Yılbaşı mı, yol sonu mu?
ABD, önce kendi 'pazarına' uygun bir "mal" sürüyor "piyasa"ya, tutarsa dünyaya "Pazar"lıyor!
Sevgililer Günü (Saint Velantine) veya Yılbaşı (Merry Christmas) gibi 'şirin' özel gün cinlikler de oluyor bu malların içinde Maya Takvimi gibi felaket senaryoları da!
Bu akşam miladi takvime göre yeni bir yıla daha giriyoruz. Takvim insanoğlunun icadı. Zamanı, mevsimleri, günleri, yılları, zapturapt altına alabilmek için oluşturulmuş.
Ölüme bir adım daha yaklaştığımızı tokat gibi suratımıza çarpan, takvimin '1 Ocak'lı yaprağı, her sene alkışlarla, coşkuyla karşılanan bir "yalan"a dönüşüyoru2026
***
Sürekli tüketme arzusunu yılın son gününe taşıma başarısını gösteren "Piyasa", medyatik manipülasyonlarla, reklamla, pazarlamayla, devşirme kültür ve adetlerle, tüketim son dakikaya kadar taşıyor.
AVM'lerden yapılan çılgınca alışverişler, süslemeler, müzik, dans, coşku, 10'dan geriye doğru saymalar falan! Sonra; fos! En fazla yeni yıla girdikten yarım saat sonra pis bir boşluğa bırakıyor yerini yılbaşı coşkusu(!)
***
İnsanoğlu hep kestirilemeyen doğa olaylarını, bilinemeyeni, zamanın kontrolünü, kıyameti filan merak ede gelmiştir.
Bu zamanı hapsetme, gaybı bilme, bilinmeyene karşı merak içgüdümüz yeni değil.
Daha geçen haftaya kadar dünya, Maya Takvimi'ne göre "21 Aralık 2012 günü kıyamet kopacak mı kopmayacak mı" zevzekliğini tartışmadı mı?
***
Yunus Emre, "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır" derken insanoğlunun epistemolojik yolculuğa kendi benliğinden başlamasını salık verir.
Michel Foucault, 'insan'ın, bilme istencinin çok eskilere dayandığını, doğası gereği bilgiyi arzuladığını söyler.
Modern insan için, teknolojinin, bilişimin, internetin, habercilikteki dijital devrimin pek anlamı olmuyor bazen. Tüm bu enstrümanların "deşifre" edemediği "bilginin hakikatine" varmak için fantastik olana, ezoterizme, sürrealiteye yanaşmaya başlıyor, "gerçeğin" kodunu onlardan öğrenmeye çalışıyor.
***
Özellikle ABD merkezli fantastik kurgular, komplo teorileri, doğal felaket filmleri vs. üç-beş yıllık periyotlarla dünyaya pompalanıyor.
Önce, filmler, haberler, romanlar vasıtasıyla cilalayıp pazarladıkları 'eserlerin'deki felaket senaryolarına dünya halklarını inandırıyorlar. Ardından vakti gelip de bunların hiçbirinin gerçekleşmediği ortaya çıkınca, hemen 5-10 yıl sonraya ilişkin yeni bir projeksiyona başvuruyorlar.
"Milenyum" adını taktıkları 2000 yılı için de insanoğluna birçok felaket senaryosunu reva gördüler ama onlar da Maya Takvimi gibi fos çıkmadı mı?
Şimdi de, "Asıl kıyamet yılı yoksa 2030 mu?" gibi içinde merak barındıran yeni sorular, filmler, haberler, romanlar sürerler piyasaya.
***
Bu tür saçma sapan fantastik kurguların, gerçeküstü zırvaların, sinema, enformasyon ve internet teknolojilerinde dünyanın kalbi sayılan Amerika'dan çıkması da şaşırtıcı değil.
En büyük arabaya binmek, yediği biftek veya hamburgerin en büyüğünden olması, en büyük boy patlamış mısır yemek veya duble maksi boy cola içmek Amerikalı olmanın alameti farikası!
Tüketimin dibini bulmuş, her şeyin ama her şeyin en büyüğünü kullanabilmekle övünen Amerika için, içinde debelendiği bu karanlık, hazcı ve bireyci modern dehlizlerden kurtulabilmenin ışığı yine bu kısır döngüde saklı. Bu merakı kaşıyacak ürünlerin pazarlanmasının ve tüketilmesinin ardından yeni merakları kaşımak "Piyasa"nın varoluş şartı çünkü!
Asıl önemli neden ise dinden, manevi moralitelerden uzaklaştırdıkları Amerikan insanına, mecburen "piyasa" çerçevesinde kısır döngünün devamı sağlayacak fantazyalar üretmek zorunda olmaları. Ancak ABD'de başlayan her akımın viral bir şekilde küreselleştiğini gördükçe de karlarını maksimize etmek için yaygarayı da küreselleştiriyorlar. Böylelikle tüm dünya pazarına satabiliyorlar mallarını!
***
İnsanoğlu, ne kadar hedonist, ne kadar bireyci, ne kadar tüketici, ne kadar rasyonel olursa olsun yetinmiyor, "İnanmak" istiyor.
Ve 'insan' inanmak istedikçe de ABD piyasası buna uygun "fantastik mallar" üretip, tüketmenin de bir "din" olduğuna inandırmaya çalışıyor onlarıu2026
Yaşlandığımızı ve ölüme bir adım daha yaklaştığımızı bize hatırlatan yeni senenin "İnsanlığa" hayırlar getirmesini diliyorumu2026