Yığın değil millet!
Bu yüzyılda insanları topyekûn sevme duygusunun yerini sevmeme ve kısım kısım insanlardan nefret etme duygusuna bıraktığını gördük.
İnsanları sevmemeyi
bir şekilde zaman ve çaba harcayarak çözebilirsiniz. Ancak insanlardan nefret
duygusunun çözümü çok zor hatta imkânsız. Yeryüzünde hiçbir canlı, nefret etmiş
insan kadar canavarlaşamaz. İnsanın duygusu, sevgi yerine nefrete dönüşmeye görsün
dünyanın neler çekeceğini tahmin bile edemezsiniz.
Yeryüzünün bu
yüzyılda cehenneme döndürülmesi nefret vesilesiyledir, nefret yüklü insanlar
vesilesiyledir.
Sevgi ve merhameti
yüreklerinden çıkarmış, nefrete döndürmüş pek çok şeytanlaşmış insan mutlaka
nefret kazanları kaynatacaktır. İster içeriden olsun ister dışarıdan olsun
böyle insanlar, ahlaksızlıklarıyla insanların hayatını mahvedecek ve sevinç
naralarıyla seyredeceklerdir. Ülkeleri cehenneme çeviren, milletleri cayır
cayır yakan nefret kazanlarını harlayanlar böyleleridir.
Sorun da bellidir, çözüm de bellidir. Nefret, en büyük
sorunumuz, sevgi ve merhamet ise en büyük çözümümüzdür. Gönlünü sevgi ve
merhamete, aklını medeniyetine dönen insanlar, ülkesinin cehenneme dönmesine,
milletinin de cehenneme ateş taşıyan bir unsur olmasına pek tabi mani olur.
Gönlünün elvermediği böyle bir işin içerisinde olmayı da kabul etmezler.
Bunu yaparken hiçbir
inancı dışlamadan, hiçbir ırkı, hiçbir kültürü aşağılamadan yapar. Hiçbir
milleti daha değerli ya da daha değersiz görmeden yapar.
Bir ve beraber
olmayı, başkasının derdiyle dertlenmeyi, her derde derman bulmayı vazife bilir.
Kendisinde sorun ve sıkıntı olmasa dahi başkalarının canı cehenneme yaklaşımı
gütmeden ve bu anlayışı reddederek cana can, kana kan katmaya devam eder.
Bir ve beraber
olmayı, dayanışmayı ve iyiliklere yabancılaşmayı hızlandıran şehirleşmenin
getirdiği sorunlara da çözüm getirir. Şehirleşme, hayatımıza birçok kolaylık ve
katkı sağlamasına, insanlığımıza darbe vurmasına rağmen büyük sorunlar ve büyük
zorluklar ortaya çıkınca mecburi birlikler ve mecburi dayanışmayı da
beraberinde getirir.
İnsanların inancı,
sevgi ve merhameti, birlik ve beraberliği, dayanışması olmadan millet
olunamıyor. Millet olunamadıkça büyük ülke olunamıyor. Büyük ülke olunamadan
büyük sorunlar, büyük zorluklar ve gözyaşı eksik olmuyor.
Hiç tanımadığı insanlara yardım etmeyen,
sorunları görmezden gelen, sadece kendini ve en yakınlarını seven insan,
başkalarına nasıl yardım etsin, başkalarını nasıl sevsin?
Yaşanılan son deprem
gösteriyor ki insanlardaki inanç, sevgi ve merhamet, birlik ve beraberlik,
dayanışma yerli yerinde duruyor. Milleti bu hale getirense ortak kederlerimiz.
Son
depremde görülen dayanışma mütalaa edildiğinde görülüyor ki ülke ve milletin
iktisadi kalkınmasını önceleyenler (Bu niyetlerinde haklıdırlar) eğer iktisadi
kalkınmanın en az on adım önünde insani kalkınmayı, birlik ve beraberliği,
dayanışmayı öncelemezlerse ülkenin başına gelebilecekleri tahmin etmişlerdir.
Mekteplerde
ilk öğretilmesi gereken sevgi ve merhamet duygusu, başkalarına yardım ettirecek
dayanışma kültürüdür. Bunları öğretemediğiniz insanlar, olsa olsa sadece yığın
olur. Yığınlardan da asla millet olmaz.
Bu aziz
insanlar; millet olma şuurunu kaybetmemiş, yığın olmayı reddetmiş ve ben
ölmedim daha demiştir. Gösterdikleri üstün dayanışma ve gayret için aziz
milletimize selam olsun.