'Yiyin birbirinizi!'

Mısır'da askeri darbe olunca hem bizim Batıcı liberaller hem de bizzat Batı'nın kendisi "darbe" diyemedi. Gözlerine ışık tutulmuş tavşan gibi kalakaldılar.

Liberal demokrasiyi kutsayan AB tepki için, ABD'nin ağzının içine baktı.

48 saatlik sürenin sonunda ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, Sisi'yi arayıp "Onaylandı tamam!" deyince, Avrupa Birliği de yaşananın "darbe" olmadığına karar verdi.

Yani darbenin İslamcıya yapılanını 'darbe' saymak pek de "doğru" gelmiyordu.

***

Sonra Amerikancı yazarlarımız sazı aldı eline. Kimi dürüstçe darbeden yana tavır aldı. Kimi de daha tavşan kakası yöntemle ikiyüzlülüğünü gizlemeye çalıştı.

İçinde "Mursi", "İhvan", "diktatör", "otoriterlik" vs geçen darbe güzellemeleri yaptılar. Hem elleri de sıcaktı. Gezi güzellemelerinin üstüne Sisi güzellemesi zor olmadı.

Özetle; "Sadece sandık demokrasi değildir, her darbe de darbe değildir" dediler. Hem liberal hem darbeci olmanın oksimoron olmadığını iddiaya giriştiler.

***

Şimdi son gelişmeleri alt alta koyalım.

Darbe için ABD'ye dil döken Nobel ödüllü komprador Baradey Cumhurbaşkanı Yardımcısı oldu.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns Mısır'ı ziyaret etti.

Eski ABD Büyükelçisi Fehmi Dışişleri Bakanı oldu.

Mübarek'in Turizm Bakanı da Yatırım Bakanı oldu.

Elbirliğiyle işbölümünü tamamladılar.

***

Amerikancı darbeyi izleyen "liberal" AB, 17 gün bekledikten sonra birazcık kızdı.

Önceki gün AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilci Catherine Ashton, Mısır'daki yeni iktidarı gayrı meşru ilan ettiklerini söyledi. Ashton, barışçıl direnişin desteklendiğini ve derhal seçimlere gidilmesini istedi.

***

Sanki şöyle bir strateji var. Mursi tekrar görevine gelmeyecek ama serbest kalacak. İhvan, tankla ezilmeyecek ama şiddete meyletmesi için çalışılacak.

Batı'nın Mısırlılara öngördüğü özetle şu; yiyin birbirinizi!