Yılın Muhasebesi
Yıl sonlarında bazı kültür sanat yıllıkları hazırlanır, ödül alan eserler, kayda değer kitaplar açıklanır. Aslında bu muhasebelerin sıkça yapılması gerekir. Öyle ya, bütün bir yılın kültürel birikimini bir değerlendirmeye sığdırmak zor oluyor. Ben de zaman zaman bu tür toplu tanıtımlar yapıyorum. Son olarak elime ulaşan bazı kitaplardan kısaca da olsa bahsetmek isterim.
Köklü kuruluşlarımızdan Kayıhan Yayınları, Osmanlı Medeniyeti Tarihi'ni beş cilt halinde yayımladı. Prof. Dr. Ziya Kazıcı'nın bu değerli eseri bilhassa tarihe meraklı olanların kütüphanelerinden eksik etmeyecekleri eskilerin tabiriyle 'muhallet' bir kaynak eser.
İsmail Bingöl, Ey Kelimeu2026 isimli deneme kitabı ve Atalar Mirası Gönül Yarası Türküler kitabı ile müzik dünyamızı şenlendiren bir eser yayımladı. Cem Karaer'in Çocukluk Bitmez isimli hatıra kitabı bizi yazarın hem yetiştiği aile çevresine hem de Hisarcılar edebiyat grubunun ortak dünyasına taşıyor. Her üç kitap Ülke Edebiyat'tan okurlara ulaştı.
Yahya Kemal Beyatlı, eskimeyen fikirleri ve gücünü yitirmeyen sanatıyla sürekli olarak gündemimizde. Yahya Kemal ile ilgili kıymetli bir eseri de Alphan Akgül kaleme aldı. Anlamın Sesi Yahya Kemal Beyatlı'nın Şiir Estetiği adını taşıyan kitap, bizi şairimizin sanat ve estetik dünyasında dolaştırıyor.
Aşk Sır İstanbul Asuman Güzelce'nin romanı. Bir İstanbul, hayat ve sevgi yolculuğuu2026 Romanın başında şu sözler eserin muhtevasını yansıtıyor: "İstanbul beni iyi ağırla, kanatlarının altında rahat edeyim." Masal tadında ama hayatın gerçeği ve hakikatin ta kendisi olan duygular demeti. Gök Aradık Tuğlara Mehmet Ail Kalkan'ın şiirlerinden oluşuyor. Şu mısraların da yer aldığı iyi şiirlerden meydana gelen, hecenin hakkını veren bir kitap: "Uzatırım dost elimi, / Bana hayat yar kapısı. / Ölmeden önce ölümü, / Güzel eyler ar kapısı." Funda Özsoy Erdoğan'ın hikayeleri Öğrenilmiş Çaresizlik iyi bir yazarın farklı metinlerini ihtiva ediyor. Belkıs Altuniş Gürsoy'un Şimdi Mola Zamanı da okunması gereken iyi bir deneme kitabı. Nuhan Nebi Çam'ın Yolcu ve Eşkıya'daki hikayeleri dikkat çekici. Bu eserler Ötüken Neşriyat'tan çıktı.
Usta şair Nurettin Durman'ın Derin Yara'sında bizi öte alemlere götüren, ruh dünyamızı hareketlendiren ve içimizde geniş ufuklu çağrışımlar uyandıran şiirler okuyoruz. Onlardan biri de "Aşkla Kızaran Nar" adını taşıyor. Şiir şöyle: "İçimi açsam dağılır elbet / Sırlı perdesi kalbimin / Benden kalan bir şeydir / Kalmayan gibi hayatta / Nedir peki ağrılı başım / Hüznümü saklayan ne / Aşkla kızaran nar; neden / Şüpheyle bakıyor bana / Her şey bir şeyin içinde / Her şey her şeyden ayrı / Işığın surete çarpması / Sesin ses oluşu alemdeu2026" Profil'den. Kanaatimce Anadolu'da yaşayan şair ve yazarlar edebiyat dünyamızda adını duyuramıyor. Daha açıkçasını söylemek gerekirse onlara genelde haksızlık yapılıyor. Sanki ülkemizin bütün edebiyat verimleri sadece İstanbul'dan çıkıyormuş ve sadece bu şehirde yaşayanlar kalıcı eserler bırakıyormuş gibi yanlış bir intiba var. Bu hata düzeltilmeli. Duygu ve düşüncelerini çok mükemmel eserlere dönüştüren Anadolu yazarlarımız arasında bulunan Hüzeyme Yeşim Koçak'ın Hicaz Yaprakları, "Sevgili'nin Evin'ne Doğru 24 Yıl Öyküsü"nden meydana geliyor. Akçağ Yayınları, bu eseri kültür hayatımıza kazandırdı.
