Yıllar önce yaşadığımız bir olay
Yıllar yıllar önce bir ülke sorununu, üst düzey bir devlet görevlisi ile konuşuyoruz. Kendimizce doğru ya da yanlış, belki çok eksik fakat orijinal bir öneri getirdim. Hiç düşünmeden şunu söyledi. “Senin bu önerdiğinin Batıda bir uygulaması var mı?”
“Bildiğim kadarıyla yok” dedim. “Olmaz o zaman” dedi. “Madem Batıda yok dikkate almaya da gerek yok” dedi. Bir an ileri giderek: “Batı sayısız icada imza attı. Pek çok keşif gerçekleştirdi. Bu icat ve keşiflerin birçoğunda onların da önünde hiçbir örnek yoktu. Onlar, bunları hangi özellikleriyle gerçekleştirdiler?” dedim.
“Keskin dilli olduğumu” söyleyerek konuyu kapattı.
Sadece aptallar her işi, sonunda anlar. Ama çoğu zaman hatta birkaç istisna dışında, sonuna gelindiğinde her şey bitmiş olur.
Bugün Batı, en doygun dönemini yaşıyor. Bize göre doygunluğunun sonuna geldiği de kesin. Şişmiş karnıyla, kelebeğin kanadı kadar nazik, insana saygılı, insanın can ve mal emniyetine karşı aşırı hassas gözüküyor.
Daha dün, yani 1945’te sona eren 2. Dünya Savaşı’na bakalım.
40 milyon insanı kim öldürdü? 100 milyondan fazla insanı kim yaraladı, kim sakat bıraktı, kim evsiz bıraktı, kim açlığa gark etti?
Kim insanları, diri diri fırınlara atıp pişirdi? Havsalaların asla alamayacağı bin bir işkenceyi kim uyguladı?
Ucuz işçi istihdamı diye, koca bir Afrika kıtasının insanlarını kim köleleştirdi?
Koca koca kıtaların insanlarını toprak ve para kazanmak içim kim yok etti?
Koskoca bir enerji cenneti Müslüman coğrafyayı kim kan gölüne çevirdi?
Dünyanın çivisini çıkarıp açlığa, yoksulluğa, kim zulme ve kaosa sebep oldu?
“Batıyı Tanrısı” kabul edenler, acaba bu sorulara cevap verebilirler mi?
Bizi üç aylara, Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı’na kavuşturan Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun. Öncelikle okuyucularımızın, milletimizin ve Müslüman kardeşlerimizin Bayramı mübarek olsun. Allah hepimize sıhhat ve afiyet versin. Selametle kalınız.