Yerel seçimde oyunuzu neye göre vereceksiniz?..
Bu yazıyı okuyanlar sorularımın cevaplarını bulmama katkı verebilirler.
Sorum:
Bu yerel seçimde oy verirken “ÖNCELİKLE” hangi faktörü veya faktörleri göz önünde bulunduracaksınız?..
Ekonomik durumunuza mı bakacaksınız öncelikle, yani “geçim durumlarına” mı?..
Yoksa…
Kendinize yakın hissettiğiniz genel başkana veya partiye mi bakacaksınız, “Ben bu partiyi destekliyorum, öyleyse oyum bu partinin adayına..” mı diyeceksiniz?..
Ya da…
“Bu yerel seçimdir, dolasıyla beni öncelikle aday ilgilendirir, adaylardan hangisinin yaşadığım yere daha iyi hizmet vereceğini düşünüyorsam ona oy veririm!” diye mi düşüneceksiniz, o gün geldiğinde?..
Sizi veya yakınlarınızı “işe alacağını” veya başka menfaatler sağlayacağını düşündüğünüz bir isimde mi karar kılacaksınız, demokraside ayıp değil!..
Bu soruların cevaplarını her “yerel seçim” öncesinde ararız ve gelen cevaplarda her vakit, “ekonomi”nin ağırlığını görürüz.
Kesin kanaatim odur ki, “çekişmeler” farklı kişi ve kavramlar üzerinden yürüse de, meselenin temelinde genellikle “ekonomi” vardır.
Birisini alabildiğine kötüleyen bir insanın, o birisiyle “çıkar işbirliğine” girdiğinde birden ağız değiştirdiğini çokça görmüşsünüzdür.
Bu her vakit böyle olmuştur, bugün de böyledir.
Onun için şahsi kanaatim odur ki, belirlenecek asgari ücretin miktarı, hazinenin aile ekonomisine “doğrudan” katkısı gibi “mevzular” yerel seçim sonuçları üzerinde diğerlerinden çok daha etkili olacaktır.
Bir kıraathanede kurulan sohbet halkasında, “24 Haziran öncesinde bayram ikramiyesi verilmesi oylarınızı etkiledi mi?” diye bir soru yönettim.
On iki kişilik toplulukta dört vatandaş, bayram ikramiyesi “sayesinde” karar değiştirdiklerini ve oylarını iktidar partisine verdiklerini söyledi!..
Bu önemli.
Garip, bayram ikramiyesi olarak “bin lira” alıyor; iki bayramda iki bin lira, onun için büyük para.
Ben, bu seçimde de “hane halkı”na doğrudan yansımaların çok belirleyici olacağını düşünüyorum.
Lider, parti ve aday meselelerine gelince:
Lider dendiğinde iki isim öne çıkıyor…
Öncelikle ve elbette, açık ara Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Karizması tartışmasız, kitleyle çok özel bağı ve muhabbeti var, etkili, belirleyici…
İkinci önemli lider olarak Sayın Devlet Bahçeli’yi işaret edebiliriz, o da “geleneklerine” bağlı tabanı ve “taban dışındaki bir kitleyi” önemli ölçüde yönlendirebilecek bir lider.
Etkinliği var ve ustalıklı manevralarla dikkat çekiyor.
Bu iki lider dışında, seçim sonuçlarını partisi açısından olumlu yönde etkileyebilecek çapta bir isim göremiyorum.
Onun için “Lider” avantajı daha çok AK Parti’ye ve biraz da MHP’ye yarar.
Partili kimliğini önceleyenler açısından baktığımızdaysa; AK Parti, MHP ve CHP’liler için önem kazanıyor meselenin bu yanı.
Her üç partinin de “Aday kim olursa olsun oyum aynı yere” diyecek önemli oranda destekçisi var.
Aday meselesi de yer yer çok öne çıkar elbette, adı üstünde yerel seçim.
Kimi adaylar tek başına seçim kazandırabilecek ya da kaybettirebilecek kadar mühim olabilir.
“Sızma”lara dikkat etmek şart…
İzahtan vareste.
***
ADAYLAR VE BAGAJLAR…
Alacağı sonuçların ülkenin geleceğini birinci derecede etkilemesi beklenen, hiç şüphesiz iktidar partisidir.
AK Parti’nin özellikle İstanbul ve Ankara’da nasıl sonuçlar elde edeceği, Türkiye’nin yakın geleceğine dair önemli işaretler verecektir.
Kamuoyunun dikkatleri daha ziyade “büyükşehir adaylıkları” konusuna odaklanmışsa da, “ilçe adayları”nın kimlikleri de büyükşehirlerden çıkacak sonuçları önemli ölçüde etkileyecektir.
AK Parti’nin “kalesi” olarak nitelendirilen bazı önemli ilçelerde epeyce zorlandığını gördük.
Her bir ilçenin kazanılmasının veya kaybedilmesinin yanı sıra, nasıl kazanılacağı ve nasıl kaybedileceği de önemli olacaktır.
Aday adaylarından bazılarının görünmeyen, gösterilmeyen “sakıncaları”nın seçim atmosferinde ortaya çıkması, “hata” yapan partileri hayli zorlar elbet.
O adayların “bagajları” partilerin ve liderlerin de bagajları haline gelir…
O “bagajların” sandığa kadar mecburen taşınması gerekir ki, içinde bulunduğumuz “fitne” atmosferinde böyle durumların meydana gelmemesi özellikle önem taşımaktadır.
Birçok seçim bölgesinde birçok adayın tespit edileceği bir süreçte “geneli” ifade eden değerlendirmelerde bulunmak imkânsız.
“Genel”i ifade eden ve kesinlik arz eden tek gerçek: "ekonomiye dair yoğun tartışmalarla" geçirdiğimiz bu süreçte “aile ekonomisi”ne negatif veya pozitif yönlü yansımaların neticeleri çok daha fazla olacaktır.
Milyonlarca aile seçime “görece rahat” bütçelerle girerse, iktidar büyük avantaj sağlar.
Bu her vakit böyleydi, şimdi biraz daha fazla böyle.