Yıkmaya gelmeyin!
Politikalarını Fox TV’nin asparagasları, düzmece verileriyle belirleyen Gelecek Partisi Başkanı Sayın Davutoğlu’nun 7 Ocak’ta attığı tweet şöyle:
“Laflara baksak ekonomimiz şaha kalktı.
Peki ya gerçekler?
Benzin ve motorine yine zam geldi, millet her gün daha fazla
fakirleşiyor. Evinde huzurla oturması gereken vatandaş, benzin kuyruğunda zam
gelmeden depo doldurmanın derdinde.
Sandık gelecek ve siz
gideceksiniz!”
Dünya piyasalarında petrolün
varil fiyatı 2020 Eylül’ünde 39 dolar iken 21 Ocak 2022 de 89 dolar oldu yani petrol
uluslararası piyasada son 16 ayda yüzde 230 arttı.
Yine son bir yılda doğal gaz fiyatları ABD'de yüzde 150, Avrupa'da ise yüzde 600
arttı.
Bu verilere Google’dan kolayca ulaşabiliyorsunuz.
Sayın Davutoğlu’nun bütün bunları bilmiyor olması düşünülemez.
Petrol, dünya piyasalarında yükseliyorsa Türkiye’ de nasıl sabit kalabilir?
Dünya piyasalarında artan petrol fiyatları üzerinden ajitasyon yapmak,
seçmen kışkırtmak politikayı da politikacıyı da ucuzlatır.
“Zam” edebiyatı ile politika yapmak,
1960’ların tangosu idi. Galiba o yıllara geri dönüyoruz.
Politika, “belden aşağı vurma”
sanatı olmamalıdır.
Siyaset, “siz gideceksiniz”
inatlaşmasına indirgenmemelidir.
Başbakanlık yapmış, akademik kariyer sahibi bir insan böyle ucuz bir dille
mi politika yapmalıdır?
Arzuladığınız makama gelmek için her
yolu mübah görmeniz, size ve ülkeye ne kazandıracaktır?
Bir de, köhne sol ile dinazor laikçilere şirin görünme,
yanaşma manevralarınız sizi yüzde 1’lerin altına çiviler, bilesiniz. O
kesimlerden size zırnık oy çıkmaz, doğal zemininizi de kaybedersiniz, haberiniz
olsun.
Türkiye’nin ciddi politikacılara
ihtiyacı var.
Muhalefet partileri, sorunlar üzerinde çalışır, çözümler üretir, halka anlatırlar.
Halkın aklı yatar, takdir ederse, hem siz iktidar olur muradınıza erersiniz, hem
de ülke kazanır.
Petrolün çok pahalı olduğu tezi ile iktidara gelirseniz, ertesi gün mazotu
nasıl indireceksiniz?
Bunu yapamayacağınızı siz de biliyorsunuz, seçmen de…
Petrolü bütün dünyada 90 dolara satanlar sizin kara kaşınıza kara gözünüze bakıp
40 dolara mı verecekler?
İletişimin zayıf, verilere ulaşmanın bu kadar kolay olmadığı devirlerde
politikacılar, böyle demagojilerle, çarpıtmalarla politika yaparlardı. İki anahtar falan vadeder, iktidara geldiklerinde
de enkaz devraldık der, çamura yatarlardı.
Sayın Davutoğlu, bizi o günlere mi götürmek istiyorsunuz?
“İnadına iktidar olmak” uğruna hem kendinize, hem ülkeye yazık
ediyorsunuz.
Bu ülke “Abdülhamit devrilsin de ne
olursa olsun” politikalarının faturasını çok ağır ödedi.
Şimdilerde muhalefetin özgürlük,
adalet ve cılkı çıkmış parlamenter
sistemi istediği gibi, 1908 öncesi de “Hürriyet,
Adalet, Müsavat” haykırmak, meşrutiyet
istemek günün modasıydı.
Nasıl da aynı sloganlarda buluşuyorsunuz?
Sizin onların arasında işiniz ne Sayın Davutoğlu?
Abdülhamid’i devirenler, devirdikleri gün İstanbul Yahudi mahfiline kutlamaya
koşturdular. Çünkü Abdülhamid’i devirmek Türklere değil Yahudilere lazımdı.
“Hele bir yıkalım” sloganı ile Abdülhamid’i devirenler,
devirmekle her sorunun çözüleceğini sananlar, ülkeyi yönetemediler, ilk etapta
Almanlardan 5 milyon altın borç aldılar, bu borcun karşılığında Almanlara fedai
yazılıp I. Dünya Savaşına katıldılar, ülkeyi işgale ve Sevr’e sürüklediler. Şimdiki
Türkiye’nin 10 katı toprağımızı kaybettirdiler. Acıdır ki soğuk bir kasım gecesi,
boğazdan bindikleri Alman İstimbotu ile Türkiye’den kaçtılar.
Kurt İngiliz, partneriniz İmamoğlu’nun
başını, babasının hayrına sıvazlamıyor!
Türkiye daha bir asır önce böylesine acı ve çok pahalı bir macera yaşamışken,
yeni maceralara yelken açmanın gereği var mıdır?
Sizi, çarpıtmalarınız, dırdırlarınız değil, ciddi programlarınız iktidar
yapmalıdır.
Elinizde çözümler olmadan iktidar olmaya kalkmayın.
İktidar yıkmak, “sizi” iktidar yapmaz!
Enflasyonu nasıl yöneteceksiniz, vatandaşın alım gücünü nasıl
yükselteceksiniz, işsiz sayısını nasıl düşüreceksiniz, ihracatı nasıl
artıracaksınız, dövizi nasıl tutacaksınız anlatın ve inandırın.