Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ocak 2022

​Yıl olmuş 2022: Bu çağda bu kafa

Bitmez denilen 2021 yılı da bitti.

2020’den 2021’e geçerken salgınla birlikte gelen karamsarlık yılın ilk başlarında hastalığa karşı aşının geliştirilmesi ile iyimser bir havaya girmişti.

Yaz aylarıyla birlikte tüm dünya yeniden “önce ekonomi” sonra da “uluslararası ve ulusal siyaset”in pençesine düştü.

Bu dönemde seçime giren ülkelerdeki hükûmetler çok şansızdı.

Zira, “her şeyin çok güzel olduğu” söylenen Almanya dâhil, pandeminin yenmediği hükûmet kalmadı.

Yaz aylarından sonra ise kendisini dünyanın kurumsal aklı olarak tanımlayan ABD Başkanı Biden’ın güç politikasına yenilmesini ve Çin’i çevreleyecek adımları atmasını izledik.

AUKUS Paktı, QUAD Zirvesi ve Demokrasi Zirvesi tam anlamıyla bunun adımlarıydı.

AB’nin Çin ile yaptığı ticaret anlaşmasını askıya alması ve Doğu Türkistan ile ilgili atılan somut adımlar peşi sıra geldi.

ABD, kapitalist piyasa ekonomisine reel politika güç uygulayarak para baronlarını korkutmadan Çin’i çevrelemeyi başladı.

Bu durumu gören Türkiye ise Çin’den kaçırılan sermaye için “yeni bir şey denemeye” girişti.

Sonuçları 2022 yılında ABD ve AB’nin de rızasına bağlı olarak gelişmeye başlayacak.

Bu arada ülkemizdeki gündem ise:

Dolarda 3 Ocak uyarısı!

Dolar 2022 Ocak’ta yeniden yükselişe geçecek mi?

Altın ve dolar almanın tam zamanı mı vs.

Dolar ve altında ne olacağını astrologlara sorana kadar didiklemek birincil gündem oldu.

Bir yandan ise...

DİAYDER iddianamesi ile İBB’de iş verilen terör örgütleri meselesinin siyasi bir girişim olduğu ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu itibarsızlaştırarak yaklaşan seçimlerde oy devşirme amacının taşındığı eleştirileri konuşuluyor.

Zamanlama nedeniyle akıllara gelen bu soru İBB’ye alınan kişilerin sicillerindeki bozukluğu düzeltmez.

Ama bu meselenin özü bu da değil.

Meselenin özü bulunduğu il ve ilçelerdeki vatandaşa hizmet etmesi gereken belediyelerin Türkiye siyasetinde bir fonlama aracı olarak görülmesi.

Üstelik böyle görülmesi hem siyasilerin hem de vatandaşın işine geliyor.

Şöyle oluyor:

Seçimi kazanmak için canla başla çalışan siyasiye seçim sonrasında alacaklı pozisyonda olmak isteyenlerce verilen destekler seçimin hemen ardından bir bir tahsil ediliyor.

İster o parti ister şu parti olsun.

Belediye başkanını kendi mahallesinden görenin yaptığı ilk şey bu.

Bunu kırmamız gerekiyor.

Aksi takdirde ne döşenen kaldırımların yeniden sökülüp takılmasının ne de açılan kurumların kapatılıp yeniden açılmasının sonu gelmez.

Büyüme kümülatif yani üstüne koyarak olur.

Kaynaklarımızı akıllıca kullanmalıyız.

Siyasette tek temel kural var: Hizmet üretmeyen gider!

Bir diğer mesele ise siyasi bir kurum olarak kurulan Diyanet İşlerinin siyaset yapmasının getirdiği rahatsızlık...

Herkes unutuyor ama Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkede siyasetin dini dizayn etmesi için kurulan bir kurumdur.

Dün bu işlev farklı bir yönde işlerken bugün bambaşka bir yönde işliyor.

Buna rağmen 4-6 yaş arasındaki çocukların dinini öğrenmesini çağdışı olarak nitelemek aklını kiraya vermekten başka bir şey değildir.

Eleştirilmesi gereken konu din insanlarının ne kadar ehil olduğu ve dünyayı ne ölçüde bu genç şuurlara aktarabileceğidir.

Yıllarca, değerlerini önceleyenleri sistemin dışında tutarak ilimden, fenden uzaklaştıran kafanın, uzaklaştırılan bu kişilerden ilim ve fen beklemesi cahilliğin daniskasıdır.

İkisi de bir arada gidebilmeli.

Hem Türkiye’nin kurucu değerleri hem de İslâm’ın üniversal gerçekleri pekala bir arada olabilir.

Kafamızı tek tipçileştirmeyelim.

Artık, yıl olmuş 2022. Yapmayın...