Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Haziran 2019

Yıldırım-İmamoğlu tartışmasından süzülenler

16 Haziran gecesi milyonlarca vatandaş gibi ben de televizyon başındaydım. Neden olmayayım ki? Tarihi seçim öncesi adayların kozlarını paylaşacakları bir program kaçırılır mı?

Türkiye’nin demokratik seçimlerle tanıştığı, lakin başaramadığı 1946 seçimlerinden sonraki en tartışmalı seçim olan 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri yenilenecek. YSK’nın aldığı seçimin iptali ve yenilenmesi kararı sebebiyle 23 Haziran’da yenilenecek olan bu seçimlere bir hafta kala Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu canlı yayında tartıştılar.

Öncelikle belirtelim ki Ekrem İmamoğlu programa ”ağır hasarlı” başlamak zorunda kaldı. Eğer Sayın İmamoğlu bu açık oturum için Ramazan Bayramında yaşadıklarından sonra teklif alsaydı kanaatim odur ki bir bahane bulup programa katılmaktan sakınacaktı. Çünkü yaklaşık iki hafta boyunca bayramda yaşadıkları o unutulmaz olumsuzlukları tartışıldı. Tartışılan öyle eften püften şeyler değildi. İşin içinde ahlak(sızlık) vardı, işin içinde öfkesine hakim olamamak vardı, işin içinde bilinmeyen ve de bilinmesi arzu edilmeyen İmamoğlu’nun küfürbazlık tarafı vardı. Dolayısıyla hiçbir aday bu “hasarlı durum”a sahipken televizyonlarda canlı tartışmaya çıkmak istemez.

Vali ve burs konusu

İmamoğlu kaçamadığı programa katılmak zorunda kalsa da, onun karşısında bakanlık, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış bir beyefendi vardı, rakibi İmamoğlu’nun ahlaki zaafiyet taşıyan yönünü fazla irdelemedi.

Binali Yıldırım çok kibar bir şekilde Ekrem İmamoğlu’na, “Ordu Valisine hakaret ettiniz mi?” diye sordu o kadar. Dinleyen herkesin, “evet, valiye ‘it’ diyor” diyeceği o sözlerine İmamoğlu, “hayır, hakaret etmedim” diyerek gerçekle örtüşmeyen cevabı verinceye kadar oldukça terledi.

İmamoğlu’nun çaresiz kaldığı diğer bir konu gençlere sunacağı katkılar meselesi oldu. Belediyenin öğrencilere burs, yurt gibi her türlü yardımı yapacağını söyleyince Binali Bey, CHP, 2008’de Belediyeler tarafından öğrencilere yapılan burs gibi yardımların yasaklanması için AYM’ye başvurduğunu ve AYM’nin de bu başvuruyu kabul ederek belediyelerin öğrencilere burs vermesini yasakladığını ve dolayısıyla öğrencilerin bu imkânlardan mahrum bırakıldığını hatırlatınca Ekrem Bey söyleyecek bir tek söz bulamadı ve konuyu sürdürmedi.

Sayıştay raporu da yalandı

Keza İmamoğlu’nun, “Sayıştay’ın raporudur” diyerek “İBB’nin 2018 ve 2019 yıllarına ait zarar rakamları” diye verdiği bilgiler de gerçek dışı çıktı. İmamoğlu’nun konu ile ilgili iddiasını Binali Yıldırım net bir şekilde çürüttü. Çünkü Sayıştay daha 2018 raporunu açıklamış değil. İmamoğlu için olmamışı olmuş gibi millete anlatmak kabul edilemez bir yanlış, hatta affedilmez bir yalandı.

İmamoğlu, “İBB tarafından Sivil Toplum Kuruluşlarına usülsüz yardım yapıldı” iddiasını “Sayıştay raporunda yer aldı” diyerek başka bir hakikat dışı beyanda bulundu. Zira Sayıştay, “İBB’nin STK’lara usülsüz yardım yaptığına dair bir tespitimiz yoktur” diyerek İmamoğlu’nun adeta “Çamur at izi kalsın” yöntemine başvurduğunu açıkladı.

İmamoğlu’nun programdaki performansı bu gibi gerçek dışı beyanatlarla, ithamlarla oldukça düştü. Binali Beyin de olumsuz yönleri yok değildi.

Mesela, Sayın Binali Yıldırım’ın zayıf kaldığı noktalardan biri 31 Mart seçim sonuçları ile ilgili İmamoğlu’nun “Oyları kim çaldı?” sorusuna verdiği yeterince açık olmayan cevaptı. Oysa Binali Bey parti ve kişi ismi vermeden, “Bana yazılması gereken 16 bin oyu silerek, yok sayarak CHP adayı olan size üstünlük sağlayan her kim ise onlar çaldı” diyebilirdi. Keza “Büyükşehir oylarının daha şeffaf bir ortamda yeniden sayılmasına mani olan kim/ler ise onlar çaldı” da diyebilirdi.

Tabi ki bu “çaldı” dediğimiz olay oyları alıp eve götürmek şeklinde değil, bu oyları hak edenin değil, hak etmeyenin hanesine yazılmasıdır.

Diğer bir husus ise, Sayın Binali Yıldırım’ın çok takdir gören esprilerini seyirciden esirgemesi. Halbuki vatandaşların beklediği ve sevdiği bir iki espiri ile daha çok puan alacağı biliniyordu.

Neyse, kaldı 4 gün, bu dört günde çok şey değişebilir.