Yeşil doğa için yamyamlık yapar mıydınız?
Amazon, Tesla, Facebook ve Microsoft’un sahipleri Jeff Bezos, Elon Musk, Mark Zuckerberg ve Bill Gates buna Pzifer’i de dâhil edelim… Bu adamlar pandemi döneminde servetlerini yüzde 70 oranında arttırdılar.
Pfizer'in CEO'su boşuna aşı karşıtlarını hedef almıyordu. Gates tarafından dağıtılan 319,4 milyon doları paylaşan şirketler, vakıflar, gazeteciler, televizyonlar da boşuna aşı propagandası yapmıyor.
Bu süreçte birileri servetlerini arttırırken toplumlar da birer denek olarak kullanıldı.
Diğer taraftan da sözde gıda krizi üzerinden insanlara yapay et dayatmaya kalkıyorlar. İnsanlar Metaverse’de yapay bir hayat sürerken hem gerçeklik algısını yitirecekler hem de yeşil doğaları için gerekirse yamyamlık yapacaklar.
Nasıl mı?
Hollanda şirketi Mosa Meat ve San Diego firması BlueNalu gibi hücrelerden et ve balık gibi proteinler yetiştirmeye çalışan yaklaşık 40 şirket şimdiden kolları sıvadı bile.
Dünya çapında 70'ten fazla girişimci, sığır eti, tavuk, domuz eti, ördek, ton balığı, kaz ciğeri, karides, kanguru ve hatta farenin (kedi maması için) laboratuvarda yetiştirilmiş versiyonlarını piyasaya sürüyor.
TIME müjdeli haberleri vermeye başladı bile! Bakkaldan almaya alışık olduğunuz dana kıymasının, kesilmiş bir inek yerine laboratuvarda üretilen bir parça yapay etle yeşil doğaya katkı sunabilirsiniz diyor.
Tabi ki yıllarca süren araştırmaların bir sonucu olduğunu da hatırlatarak yapıyor bunu. Yani bilim düşmanlığı yapmaya kalkmayın demeye getiriyor. Yoksa siz gezegenimizi ısıtan sera gazı emisyonlarının azaltımına karşı duran bir hain misiniz?
İnsanın doğasına yapılan müdahalenin bu kadarla sınırlı kalacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Daha Kasım ayının başlarında, İsveçli bir sebze eti markası tuhaf bir kampanya düzenledi. Cadılar Bayramı'nda kullanıcılara "insan eti tadı" olan burgerler sundular.
Üç yıl kadar önce Finlandiya'da, “The Walking Dead” dizisinin bir sonraki sezonu yayınlandığında, izleyicilere şöyle bir soru sorulmuştu: “İnsan etinin tadı nasıldır?”
Londra'daki bir bakkal da 2012'de çiftlik hayvanı etinden yapılan "insan vücudu" parçalarını sunmaya başladığında çok ses getirmişti ancak bugün çok da tepki gelmiyor.
Bangkok'ta mutfak tasarımcısı Kittivat Unarrom, parçalanmış insanların uzuvları ve kafaları şeklinde gerçekçi unlu mamuller ve kekler pişiriyor mesela. Pandemi sonrası hissizleşen insanlar her şeyi bırakmışçasına buna tepki bile vermedi.
Tepkiler azaldıkça cesaretlenen ABD'li bilim adamları(!) insan kan hücrelerinden biftek üretmek için bir teknoloji geliştirdiler.
İşin ilginç tarafı dileyenler, sığır veya son kullanma tarihi geçmiş insan donör kanından serum seti satın alıp kendi vücut hücrelerini oraya yerleştirerek ürünü kendileri de yapabilirler.
Günümüzde, yamyamlığın yasallaştırılmasının ana sözcülerinden birinin, Stockholm Ekonomi Okulu'nda profesörlük yapan Magnus Söderlund olduğunu söyleyeyim.
Bu sözde profesör açıkça küresel ısınmayla mücadele için yamyamlık çağrısı yapıyor! Zamanla taraftar bulacağından hiç kuşku duymuyorum.
Muhtemelen, küreselcilerin stratejistleri, 21. yüzyılda nüfusu oldukça yönetilebilir ve itaatkâr hale gelen ülkeleri seçiyor. Çevreyi koruma bahanesi altında insanları tecrübelerinden, değerlerinden ve kendilerinden uzaklaştırmayı hedefliyorlar.
İnsanlık için öngörülen planlamada her ne kadar ekonomi ağır bassa da arka planda geleneksel değerlerin ve insan fıtratının yok edilmesi yatmaktadır.
Sahte(kar) bilimciler, "kendi türünün etini yemenin" belirli koşullar altında "normal" olduğunu insanların kafasına yerleştirmeyi ve bunu içselleştirmelerini istiyorlar.
Geçenlerde Karayipler'in Ada ülkesi Barbados, Metaverse'te büyükelçiliği olan ilk ülke olmak için adım attı. Dünyanın önde gelen bilgisayar mühendislerinden Louis Rosenberg, metaverse'nin bir gün gerçeklik algımız değişebilir uyarısında bulunuyor.
Çoluk çocuğun bilim adına ahkâm kestiği, hamasetin tavan yaptığı bir ülkede bana kalırsa gerçeklik algımız kısmen değişti ve insanlar ciddi bir şuur tutulması yaşıyor.
Anlayacağınız tehlikeli zamanlarda yaşıyoruz.