Yerel seçimde ne olur?
Seçimler öncesindeki tahminlerimizin “tuttuğunu” bilen kadim okuyucularımız, “yerel seçim” değerlendirmesi istiyorlar.
Bu seçimi hangi tarafın kazanacağını, büyük ölçüde İstanbul
ve Ankara sonuçları belirleyecek.
AK Parti için başarı ölçütü öncelikle bu:
İstanbul ve Ankara’yı geri alabilecek mi, alamayacak mı?
Son dört yerel seçimin sonuçlarına baktım;
İstanbul’da Rahmetli Kadir Topbaş, 2004’te oyların yüzde
45.3’ünü, 2009’da yüzde 44.7’sini, 2014’te ise yüzde 47.9’unu almış…
Ak Parti’nin 2019 İstanbul Büyükşehir Adayı Binali Yıldırım
ise, (31 Mart’taki ilk seçimde) 48.55 oranında oy elde etmiş.
CHP’nin İstanbul Büyükşehir adaylarının 2004’ten bu yana
yapılan seçimlerden çıkarttığı oy oranları da sırasıyla şöyle:
28.9, 37.0, 40.0, 48.8.
Bu rakamların ortaya koyduğu; CHP, “ittifaklara,
işbirliklerine” yöneldikçe oy oranını sürekli olarak arttırmış, 2004’teki oy
oranının üzerine 20 puan eklemiş.
AK Parti ise, bu süreçte genellikle yüzde 45’te kalmış..
İttifak, yüzde
48.55’e çıkabilmesini sağlamış.
İstanbul ‘da CHP oy oranını sürekli olarak arttırmış, Ak
Parti ise muhafaza etmiş.
Ankara’ya da bakalım:
Melih Gökçek 2004’te yüzde 55.1, 2009’da yüzde 38.5, 2014’te
ise yüzde 44.82 oranında oyla kazanmış seçimleri.
Karşısındaki CHP adayları ise, sırasıyla, yüzde 20.85, 31.3
ve 43.82 oranlarına ulaşmış.
2019’da ise, Ak Parti’nin Adayı Mehmet Özhaseki yüzde 47.13
‘te kalırken, CHP Adayı Mansur Yavaş seçimi yüzde 50.93 ile kazanmış.
İstanbul’da Ak Parti’nin mevcudu koruduğunu, CHP’nin ise
sürekli olarak oy arttırdığını söylemiştik.
Aynı durum Ankara için de dikkat çekiyor.
İttifak işi, CHP’ye çok daha fazla yaramış.
İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRLER Mİ?
Bu durumda, İstanbul ve Ankara seçimlerinin sonuçlarını
büyük ölçüde, muhalefet bloğunun birlikte hareket edip edemeyeceğinin
belirleyeceği ortaya çıkıyor.
CHP, masa ittifakını neredeyse firesiz şekilde sandıkta
birleştiremezse, her iki şehri de
kaybeder.
Bu durumun CHP’nin 2019’da kazandığı diğer büyükşehirler
için de böyle olduğu ortada.
Peki…
CHP “7’li Masa”nın tamamını bir araya getirebilir mi?
Masa’daki İyi Parti’nin ve sırtını örgüte dayadığını ilan eden zihniyetin, bu seçimde de CHP ile birlikte hareket etme ihtimalini hiç de az görmüyorum.
Ben, “dil”e baktığımda, Sayın Akşener’in kapıyı ‘iyice’ aralık
bıraktığını, pazarlıktaki şansını arttırmak için strateji izlediğini
düşünüyorum.
Meral Akşener, seçime tek başına girerse, işbirliğine yanaşmazsa, hiçbir ili kazanamaz.
Birkaç ilçe de partisini kurtarmaz.
Hatırlayacaksınız, bir aralar İyi Parti’nin yüzde 20’yi
aştığı söyleniyordu.
Şimdilerde, yüzde 10’un epeyce altında olduğu ortada.
İyi Parti’nin siyasette yerleşebileceği bir yer yok; Merhum
Özal’ın dört eğilimi olmaz, MHP’nin siyaset alanı olmaz, büyük ölçüde Ak
Parti’nin doldurduğu ‘merkez’ olmaz, bir ara göz diktiği CHP’nin alanında İyi
Parti’ye yer yok…
Bu durumda, nasıl bir tarife, tanıma oturacak İyi Parti?
