Yiğit Bir Vatan Evladını Kaybettik
Sonbahar mevsimi hüzün mevsimidir derler. Ağaçların dallarında kuruyan yapraklar ömrümüzden eksilen her bir gün gibi birer birer yerlere dökülürler. Takvimler eylülü vurur vurmaz hazan çöker bağlara, bahçelere. Sarı sarı yapraklar hüzzam makamında şarkılar eşliğinde düşer toprağın bağrına. Yeryüzünün bir yanı ilkbaharı ya da yazı yaşarken bir yanı sonbaharın buruk atmosferine gark olur. Bir de yağmurlar yağar. Bazen ince ince, sessiz sessiz. Bazen de kıyametler koparan fırtınalarla düşer bulutlardan süzülen gözyaşları.
İnsan
ömrü de böyle değil midir? Hayat ilkbaharla başlar, ilkbaharla doğar, neşeyle
yazı geçirir, sonbahara gelince yapraklarını bir bir döker, kıvrımlar iner birer
birerinsanın çehresine, saçlarına aklar düşer. Nihayet kış mevsimi dikilince
ömür sermayesinin başına ebediyet kapıları açılır, oradan içeri girer insan ve
derin bir sessizliğe gömülür gider. Artık geri dönüş yoktur. Kışla bahar
arasındaki yalancı kapı artık kişioğlu için kapanmıştır. İlkbaharı görecek
olanlar henüz yolculuk vakti gelmemiş olanlardır. Onlar da vakti gelince
ilkbaharı göremeden ebediyetin sessizliğine yürüyeceklerdir.
Hazan
mevsiminin bütün hüznüyle üzerimize çöktüğü bu günlerde “iyi insanlar”
albümünden bazı fotoğrafların gerçek hayattaki karşılıklarını birer birer
yitirmenin derin hüznünü yaşıyoruz. Suretleri ve şirretleriyle dostlar
albümümüzde en müstesna yerlere taht kurmuş insanların bu hazan mevsiminde
birer birer aramızdan ayrılışı kelimelerle tarif edilmesi zor duygular yaşatıyor
bizlere.
Bu
satırları kaleme aldığım günün gecesinde değerli bir dostun, kıymetli bir vatan
evladının ebediyete intikal haberini aldım. Kendisiyle bir TV kanalında çok
defa memleket ve dünya meseleleri hakkında karşılıklı sohbet etme imkanı bulmuştuk.
Belki topu topu dört beş kez yüzyüze gelmiş birkaç kez de telefonla hasbihal
etme imkanı bulmuştuk ama bu kısa teşrik-i mesai bile sanki 40 yıldır dostmuşuz
gibi tatlı bir iz bırakmıştı hatıramızda. İnançlarında, davasında,
mücadelesinde kavi ve azimli bir arkadaşımız, ağabeyimizdi. Dimdik bir adamdı.
Sözü de, duruşu da tavrı da son derece netti. Şehadet ederiz ki milletinin
hizmetinde ve milletinin değerlerinin yanında dimdik duran, korkusuz bir
adamdı.
Böyle
adamların vefatı, sıradan insanların aramızdan ayrılışı gibi olmaz. Aldığımız
kara habere göre Moskova’da yaşadığı konutta sabaha karşı bir kalp krizi
geçirerek elveda demişti fani aleme. Ancak vefatının üzerindeki sis perdeleri
henüz tam olarak kalkmış değil. Yaşadığımız çağda türüne az rastladığımız özü
sözü bir, dik duruşlu insanların bazı hain odaklar tarafından hayatına son
verildiğine çok kez şahit olmuşuzdur. Muhsin Yazıcıoğlu, Recep Yazıcıoğlu gibi
değerli dava adamları hiç de normal olmayan yollarla aramızdan ayrıldılar.
Kendisinin de böyle bir hain girişime maruz kalıp kalmadığından henüz tam
olarak emin değiliz. Umut ediyoruz ki devletin ve milletin bekası uğruna
mücadele ederken şehitlik makamına yükselmiştir ve Allah onu seçkin kulları
arasına koymuştur. Ve yine umut ediyoruz ki nice isimsiz kahramanlar gibi kabre
konurken göğsünün üzerine bir Mushaf-ı şerif bir de Türk bayrağı konularak
ebediyete uğurlanacaktır.
Allah mekanını cennet kılsın sevgili Talat Çetin. Allah seyyiatını hasenata tebdil eylesin ve o büyük günde sevgili Peygamberimizin sancağı altında gölgelenen şüheda zümresinden haşreylesin. Büyük ve güçlü Türkiye davasına yaptığın hizmetleri Allah kabul buyursun. Dün sabah kalkamadığın sabah namazın, okuyamadığın Hazreti Kur’an ahirette şefaatçin olsun. “Aramızdan erken ayrıldın” demek haşa ve kella, İlahi takdire muhalefet etmek olur. Ancak henüz yarım yüzyılı bile tamamlayamadan aramızdan ayrılışın hepimizi derinden üzmüştür. Türk milletinin başı sağ olsun. Biz seni yiğit bildik, Allah da sâlih amellerini yiğitler makamında ahsen-i kabul ile makbul buyursun. Az görüştük, öz görüştük ama biz senden razı idik. Allah da senden razı olsun. Allah ebediyet yolunu açık eylesin. O tok sesin ve çivi gibi duruşun hafızalarımızda birer tatlı hatıra olarak yaşayacaktır. Allah devlete millete zeval vermesin. Ne diyelim, “Vatan sağolsun”.