Yerli Sinemanın Öncüsü Mesut Uçakan
Her filmi ile sinema dünyasında adından söz ettiren Mesut Uçakan, Süveydâ’da 18 yıl süren “ezan yasağı”nın topluma yansımalarını anlatıyor.
Mesut Uçakan, Türk sinemasında kendine özgü bir dil geliştirebilen, yerli ve millî kaygılarını her zaman öne çıkaran, estetik yönü güçlü filmleriyle uzun yıllardan beri sinemaseverlerin gönlünde taht kuran iyi bir yönetmendir. Salı günü Beyoğlu Atlas Sineması’nda yeni filmi Suveydâ’nın basın gösterimi yapıldı. Basın ve sinema dünyasından birçok aşina ismin katıldığı gösterim, salgın şartlarına uygun yapıldı ve dostların hasret gidermesine vesile oldu.
“Hepimiz sonsuz karelerden oluşan bir filmin içindeyiz” diyor yönetmen Mesut Uçakan. Aslında hepimiz dünya dediğimiz bu büyük platoda rollerimizi oynuyoruz. “Motor” dendi mi film başlıyor, hikâye bütün heyecanıyla sürüyor ve “stop!” Hangimiz rol almıyoruz ki bu senaryoları bitmek tükenmek bilmeyen dünya filminde.
Uçakan Yeşilçam’da tanınan bir yönetmen. Ama aykırı, sistemli, farklı ve kararlı. Monoton ve vasat çizginin dışına taşan, kuralları aşan, statükoya tavır koyan ve hak bildiği gerçekleri filmlerinde her zaman pervasızca seslendiren bir aydın. Bir yönetmen olduğu kadar bir düşünce ve aksiyon adamı. İdealist, mefkûreci, hareket ve dava adamı. Heyecan ve tutku insanı. Yetiştiği muhit, birkaç nesil yetiştiren mühim bir müessese: Milli Türk Talebe Birliği.
Sinemada Diriliş Ve Direniş
Mesut Uçakan 1953’te Kırıkkale doğdu. İ.T.İ.A. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun oldu. 1997 yılında Mutlak Fikir Estetiği ve Sinema adlı dergisini altı sayı çıkardı. 2003 yılında yayın hayatına başlayan Sonsuz Kare sinema dergisini ise bir süre yönetti. Aynı zamanda şair. Sıkı Tut Ellerimi isimli şiir kitabı var. Bir ideolog, Türk Sinemasında İdeoloji adlı sinema kitabının yazarı. Sinema filmleri Lanet (1978), Rahmet ve Gazap (1982), Öç (1984), Reis Bey (1988), Yalnız Değilsiniz (1990), Sonsuza Yürümek (1991), Sevdaların Ölümü (1992), Kelebekler Sonsuza Uçar İskilipli Atıf Hoca (1993), Ölümsüz Karanfiller (1995), Otel İstanbul (2003), Anne Ya Da Leyla (2005), Anka Kuşu (2006).
Kavanozdaki Adam
Uçakan 1987’de Kavanozdaki Adam, 1989 yılında da İnsanlar Yaşadıkça isimli dizi filmleri yönetmişti. Faik Baysal’ın senaryosunu yazdığı Kavanozdaki Adam çok beğenilmiş ve geniş yankı uyandırmıştı. Bu filmiyle ilk defa bilimkurguyu denedi ve başardı. Sessiz Ölüm (1985), Yapayalnız (1986), Zeynepler Ölmesin (1987) ve Çöküş (1992) gibi video filmleri de bulunan yönetmenimizin belgesel filmleri ise Ahmet Hamdi Tanpınar (1986), İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy (1996), Deprem ve Merkez Üssü Gölcük (2000), Hacc Sonsuza Doğru (2003) adlarını taşıyor. Bunların dışında irili ufaklı başka eserleri de mevcut.
