Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2957.83
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Mart 2020

Yerli kahinler ve biz

İnançlı veya pozitivist fark etmiyor/ çoğu stratejist ve gazeteci artık birer komplo teorisyeni olarak hayatını sürdürüyor. Kehanet üstüne kehanet kurguluyor.

Söyledikleri bütüne bütün yanlış mı? Hayır… Pekâlâ doğru mu? Hayır!

Anlaşılan o ki bu ülkede herhangi bir alt akıl, o meçhul olduğu kadar malum da olan üst akılı çözebildiği oranda bir aşama kaydediyor. Böylece diğer alt aklın bereketli sürüsünün üstüne çıkıyor.

Ne kadar özgün, büyük komplo üretebiliyorsa kendisinden daha alt akıllara o kadar hükmediyor. Elbette bu kurguları üretirken dayandığı pek çok veri var. Yerli yabancı akıl hocaları da… Hatta bu veriler bazen hepimizin okuyup izlediği ve “Yok canım” diye bir kenarda unuttuğu, bilimkurgu türünden üretilip pazarlanmış herhangi bir içerik de dahil.

Gerek bu verilerin pompaladığına, gerekse verilerin ötesine bakıldığında da üst akıl diye imgelenen şey; bilimsel, teknolojik, ekonomik açıdan gelişirken insanlığını durdurmuş, o anlamda yakaladığı gücü kaybetmemek için nerede ve kimin olursa olsun kaynakları gasp eden, küre boyu hırsız ve katiller. Hiç kimse bilmiyormuş gibi yapıp yutkunurken herkesin tek tek, isim isim iyi bildiği failler. Bunu keşfetmek için stratejit(s yi özellikle kaldırdım) olmaya gerek bırakmayacak şekilde bütün cesaretiyle hodri meydan fiiliyatını sürdüren üst akıl, kendisine engel olmaya kalkışana da açıkça haddini bildiriyor. Hem de kendi aralarında kimi ülkeleri kırıştıklarıyla. Olan bu.

Dünyayı ellerinde tutanların geçmişinin-geleceğinin yakın geleceğe tuttuğu projeksiyonun görülmesine ve evreka heyecanıyla ifşasına kehanet denilebilir mi bilmiyoruz. Fakat biz, üst aklın -yaptıklarının yapacaklarının teminatı olduğunu pekiştiren- bu projeksiyonunu gözlerimize gözlerimize tutanların, hem o zıkkım ışığı körleştirecek güçteki en üst aydınlanmanın, hem de hiçe sayılan koca zeminle beraber onca masum dünya halkının beklenmedik manevralarının hiç mi hiç hesaba katılmayışına üzülüyoruz.

Dipsiz analizler, gizemli, sadece kendilerinin bildiği, birazdan açıklayacağı -fakat çok- stratejik anlatımlara baktığınızda, küresel canavarların yüce iradesinden başka her irade, bahse değmez bir şekilde unutulmuş gibidir.

Burada bizi bu kehanetlerden yıldıran şey; bir songörüde, kesin(!) bir tahminde bulunurken, bütün iradelerin niyet ve eylem sürecini, yönelişini bilen külli iradenin ve geleceğin bu derece bilinemezliği gibi yaşam geleneğimize ait verilerin hesaba katılmamasının yanında, bu kehanetlerin çok, tekraren konuşulup, yazılıp çizilmesi. Bir yerden sonra gerçeklikten kopup büyülenmiş halde bir koşu kendi toplumuna ağzını, kalemini doldura doldura anlatılıyor olması…

Öyle ki bu ucu bucağı bitmeyen bir gongu andıran yazılar, korkmamaya söz veren çocuğun korku filmine inanması ve ertesi günü arkadaşlarını o büyülenmişlikle ikna çabası tadında olabiliyor.

Yalnız çok küçümsenenle, yüceltilenin rolü her zamanki gibi göz ardı ediliyor bu teorilerde. Biri en altta, en saf ve bir o kadar kullanılmamış aklın beklenmedik refleksi. Halkların iradesi… Diğeri kaderi imzalayacak olan en üstün, Yüce Akıl... Hakk’ın iradesi.

Bu hazır olmayan, insan(!) el emeği, zorganik kıyameti yaşadığımız şu günler, insanlığın sonbaharı, büyük bir yaprak dökümü müdür? Tam da ilk bahara giriyorken...

Dünya kadar, dünyadan büyük bir olay yaşanıyor. Çok farklı toplum katmanlarını eşitliyor.

Kendisinden habersiz yaprak düşmeyen açısından bakmaya çalıştığımızda hikmet aramaya koyuluyoruz. Olayı büyük çıkarları için planlayıp devreye koyan küresel güçleri düşündüğümüzde ise hikmet arayışının yerini hinlik bulguları alıyor.

Büyük hikmetin içinde hin hin zıplayan şeytani irade nereye kadar gidebilir? İyiliğin toplam iradesi ve çabaları kötülüğe ne zaman dur diyebilecek? Ya da iyiliğin iradesine bir dirlik, bir kalkınma getirebilir mi bu yaşananlar?

Geriye arada kalan büyük kalabalığı ikiye ayırmak ve bir de onların açısından bakmak kalıyor.

Bilinçli azınlığın irade derinliği, çok bilgili bilinçsiz kalabalığın kimi zaman masum, kimi zaman suçlu sığlığı...