YÖK AYM'nin kararını neden uygulamıyor?
Aydınlık Gazetesi’nin haberine göre YÖK’ün resmi sitesinde FETÖ'yle mücadeleye dair ne bir rapor ne bir bulgu var. Metin Külünk ise epeydir YÖK’e ciddi sorular soruyor.
Öyle vahim iddialar ve bilgiler paylaşıyor ki ne hikmetse
kimseden ses seda çıkmıyor. Örneğin Külünk, FETÖ soruşturmalarından bir şekilde sıyrılmış ve hala üst kadrolarda
görev yapanlar var mı? diye soruyor.
Evet, üniversitelerimizde neler oluyor? Ve YÖK neden bu
iddialara bir yanıt vermiyor?
Şimdi size yine YÖK ile ilgili başka bir mesele anlatacağım.
Daha evvel Fuat Uğur’un
ve benim de dile getirmiş olduğum bir hadise vardı. Hakkında hiç bir delil ve kanıt olmadığı için savcılığın talimatı ile
mahkemeye sevk edilmeye gerekli görülmeyen ve emniyet ifadesinden sonra serbest
bırakılan daha sonra da takipsizlik alan Profesör Ahmet Yılmaz Ata’nın o dönem
18 aydır iade işlemini yapılmamıştı.
Nihayet bu iade işlemi gerçekleşmişti. Şimdi de bu
akademisyenler daha farklı bir sorunla karşı karşıya kaldılar.
Anlatayım;
Şimdi KHK ile haksız yere ihraç neticesinde, OHAL Komisyonu
tarafından iadesi gerçekleştirilen akademik personel, 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair
Kanun’un “kararların uygulanması” başlıklı 10. Maddesi gereği kendi
üniversitesine ataması yapılamamakta idi.
Evet, bu akademisyenler kendi üniversitelerine değil de
evinden ve çocuklarından uzak başka üniversitelere yerleştirildi.
Bu haliyle bir mağduriyet doğurdu. Haksızlık neticesinde görevinden alınan ve yaşamları altüst olan bu
kişiler, tekrar göreve dönseler bile, eski kurumlarına dönemediler.
Kaldı ki bu şekilde OHAL komisyonu ile dönenler içinde
sadece bu “farklı bir kurumda çalışma
koşulu” akademisyen için uygulanan bir durumdur. Diğer meslek gruplarında
böyle bir durum söz konusu değildir ve kendi kurumlarına iade mümkündür.
Hatta OHAL komisyonu ile değil de KHK ya da İdare mahkemesi
ile dönen akademisyenlerde de böyle bir durum (farklı bir üniversitede
çalışma) söz konu olmamakta ve kendi
üniversitelerinde çalışmaya devam edebilmektedirler.
Bir anlamda haksızlıkları ortadan kaldırmak için kurulan bu
komisyon (OHAL komisyonu), haksızlığa uğrayan akademisyenler için yeni mağduriyetlerin
yolunu açmıştı.
Neyse ki bu haksız
durum, Anayasa Mahkemesi’nin E:2018/137 K:2022/86 sayılı, 12/01/2023 tarihli
Resmi Gazetede yayınlanan kararı gereği iptal edildi. Buna göre isteyen
akademisyenlerin eski kurumuna dönmesi önündeki hukuki engel ortadan kalkmış
oldu.
Lakin bu kez de YÖK, AYM’nin
aldığı kararı uygulamamak için ayak diretiyor. İyi de bu durum hem devletin adalet
anlayışına zarar verip hem de FETÖ nün mağduriyet propagandasına hizmet
etmesine imkân tanımıyor mu?
Yani ortada bu mağduriyeti gideren bir AYM kararı var ve YÖK
bu karara ayak diretiyor!
AYM kararı sonrası YÖK, idari bir karar alarak, bu şekilde
eski kurumuna dönmek isteyenleri daha önce yaptığı gibi atama yaparak, hem bu
mağduriyetleri gidermek için hem de devletin adalet anlayışının uygulanmasına
katkıda bulunabilecek iken bu kişileri idare mahkemelerine yönlendirmeyi tercih
etmiştir.
Bu şekilde YÖK, hem
devletin iş yükünü artırmış hem de davacının haklı bulunduğu bu tür davalarda
(ki idare mahkemesi bu tür davalarda hep kişiyi haklı bulup, YÖK ü haksız
bulmakta) ortaya çıkan maddi ve dava masrafı gibi bedelleri tanzim ederek
devleti maddi zararlara uğratmaktadır.
Aynı şekilde, mahkeme kararı ile eski kurumuna dönmesine
karar verilen kişilerin, atama sürecini geciktirme, uygun kadroya atama
yapmayıp, kişileri eski kadroları ile atamak gibi, yöntemlere başvurarak,
bireylerin devletin adalet anlayışına olan güvenini zedeleyici bir havanın
oluşmasına da katkı sunmaktadır.
İyi de YÖK’ün bu tutumu en çok da FETÖ’nün istediği
propagandayı yapmasına ortam sağlamıyor mu?