“CHP’ye destek
partisi” olmanın dışında, nasıl bir “proje” üretecek, seçmene neleri vaat
edecek ve hangi vaadi niçin karşılık bulacak?
Dolayısıyla, İyi Parti’nin siyasetteki ömrünü uzatmak,
toparlanmak için yerel seçimden “başarılı” sayılacağı bir sonuçla çıkmak
mecburiyetinde olduğu ortada.
Bunu tek başına yapabilir mi?
İstanbul ve Ankara için düşünün;
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile Ak Partili rakiplerinin
alacakları oylardan geriye ne kalıyor ki, İyi Parti “başarılı sayılabileceği” bir sonuç elde edebilsin?
Sırtını örgüte dayadığını ilân eden "zihniyete"
gelince...
Onun için her şey pazarlık meselesi; kendi başına da
girebilir, esnek de davranabilir.
CHP’nin seçimi alabilmek için verebileceği her şeyi vermeye
hazır olduğunu söylemeye de gerek yok herhalde.
x
Ben geçmişten bugüne oy oranlarının seyrini ve Sayın
Akşener’in bir ara kullandığı “proje” kelimesini
göz önünde bulundurduğumda, bu seçimlerin Ak Parti açısından en az
Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar zorlu geçeceğini düşünüyorum.
“Masa işbirliğini”
büyük ölçüde “yeniden” tesis edebilir CHP.
Konu Cumhurbaşkanlığı seçimi olunca, Sayın Erdoğan “kitleler
üzerindeki etkisiyle”, “karizmatik liderliğiyle” istediği neticeye
ulaşabiliyor.
Ak Parti’nin oy oranını tırmandırmak olduğunda ise, durum
zorlaşıyor.
Sayın Erdoğan’a destek konusunda canını dişine takan
kitleler, konu Ak Parti’ye geldiğinde, aynı motivasyon içinde olmuyor.
Yerel seçimde, doğrudan Sayın Erdoğan yarışmayacak, Ak Parti
adayları yarışacak…
Bir de, bazı seçmenler, yerel seçimde iktidar partilerine
“sarı kart” gösterme eğiliminde olurlar, “Nasıl olsa iktidar değişmiyor” diye
düşünerek.
Öte yandan;
Her iki şehirde, İstanbul ve Ankara’da, CHP’li belediyelerin
hizmetlerinden memnun olan yok gibi, her taraf dökülüyor, ortaya konulan kayda
değer eser de yok.
Ankara’dayız genellikle ve buradaki trafik problemi her
geçen gün ağırlaşıyor, İstanbul’la rekabet eder hale geliyor ama bu işi
toparlamak için atılmış hiçbir ciddi adım yok.
Melih Gökçek döneminde neler yapıldıysa onlarla idare
ediliyor bunca zamandır, şehrin kalabalığı hızla arttığı halde.
İstanbul’un perişanlığını da, bu güzelim şehrimizde yaşayan
vatandaşlarımızdan dinliyoruz.
CHP yönetimindeki diğer yerlerde de manzara üç aşağı, beş
yukarı böyle ama…
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına baktığımızda, İstanbul,
Ankara, Adana başta olmak üzere, CHP’li başkanların yönettiği bazı illerde
Kılıçdaroğlu’nun önde çıktığını görüyoruz.
Ak Parti, 2019
seçimini ve son Cumhurbaşkanlığı-Milletvekili seçimlerini iyi tahlil eder ve
aday tespitlerinde büyük oranda isabet kaydederse….
Sadece büyükşehir,
il, ilçe, belde belediye başkan adaylarını değil, belediye meclis üyeleri
adaylarını tespitte de “yanlış bilgi” tuzağına düşmekten kurtulabilirse…
“Medya”sı 2019’daki vahim hataları yapmazsa…
Teşkilât motivasyonu yüzde yüz olursa…
Muhalefet de, bir miktar fire verirse…
Büyük bir seçim zaferi daha elde edebilir.
Daha fazlasını adaylar netleştiğinde yazmak gerek; merak
buyurmayınız, tablo ortaya çıksın, nokta atışı tahminlerde bulunuruz Allah’ın
izniyle.
Bu alanda yanıldığımız görülmemiştir, Allah’ın izniyle.