericiler ellerini çabuk tutmalarını salık vermişler ki, işgalin hızı artırılmış. Öyle bir artmış ki, tüm Filistin toprakları modern etrafı çevrili korumalı korunaklı ve her türlü dünyalıkla donatılmış küçük şehirlerle dolu.
20-30 bin nüfuslu bu şehirlere dünyanın çeşitli ülkelerindeki Yahudiler bin bir vaatle yerleştiriliyor. Görseli ile dünya cenneti gibi olan işgal şehirlerde yaşayan yavuz hırsızlar beden dillerinden çok tedirgin ve huzursuz oldukları kolayca ifşa ediyorlar.
Bu zulüm devam ettiği sürece huzurlu olmaları mümkün değil. Ne kadar tedbir alırlarsa alsınlar beyhude. Şimdilik huzur Yahudi'ye de Filistinliye de aynı mesafede uzak görünüyor. Uzakları yakın eden ALLAHIM ilahi adaletini tecelli ettir. AMİN.
Dört günlük seyahatimin detaylarını fırsat oldukça sizlerle elbette paylaşacağım.
Gezimizin son gününde mescidi aksanın Şam kapısında Fatuma kızımızın şehit edilmesi grubumuzun moral ve motivasyonunu daha da düşürdü. Rabbim şehidimize rahmeti ile muamele etsin.
İnna lillah ve inna ileyhi raciun.
Filistinli kardeşlerim bugün sabretme ve kendinizi sığaya çekme günü. Provakasyonlara gelmeden nerede hata yaptık ki? Sorusunun cevabını doğru verme günü. Bölük pörçük ve bu kadar dağınık ve çaresiz bırakılışınızın sebebi dedelerinizin yanlışları olabileceğini kabul edip, fabrika ayarlarına dönerek beklemeniz en doğru olanı.
Filistin halkı ile görüşmelerimiz az da olsa hasbihallerimiz oldu. Umutları biziz. Reisimizi çok seviyorlar. Ülkemizdeki gündemi nerede ise bizler kadar takip ediyorlar. Yerli dizilerimizin hayranları oldukça fazla. Polat Alemdar orada hala fenomen. Kurtlar vadisi Filistin filmi onlar için hala büyük moral olmaya devam ediyor.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.