İlklerin Yönetmeni
Mesut Uçakan üniversitede okurken sinema sektörüne büyük ilgi duydu. Önce sinema yazarı, sonra senarist ve reji asistanı olarak çalıştı. Millî Sinema’nın kurucusu Yücel Çakmaklı’nın asistanı oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde sinema yazıları yazdı. Çoğu filmlerinin senaryosu kendisine ait. Uçakan, filmlerinde ilkleri ve yenilikleri başlattı. 1988’de Reis Bey’le ilk defa yargıyı cesurca eleştirdi. 1990’da Yalnız Değilsiniz’le Türkiye’deki başörtüsü/türban dramını anlattı. 1993’te Kelebekler Sonsuza Uçar’la ilk defa yakın tarihimize gerçekçi bir bakış yöneltti. 1995’te Ölümsüz Karanfiller ile ilk defa fâil-i meçhul cinayetleri ele aldı. Yaptığı pek çok film ülkede olay oldu, hasılat rekorları kırdı. Sosyal muhtevalı konuları millî ve dinî değerlere bağlı aydın bakışıyla ele aldı. Batı kültürünün karşısında yerli duruş sergiledi. Medeniyetin sesi oldu. Türk sinemasında bir fikir ve estetik mücadelesi başlattı. Esasında birbirini tamamlayan her filmi, belirlenen bütünün ayrı parçalarıydı.
Sanatçıya Saygı
Değeri bilinen bir sanatçıdır Uçakan. 30 Nisan 2009 günü Dedeman Oteli’nde düzenlenen “35. Sanat Yılında Mesut Uçakan Gecesi”ne katılmıştım. Pek çok meslektaşı ve dostu Uçakan’ı o akşam yalnız bırakmamıştı. Halit Refiğ, Yücel Çakmaklı ve Serdar Gökhan başta olmak üzere pek çok sinema emektarı o geceye katılmış ve konuşmuştu. Sadece sinema sektörü değil basın dünyasından da dostları katılmışlardı. Çakmaklı, Uçakan’ın her filmiyle kendisini yenilediğini belirtirken sinema yazarı İhsan Kabil, “Mesut Uçakan İslam dünyasında özel orijinal bir sinema dili tutturmuştur. Bir kültürün, bir medeniyetin sesi olmuştur” demişti. O akşam davetlilere armağan edilen kitapta Mesut Uçakan’ın biyografisi ve eserlerinden seçmeler bulunuyordu. Kitap metninde tanınmış birçok ismin Uçakan hakkındaki düşünceleri ve hatıraları yer alıyordu. Esenler Belediyesi de 29 Aralık 2017’de “Mesut Uçakan 40. Yıl Saygı Gecesi” düzenlemişti. Bu vefa gecesine de oldukça yüksek katılım olmuştu.
Bu Toprağın Sesi
Mesut Uçakan aramızdan biri. Bu toprağın sesi soluğu. Ayağı yere basan, ufku geniş, İslam’ın yeryüzünü kuşatan mesajını duyan ve duyurmak isteyen bir sanat ve gönül insanı. Müslümanların derdiyle hemdert olan bir mustarip adam. Toplumun acısını paylaşan ve sinemaya aktaran bir öncü. Onu anlayabilmek için tanımak ve her biri ayrı bir emeğin ve çilenin ürünü olan filmlerini seyretmek gerekiyor. O zaman ne demek istediğini, tebliğini kavrayabilirsiniz. Sanat hayatı boyunca dar imkânlara rağmen en iyiyi seyircisine sunma maharetini başaran Uçakan, öncelikle aileye hitap etti, gençleri korudu. Sürekli olarak öz değerlerimizi savundu. O, sinema ile inancına hizmet etmeyi gaye edinmiş bir idealist. Filmlerinin bu kadar sevilmesinin ardında onun bu omurgalı ve ilkeli kişiliği yatıyor. Mesut Uçakan bu milletin evladı. Kamerasını doğruya, iyiye, güzele yöneltti. Yüce bir medeniyetin evlatlarına, muhteşem mazisini işaret etti. O şerefli, adaletli ve merhametli geçmişe sahip çıkılması için çaba gösterdi. Bütün derdi, gamı, tasası bu. Ona göre Müslüman toplumun gençliği de ecdadı gibi inançlı ve kararlı olmalıydı. Bunu sinemada sağladı. Yüzbinlerce genç filmlerini seyretti ve ona inandı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan ‘Büyük Sanat Ödülü” alan ve zirveye alın teriyle, sabırla ve gayretle çıkan Mesut Uçakan, şimdi yeni keşiflere doğru yine aynı heyecanla yola çıkıyor.
