Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 May 2023

Yine "Kültürel iktidar" sıkıntısı!

Son vakitlerde etkili haberlere imza atan Ersin Çelik’in, Eski Ak Parti Milletvekili Aydın Ünal ile Tvnet’teki sohbetinden bir bölüm.

Ersin Çelik, “Ben en çok Kadir Çöpdemir’e şaşırdım.” diyor.

Aydın Ünal, “Ne oldu, benim haberim yok?” diye sorunca devamını şöyle getiriyor:

“Bir video yayınladı, ‘Değişim çok güzel bir şeydir, değişim yapalım, kardeşim bıktık bunlardan!’ diye.

Kadir Çöpdemir ya!..

21 yıldır Ak Parti döneminin nimetlerinden en fazla faydalanan…

Öncesi var,

Hasan Kaçan’ın alıp onu bir karakter haline çevirdiği Kadir Çöpdemir…

Recep Tayyip Erdoğan ile çorba içmekle övünen, muhabbet etmekle övünen,

Ak Parti’nin nimetlerinden yararlanan Kadir Çöpdemir!”

*

Kadir Çöpdemir, ne demiş, ne yazmış diye baktım Ersin Çelik’in konuşmasını durdurarak…

Ne diyor büyükler? Tebdili mekânda ferahlık vardır. Tebdil değiştirmek demek. Mekân değiştirirsen ferahlarsın diyor. Biz de Barcelona’dan biraz tebdil yapalım dedik, atladık trene, Madrid’e gidelim dedik. Değişiklik iyidir, değiştirmek lazım. Değiştirdiğin zaman ferahlama olur bünyede. Nefes alırsın. Değiştirelim be! Bıktık be! Bıktığımızı değiştirelim ya!”

*

Ak Parti Dönemi’nde yıldızı parlayanlardan Kadir Çöpdemir’in bu sözleri, benim de gözümden kaçmıştı.

Ersin Çelik gündeme getirince…

Ultra muhalif medya organlarının “haberi” nasıl değerlendirdiklerine de göz attım.

“AKP iktidarına yakın bir isim olarak bilenen sunucu ve oyuncu Kadir Çöpdemir!” demişler…

Oradan yürüyerek…

Lâfı nerelere nerelere getirmişler!

*

Ersin Çelik-Aydın Ünal Sohbeti’ne dönelim.

Kadir Çöpdemir’in seçime günler kala ortaya koyduğu “tavra” vurgu yapılınca, Aydın Ünal, Ankara’daki bir arkadaşından,

Karnı doyan sofradan kalkıyor, gidip (…!) sofrasına oturuyor.

O sofraya da oturan da, orada itilip kakılıyor!” cümlelerini aktarıyor…

Sonra da…

Bizim birçok yazımızda, birçok konuşmamızda dikkat çektiğimiz…

Israrla gündeme getirmemizden sonra Sayın Cumhurbaşkanı’nın da “bir eksiklik” olarak vurgu yaptığı “Kültürel İktidar” meselesine geliyor:

“Bizim cemiyetimizin maalesef eksikliklerinden biri de bu: Fikri takip yapmamak, buradan kastım şu değil insanları cezalandıralım, bu değil… Ama ‘KÜLTÜREL İKTİDAR’I kuracaksan, Kadir Çöpdemir’e yatırım yapmazsın, sonra da hayâl kırıklığı yaşamazsın!

*

Güzel.

Geldik yine “Kültürel İktidar” meselesine…

Muhafazakar Siyaset’in iktidar olduğu dönemlerde, en büyük barajlar, en büyük köprüler, en büyük binalar yapıldı.

Ak Partili yıllar boyunca yapılanların sırf isimlerini saymak bile saatler alabilir.

Hakkını yemek olmaz; sanayi, teknoloji, enerji alanlarında da çok büyük hamleler yapıldı bu süreçte.

Lâkin “Kültürel İktidar” dediğinizde…

Sayın Cumhurbaşkanı’nın da altını çizdiği gibi “sıkıntılar” var.

Ben Ak Parti’nin “Kültürel İktidar”ından bahsetmiyorum.

Partiler de, seçimler de, liderler de gelip geçici.

Kültür-Sanat alanındaki işler öyle değil…

Bugün kürsülere çıkan muhafazakar politikacılar konuşmalarını Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in dizeleriyle süslemeye çalışıyorlar.

Merhumlar Mehmet Akif Ersoy, Abdurrahim Karakoç, Sezai Karakoç ve yakın tarihten nice büyük şair...

*

Sorun bakalım kendinize:

Bugünlerin şairlerinden hangi dizeler süsleyecek gelecekteki “muhafazakâr” siyaset adamlarının konuşmalarını?

*

Seçime birkaç gün kaldı şunun şurasında.

“Sanatçı” etiketlilerin çoğu…

Daha doğrusu, sesleri büyük kitlelere ulaşanların çoğu “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun!” modunda.

HDP'ye yakın olmak "havalı bir şey", karşıt olmak ise "çağdışılık" adeta... Böyle bir "psikolojik baskı" ortamı oluşturdular!

Bir ildeki bizim de asla tasvip etmediğimiz taşkınlıklar büyük olay haline getiriliyor ama muhafazakâr siyasetçilere yönelik silahlı saldırılar bile gündemde pek yer bulamıyor.

Sosyal medya, “Kültürel İktidar”ın önemli mecralarından bugün…

Oradaki halleri görüyorsunuz.

*

Bizim mesleğe gelince…

Büyük gayretler göstererek bir şeyler yapmaya çalışanlar, sadece seçim dönemlerinde hatırlanıyorlar birazcık.

Bir vakitler…

O "şedît" 28 Şubat sürecinde, stajyer muhabirler, muhabirler, istihbarat şefleri, haber müdürleri hep birlikte haber için koştururdu...

Bugünlerde bir şeyler yapanların çoğu da o günlerden kalma.

Son beş -on yılda gazetecilik mesleğine başlayıp da, Allah Muhafaza 28 Şubat ortamı geri geldiğinde, ayakta kalabilecek, aslanlar gibi gazetecilik yapabilecek olanlar kaç kişidir?

Eskilerden kalanlar, bugün ne hallerdedir?

*

Bir başka mesele:

“Elit” denilen meslek örgütlerinde çok koyu “radikal muhalefet” havası hâkim, bunu da görüyorsunuz…

Ben, “İlişkiler sadece bir dünya görüşünden insanlarla sınırlı kalmalı” filan demiyorum.

Şunu diyorum sadece:

Neyssse!...

Şimdilik burada keselim.

Seçimden sonra çok şeyler söyler ve yazarız kısmetse!..