Firdevs Kapusızoğlu'nun Bin Gemiye isimli eseri, "Bir Yahya Şirvanu00ee Romanı"dır. Tasavvuf kültürümüzü neşrettiği kitaplarla zenginleştiren H Yayınları, okuyuculara ulaştırdı. Ve usta bir yazar Adalet Ağaoğlu'nun Dert Dinleme Uzmanı Everest Yayınları arasında çıktı. Cafer Akman ise Yağmur Hiç Dinmesin isimli hikaye kitabıyla okuyucularını selamladı. Fatma Pekşen'in yine hikayelerden oluşan Güldönümü isimli kitabı da yeni çıkanlardan. Her iki hikaye kitabını Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasında görüyoruz.
Edebiyatçı yazar Kemal Y. Aren'in Cennettekiler isimli kitabı Hülbe Yayınları'ndan yeni çıktı. Aren burada Samiha Ayverdi'nin çevresinde tanıdığı şahsiyetlerle ilgili unutamadığı hatıraları bir araya getirmiş. Güzel bir dünyanın mutlu insanlarını dile getiriyor yazar. Fotoğraflarla süslenen kitap, okuyucularını 1950'li ve 60'lı yılların özel bir dünyasında nefis bir seyahate çıkarıyor. Ve bugünlerde günışığına çıkan çok değerli bir eser daha. Prof. Fayda'nın uzun yıllardan beri üzerinde çalıştığı Hulefa-yı Raşidu00een Devri (Dört Halife Dönemi). Titiz yayıncılığıyla tanınan Kubbealtı Neşriyatı'nın 192'nci eseri olarak ilim hayatımıza kazandırıldı. Yıllardır ilk dönem İslam Tarihi alanında çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Mustafa Fayda Hulefa-yı Raşidu00een'de, dört halife döneminin siyasu00ee, sosyal hadiselerini, fetihleri, iç karışıklıkları, ayrıntılı bir şekilde ele almış. Hulefa-yı Raşidu00een, İslam'ın yayılış tarihini merak edenler ve araştırmacılar için bir başvuru kaynağı. Arka kapakta şu bilgiler yer alıyor:
"...Raşid Halu00eefeler dönemi, müslümanların dünya tarihi karşısındaki medenu00ee ve içtimai değerlerinin dünyaya açılmasını sağlayan bir iktidar devri olmuştur. Aşk ile u00eeman, insaf ile adalet ve akıl ile mantığın karışımı halinde tarih sahnesine çıkmış olan bu yapıcı ve hamleci iktidar döneminde, İslam Dini, bu du00eenin Peygamberinden başlayarak onun bağlıları olan arkadaşlarının gayretleri ve örnek hayatları sayesinde cihanşumül bir din haline gelmiştir. Onlar, bütün beşeriyeti tevhid inancına davet ederken, ellerinde, akıllarında ve gönüllerinde yer etmiş bulunan Kur'an-ı Keru00eem'den ve Resu00fblullahın sünnetinden feyz alarak yaşadıkları hayatlarıyla bu du00eenin yayılmasına öncülük etmişlerdir. İslam u00eemanı ve bu u00eemanın telkin ettiği yüce değerlerle dünyada bir 'İslam Sulhu' bu dönemde gerçekleştirilmiştir. Bu 'sulh', dayatmacı, baskıcı ve insanları zorla dönüştürücü bir sulh olmamıştır..."