Süveydâ Ezan Sızısı
Harf Devrimi sonrası hâfız olmakta zorlanan bir çocuğun ve sıkıntılı günler yaşayan Anadolu köylülerinin hikâyesine uzanan Süveyda filmi, bir hakikatin ve durumun tespitidir. Filmde, Harf Devrimi ile başlayıp Ezan-ı Muhammedî’nin Türkçe okutulmasına kadar yaşanan süreç, o dönemde mütedeyyin köylülerin kaygıları son derece açık, net, samimi ve doğru bir şekilde anlatılıyor. Kayseri’nin bir köyünde çekilen filmde, oyuncular son derece başarılı. 1930’lu ve 40’lı yıllar gerçekçi sahnelerde beyazperdeye yansıtılıyor. Uzak bir tarihte yaşandığı sanılan ‘ezan yasağı’nın 1932’de başladığını ve 1950 yılında kaldırıldığını, Başvekil Adnan Menderes ve Demokrat Parti sayesinde ezanın asıl şekliyle okunduğunu, milletimizin de o günü bayram yaptığını tarihçilerden ve canlı tanıklardan öğreniyoruz. Ki bu tarihin üzerinden henüz 71 yıl geçmiş bulunuyor. Dolayısıyla Uçakan, yakın tarihe gerçekçi bir şekilde yaklaşıyor ve hadiseyi olduğu gibi naklediyor.
Bir Tarihçi Titizliği
Yönetmenimiz, sloganlara dayalı bir üslup ile değil bir tarihçi titizliği ve hassasiyeti ile ibret aynasını o günlere tutuyor. Süleyman Peygamberin “kuş dili” metaforu ve tasavvufi unsurların da ustalıklı biçimde kullanıldığı filmde zaman zaman duygu dolu sahnelerin yaşandığını görüyoruz. 11 yaşındaki Hadim’in öğrenme aşkı, azmi, ümidi ve hayalleri seyirciyi güçlü biçimde etkiliyor. Hazreti Süleyman gibi kuşdilini öğrenme merakı ve arzusu ise seyircide yeni ve ilginç çağrışımlar uyandırıyor. Geçmişte yaşananları objektif bir şekilde idrak etmesi için yeni nesillerin bu filmi görmesi gerek.
Yönetmenliğini ve yapımcılığını Mesut Uçakan’ın üstlendiği, senaryosunu Hasan Yılmaz’ın yazdığı filmin görüntü yönetmeni Durmuş Sorgut, Genel Koordinatörü Gönül Moroğlu, Yapım Danışmanı ise Mustafa Karadeniz. Cuma günü sinemalarda gösterime giren filmi bütün sinemaseverlere tavsiye ediyorum. Yönetmenimiz Uçakan’ı, bütün oyuncuları ve Suveydâ’ya emek veren herkesi kutluyorum. Bu arada Mesut Uçakan, pazar günleri Vav TV’de “Sonsuz Kareler” isimli bir sinema programı hazırlayıp sunuyor. Bugün de yine saat 13.00’te başlayacak olan programı sinemaseverlere öneriyorum. Özel sinema tarihini bugünlerde Suveydâ ile taçlandıran kıymetli yönetmenimiz Mesut Uçakan’a, halkımıza yaşattığı bütün sinema şölenleri için yürekten teşekkürler…