Yerli lityum geliyor
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevdeyken açıkladığı Millî Enerji ve Maden Politikası’nda yer üstü ya da yer altı madeni olarak çıkartılan kaynakların zenginleştirilerek ilk etapta cevher sonraki etapta ise rafine ürün haline getirilmesi hedeflenmişti.
Bu hedef sonrasında eş zamanlı olarak birçok çalışma
başladı.
ETİ Maden’in Bor katkılı çamaşır temizleme deterjanı üretme
hedefi BORON Markası ile market
raflarına girerek Millî Enerji ve Maden Politikasının ilk meyvesini vermesini
sağladı.
Koronavirüs pandemisi ile birlikte artan dezenfektan
ihtiyacı Bor katkılı dezenfektan üretilerek BOREL Markasının hayat bulmasına imkân verdi.
Kısa zamanda Bor madeninde elde edilen bu ürünler belirlenen
politikanın sürdürülebilir olduğunu gösterdi.
Bor madeninin sadece cevher olarak satışıyla yetinilmedi ve
rafine hale getirildi.
Bununla da yetinilmeyerek BORON ve BOREL Markaları ile
temizlik ürünleri elde edilmiş olması sadece başlangıç diyebiliriz.
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Eskişehir’deki Kırka ETİ Maden Bor
İşletmesini gezdik.
ETİ Maden’in en büyük bor tesisi olan Kırka işletmesindeki Teknoloji Geliştirme bölümü Bor
madeninden arta kalan lityum kalıntılarından lityum üretilmesini sağlayacak bir
proses geliştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
ASPİLSAN’ın üreteceği yerli lityum pil için ihtiyaç duyulan “lityum” kaynağının bor madeninden
üretilebileceği müjdesini verdiğini hatırlayalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından hemen sonra hızlı
bir çalışmaya giren Bakanlık Kırka’da Pilot Üretim Tesisini hazır hale getirdi.
Gerçekten gurur verici bir başarı.
Elektronik cihazların ihtiyaç duyduğu enerjinin depolanması
konusunda en uygun malzeme lityumdan yapılmış pillerdir.
Lityum’un bu özelliği tüm dünyada talebin giderek artmasına
neden oluyor.
Japonya’daki Fukuşima Nükleer Santrali kazasıyla Avrupa Birliği’nin hızlandırdığı “çevreci (yeşil) enerji” üretim ve
tüketim politikaları; teknoloji ve otomotiv devi firmaların, bu dönüşüme hızlı
bir şekilde ayak uydurma adımlarını da beraberinde getirdi.
Dünyadaki pratik ve ucuz üretim modellerine “maliyetler” anlamında “hâlâ” rakip olamayan çevreci yöntemler;
“insan sağlığı”nı ve “nesillerin devamı”nı merkeze alan, tüm
dünyada da kabul gören ve Birleşmiş
Milletler tarafından da ortaya koyulan “sürdürülebilir
bir çevre” ve “sürdürülebilir bir
ekonomi”ye yönelme arayışının sonuçları aslında.
Dünyada giderek yükselen elektrikli otomobil talebi ile
birlikte artan lityum pil ihtiyacı da lityum’u stratejik bir ürün haline
getirdi.
Hatta pek de uzak olmayan bir zamanda lityum rezervleri
nedeniyle bir ülkede darbe yaptırılmış ve ardından demokrasi ihracatı yapmakla övünen
bir Avrupa ülkesi tarafından bir ay bile süre geçmeden lityum madenlerinin
işletilmesi için anlaşma imzalanmıştı.
Bu kadar stratejik bir ürün haline gelen lityumun Bor
madeninden üretilebilecek olması yıllık 1200 ton ithalat yapan Türkiye için
oldukça önemli bir gelişme.
Dünya bor rezervlerinin yüzde 70'ine sahip olmamız ve Bor
pazarında yüzde 60 paya sahip olmamız yeni bir teknolojik dönüşüm yaşayan
dünyada avantajlı durumda olmamız anlamına geliyor.
Pilot tesiste bir yıl boyunca üretim yapılarak süreç
üzerinde mükemmelleştirme sağlanacak.
Şu anki prosesle bir yıllık üretimle 10 tonluk bir lityum
sağlanması bekleniyor. Bir yıl sonra seri üretim için fabrika kurulacağını
söyleyen Bakan Dönmez, fabrikanın iki yıla kadar tamamlanacağını ve yıllık
olarak da 500 ton lityum üretimi gerçekleştirileceğini ifade etti.
Yakın zamanda Kanada’nın SİHA’lardaki merceklerin satışın
durdurduğunu düşününce stratejik ürünlerin ülkemizde üretilmesinin önemi daha
da iyi anlaşılacaktır.
Yıllardır üretilen Bor madeninin atıklarını depoladıklarnı
söyleyen Bakan üretimin ilerleyen yıllarda daha da artacağını ve Emet başta
olmak üzere diğer tesislere de fabrikalar kurulacağını söyledi.