Yine 6284 nolu yasa
İçişleri Bakanlığı "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi" yayınlamış(2 Ocak tarihli gazeteler). 6284 sayılı yasa ve yönetmeliğinin etkin ve acil uygulaması kapsamında ki tedbirler 81 ilimize gönderilmiş. 500.000 kolluk görevlisi (Polis, Jandarma ve Sahil güvenlik birimleri) eğitilerek, kamu gücü aile içinde kullanılacaktır (Türkiye Gazetesi bu haberi ‘Kadına 500 bin Kişilik Koruma Ordusu’ manşeti ile vermiş).
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın yürürlük tarihinden itibaren (sadece 2019 yılında 553 bin 463 erkeğin evlerinden uzaklaştırılmalarına rağmen) şiddetin azalmayıp aksine arttığı gerçeği karşısında; feministlerin çıkarttırdıklarını iddia ettikleri 6284 sayılı yasayı tekraren anlatmamız, tanıtmamız gerekmektedir.
6284 sayılı yasa ve yönetmeliğinin yürürlük tarihinden itibaren;
*Evlilikler hızla azalmış ve boşanmalar belirgin olarak artmıştır. Aile içi ve kadına yönelik şiddet artmıştır. Evlilik yaşı yükselmiştir. Bunun sonucu olarak nüfus artışı durmuş ve hatta gerilemektedir.
*6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ev içi kavramını getirmektedir. Toplumsal Cinsiyet eşitliği dayatması ile birlikte LGTBİ bireyleri ve evlilik dışı ilişkiler özendirilmekte ve koruma altına alınmaktadır. Ceza mevzuatımızda da fuhuş yapmak suç olarak tanımlanmadığından ahlaki bozulma/erozyon artmaktadır.
*6284 sayılı yasanın DÜNYADA EŞİ VE BENZERİ yoktur. Bu yasanın uygulama sonuçları izlenmektedir. Bir kısım alan çalışmaları yapıldığı bilinmektedir.
Hiçbir hukuk metninde yer almayan, sadece ülkemizde yargıda karşılık bulan “Kadının beyanı esastır” kuralının kabulü de haksızlık ve adaletsizliğe kapı açmaktadır.
Aile son kaledir. Toplum atomize edilmektedir. Şiddeti artıran yasa ve uygulama sonuçları ortada iken feministlerin talepleri doğrultusunda tüm kurumların harekete geçirilmesi doğru olmayacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sizin de bir konuşmanızda ifade ettiğiniz gibi Ahmet Davutoğlu’nun gayretleriyle ve ısrarlı takibi ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi ve onun uzantısı olan 6284 nolu yasanın bir an önce iptal edilmesi şarttır.
Ahlaki değerlerimize ve hukukun temel ilkelerine geri dönülerek ailenin ve kadının korunması ancak mümkün olabilecektir.