Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2958.55
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Mart 2016

Yeter ki Erdoğan'ın yanında dimdik duralım!

Uzun süredir Türkiye'yi ahtapot gibi saran, ulusal güvenliğimizi tehdit eden, aşımıza, ekmeğimize göz diken, devletin kılcal damarlarına varana kadar nüfuz eden cemaat görünümlü, çok tehlikeli bir o kadar da profesyonel bir yapıyla mücadele ediyoruz. Türkiye'nin hem içeride hem de dışarıda belini kırmak için peş peşe operasyonlar düzenleyen kirli bir yapı var karşımızda. Dalgalar şeklinde gelen bu operasyonların tek hedefi; Türkiye'yi terörist bir ülke olarak göstermek ve ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden Erdoğan'ı yargılatmaktı. HDP/PKK/PYD işbirliği ile de kadim Türk-Kürt ittifakını engelleyerek Türkiye'yi eli kolu bağlı, zayıf bir ülke durumuna getirmek istiyorlardı. Kısacası Türkiye'nin direncini kırarak/ bağışıklık sistemini çökerterek küresel baronlara teslim etmek niyetindeydiler.

Bugüne kadar İsrail'e tek laf etmeyen, Suriye'yi bir bataklık olarak gören "dinler arası diyalog" adı altında da evanjeliklerin emellerine hizmet eden bu yapı Türkiye'yi bölgeden uzak tutmak ve üst aklın emrine amade kılmak için çok gayret sarf etti. Bu ihanet şebekesinin merkez üslerinden biri olan Zaman Gazetesi de sürecin algısını üreten, propagandasını yapan bir medya organıydı. İllegal yöntemlerle ağına düşürdükleri irili ufaklı siyasi parti liderlerini, siyasetçileri, yazar ve aydınları da hep bu amaç için kullandılar. Düşünün, Zaman Gazetesi'nin yayın yönetmenliğini yapmış birisi "Tayyip Bey'i iple mi asalım yoksa kazığa mı oturtalım?" diyen bir psikopatla özgür medya pozları bile vermişti!

Erdoğan, milletten aldığı güç ve destekle bu yapıyla Gezi kalkışmasından bu yana kelle koltukta, tek başına mücadele etmektedir. Etrafında onunla aynı yola baş koymuş bir avuç insanın basireti, cesareti ve kararlılığıyla çok şükür bu büyük operasyonlar bertaraf edildi. Ancak bitecek gibi değil. Türkiye, bölgede eli güçlendikçe, İslam ülkeleriyle ittifak çalışmalarına hız verdikçe içeride de FETÖ ile ortak çalışan bir diğer taşeron örgüte(PKK-HDP) diz çöktürdükçe yeni hamleler geliyor. 10 Şubat 2016 tarihinde Pensilvanya'daki zat, "Bahar geleceku2026 Kendinizi affettik demeye hazırlayın, biz de intikam hissi yoktur" diyerek yeni bir dalganın işaret fişeğini ateşlemişti. 22 Şubat'ta da "Yakında onlara acıyacak duruma geleceksiniz, köksüz ağaçlar gibi devrilecekler" sözleriyle de efsunlanmış kitlesine darbe müjdesi veriyordu. "Bahar" mesajını alan içerideki ihanet şebekesi de hemen harekete geçerek TSK üzerinden darbe çağrıları yapmaya başladı. Bir başka plan da; MHP'yi ele geçirerek Gül çevresine bir parti kurdurmak ve bu ikisinin ittifakıyla Erdoğan'ı ele geçirmektir.

Biliyorsunuz, devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk amacıyla ifşa etmek suçundan hakkında dava açılan gazeteci kılıklı bir casus serbest bırakıldı. Bülent Arınç ise bu kararı ayakta alkışlayarak artık Erdoğan'a açıktan meydan okumaya başladı. Arınç ve onun gibi düşünenler öyle bir hale düştü ki; "Öleceksek bir kere ölelim, adam gibi ölelim" diyen yüzyılın en kararlı en cesur liderinin yanında yer almak yerine, omurgasız bir duruş sergileyerek korkaklığı ve zilleti tercih ettiler. Ülkenin bağımsızlığı için şerefli bir mücadele örneği sergilemek yerine küresel baronlardan medet ummayı daha uygun gördüler. İddialı olmayı, büyük düşünmeyi, İslam ülkelerinin geleceğini, huzurunu ve barışını değil içeride küçük hesaplarla günü kurtarmayı tercih ettiler. Velhasıl kardeşlerini ezip geçmeyi, çiğnemeyi tercih ettiler. Bir insan için ne utanç verici bir durum bu!

Küresel baronların ve içerideki uşaklarının cephesinden bu tür gelişmeler yaşanırken Türkiye 4 Mart Cuma günü üst üste ataklarla içeride ne kadar ciddi ve kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Sabah saatlerinde Kayseri'de Boydak Holding'e baskın düzenlendi ve ardından İstanbul 6.Sulh Ceza Hakimliği FETÖ'nün medya karargahına kayyım atadı. Gerekçe malum, FETÖ/PYD örgütünün faaliyetlerine destek olmaku2026 Bu gelişme ülke karşıtı bir kesim tarafından basın özgürlüğü kisvesi altında hemen kınandı. FETÖ'nün lejyonerleri ise ardı ardına açıklamalar/tehditler savurdu.

"Önce çıplak vaziyette katrana batırılacaklar, elleri arkadan bağlı eşeğe ters bindirilip memleketin orta yerinde teşhir edilecekler ve bu zorbaların kulakları çivilenecek" diyen Mümtazer Türköne "Onlar için hüküm vakti geldiğinde biz onlara adil davranacağız" dedi! Yani 10 Şubat'ta Pensilvanya'dakinin sözlerini tekrarladı! Hani bahar gelecek(darbe olacak) Yusuflar çıkacak(içerideki terör örgütü mensupları) ve Osman Özsoy adında birinin de ifade ettiği gibi şirketler ağır tazminatlarla sahiplerine geri iade edilecek vs. Bazı horozlar güneşin onlar yüzünden doğduğunu sanırmış ya!

Sevgili dostlar; bu kavga küresel baronların uşaklığı yapan bir kesimle ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden şerefli insanların kavgasıdır. Mücadele bitmedi. Ülkenin şerefini, namusunu, itibarını iki paralık eden bu hainlerle savaşımız daha yeni başlıyor. Yeter ki biz ülkesi için mücadele eden Erdoğan'ın yanında dimdik duralım.

@sivildemokrat

[email protected]