Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ağustos 2016

Yeterince 'tehlikeli' miyiz?

FARKINDA MISINIZ? İlk kez bu kadar katılaştık. Halbuki Habil'in elinden su içmiş bir milletiz biz. -Beni öldürmek için el kaldırsan da ben sana el kaldırmayacağım!- diyen masumiyet sembolümüzün.

Gaziantep, Elazığ, Urfa, Gazze bombalanırken mümkünse eğer bir parça sakinleşelim! İrade-i milliyeyi bir ırmak gibi koşup İrade-i külliye deryasına kavuşturalım. Daraldık düşmanlıktan, kinden, şiddetten, gidip yüzümüze siyasi teenu00ee çarpalım. Milli Tevekkül gösterelim. Her şey henüz daha çok sıcak, fakat bir soğukkanlılık gösterelim. Şerrin kalleş, günü birlik feveranına, uzun vadeli bir itidal çizgisi çekelim. Bilelim ki kapitalizm cinnet geçiriyor. Yerli kuklalar Türkiye turunda. O da ne? Üst akılların akılsızları. Ne üstü? En alt akıl. Sefil akıl. Esfel...Aşşağılık akıl. Gündüz bırakmadılar çoluğa çocuğa. Kardeş ülkelerden bağımsızlığı, sivil, gündelik hayatları, kimseye zararsızlığı, bakkaldan ekmek almayı, sevdiğine selam yollamayı çaldılar. Geceyi zifir ettiler. Hilali gördüğümüzden beridir uykusuzuz. Her gecemiz kader gecesi oldu. Her gün ölüyoruz. Fakat her birimizin kalbi tohum dursa bu toprağa...Yine biz yeşerecek, yine biz yetişeceğiz.

Ebabil gökten değil bu defa, göğün tam altından Anadolu'dan çırpınıyor istiklaline...

KİMBİLİR Allah, şerrin ve hayrın nerelere kadar gidebileceğini, hayırhah soyun da kapasitesini bil fiil görmek istiyor. Nihai karşılaşma olacak ve hepimiz tarafımızı seçeceğiz. Neyi seçmiş olduğumuzu biz de daha net göreceğiz. Çift kalpli akılsızlar ve hainler için zor. Fasl günleri olacak belki.

Böyle günlerde sokağa yalnızca kavga seyri için dökülen bilinçsiz kalabalıklar gibi olayları gösterme çabasından ziyade, olayı/cüzü değil olguyu, bütünü görebilsek ne iyi. Dünya bütününde coğrafyanın özünü ezberimize alalım. İnsanlık iradesinin bütününde biz millet olarak kendi payımıza neyi seçtik ve yaşıyoruz, artık iyi bilelim. Ve yine bilelim ki; on iki ay bütün takvim Temmuz!

ZOR bir çağdan geçmekteyiz. İdeal manada olmasa bile paylaşarak yaşayan bir toplum olarak bizim içimizde savaş yok. Tartışmayı çok sevsek te yurdumuz esenlik, silm, barış yurdu. Herkese özgürlük, herkese hukuk ve adalet, merhamet. Herkese çiçek, deniz. Lakin katiller köpek sürüleriyle bahçelerimize dalaşıyor. Mazlumlardanız.

FAKAT masumlardan değiliz. Öyle olsa tevekkülün; o her şeyi yapmışlığın verdiği İlahi sekinet hali, kulluk/insanlık mesaisini yapmışlığın iç rahatlığı olurdu. Halbuki içimiz serin değil. Çünkü her birimiz elimizden geleni henüz yapmıyoruz. Üstüne bir de İlahi Kudret'in, o tam göremediğimiz yüce çınarın gölgesinde yaşadığımızı düzenli olarak unutuyoruz. Bize düzenli hatırlatıcılar lazım.

Tarih bilincimiz yok. Terkedilmiş bilgi kaynaklarımız bir yana, kaynak edindiklerimizden zihnimize sinen oryantalist hinlikler var. İlmi ve pratik geleneğimizi ya bütünüyle reddetme, ya da hepten sevabıyla kabul edip övme üzerinden tartışmalar, çatışmalar içindeyiz. Sorgulayacak, sağlaması yapılacak ilmi alt yapımız güncellenmiş ve yaygın değil. Şeytan değil, Allah adına kandırılabilen silik bir bilincimiz var. İstişare geleneği dürüst işlemiyor. Ve sair pek çok hatamızla... Dünya siyasetinde biz olarak nasıl bir etki oluşturabileceğimiz konusunda hazırlıklı değiliz. Nefsine hakim, nefsini yönetebilen bir kuşak olmadığımız gibi, öyle bir nesil de vermiyoruz bu güzel toprağa...

SONUÇTA zalimler cinnete, mazlumlar cennette girip duruken, bizler; duruş ve çabamıza göre kendi arafımızdayız. Bikarardan bir karara varalım. Yapabileceğimiz ne var? Demeden, tek tek bütün kalplerin kapısını çalmalıyız. Kapısına varılmayanların dahi kapı zilini çalıp kaçmalıyız. Bir duruş ve barış seferberliğidir bu. Sulh için birbirimizi ıslaha, çekip çevirmeye, uyandırmaya, dünyayı zalimlerin ellerinden çekip almaya, onlara ya us la/akıllıca durur ya da yürür gidersiniz demeye adam bulmak için. Hepimiz tek tek adam olmak için!