Yerel seçim anketleri ve gerçekler
Evet, ben de (bazı) anket şirketlerinin açıkladığı oranlara pek itibar etmiyorum.
Cumhur İttifakı’nın moralini çökertmeyi hedefledikleri ilk bakışta dikkat çekiyor.
Bu türden şirketler için “güven kaybı” tehlikesi yok şu anda, seçime bir aydan fazla bir süre var ve açıklanan rakamlar “Bu sürede çok şeyler değişebilir” kayıtlı.
Yani, bu aşamada sallamak serbest!..
Algı kasan oluşumlar!
Çok net bir şekilde görüleceği üzere, başını CHP ve HDP’nin çektiği “muhalefet cephesi”ne çalışan şirketler ile sosyal medyada “algı kasan” oluşumlar, Cumhur İttifakı’na özellikle de AK Parti tarafına, “Sarsıcı bir mağlubiyete uğrayacaksınız!” mesajını vermeye çalışıyorlar.
“CHP, HDP ve diğerleri”ni motive etme ve İktidar Cenahı’nın morallerini bozma çabası net…
Özellikle Ankara için yapılıyor bu;
Anketlerde Sayın Mansur Yavaş lehine şişirmeler dikkat çekiyor.
İstanbul’da Sayın Binali Yıldırım aleyhine “rüzgâr estirmek” kolay değil, ama Ankara’da Sayın Özhaseki’nin kesinlikle kaybedeceği “havası” verilebilir ve bu hava da etkili olabilir.
Sayın Yavaş’ın daha önce iki kez seçim kaybetmiş olmak, bırakın Ankara gibi bir “Büyükşehir”de, orta çaplı bir ilçe bazında bile denenmemiş olmak gibi handikapları var.
Kendisi için daha da kötüsü, “Milliyetçilik” iddiasındaki bir aday olarak, HDP’nin baskın olduğu bir “işbirliği”nden medet umar pozisyona düşmek…
Bunlar elbette büyük sıkıntılar ama Sayın Yavaş'ın 'kesinlikle kaybedeceği' de söylenemez!..
Rakibin projesi yok
Sayın Özhaseki, son derece tecrübeli bir isim, Kayseri’deki başarısını en şedit muhalifleri bile tartışmaya açamıyor, Ankara için aday olarak ilan edilmesinden kısa bir süre sonra çok iddialı projeler açıkladı…
Rakibinin ise bir tek projesi yok, “AK Partili Belediye’nin su fiyatında indirime gitmesi benim sayemde oldu!” veya “Başkan seçilirsem emeklilikte yaşa takılanlara acayip iyilikler yapacağım!” yollu tuhaf laflar ediyor, kendisine oy vermenin “mantıklı” bir sebebini bulabilmek son derece zor.
Bununla birlikte iddialı, hem de azımsanamayacak ölçüde iddialı.
AK Parti Yönetimi, bu durumun sebeplerini görmeli ve buna göre bir şeyler yapmalı.
Sadece Ankara’yı ilgilendiren bir tablodan bahsetmiyorum; memleketin genelinde böyle bir hava var, “Yıkım İttifakı” hiç olmadığı kadar iddialı.
O tarafa oy vermeye düşünen ya da oy kullanmamayı düşünen çok sayıda vatan evlâdıyla konuşuyor, yazışıyor, anlamaya çalışıyorum.
İçlerinde bugüne kadar defalarca AK Parti’ye oy vermiş olanlar da var, anlayabildiğim kadarıyla onların oranları da az değil.
Sayın Erdoğan'ın ve bazı yerlerde adayların çabalarıyla 'bünyedeki' kan kaybı azaltıldı ama bu yeterli olmayabilir, tabana son ana kadar 'kulak vermekte' fayda var.
Tereddütler giderilmeli
İktidar Cenahı öncelikle, bugüne kadar hep AK Parti’ye oy vermiş olup da, bugün tereddüt yaşayanları anlamaya, onlara hitap etmeye çalışmalı.
Niçin kırgınlar, ne istiyorlar, ne gibi “manzaralara” bozuluyorlar, bunları anlamak ve kan kaybını daha da azaltacak adımlar atmak mümkündür herhalde…
Bu kesimin “muhalefet cephesi”yle birleşen taleplerine daha fazla kulak tıkamamakta fayda var, her eleştiriyi, her karşı çıkışı kaş kaldırarak, “Ne yani”lerle püskürterek bir neticeye ulaşılamaz.
Taleplere mümkün olduğunca karşılık vermek gerekiyor, “İmkânlar bu kadar.” söyleminin yetersiz kaldığı bir süreçteyiz zira.
Yeter ki gitsin tavrı
Bu seçimde, gittikçe tırmanın “Recep Tayypip Erdoğan’ı indirelim de ne olursa olsun!” tavrının yanı sıra, ekonomik sıkıntılar içindeki “ortalama” vatandaşın tavrı da çok etkili olacak.
“Muhalefet”, ısrarla “Bu bir genel seçim değil, sadece yerel seçim, dolayısıyla vereceğiniz oylarla ülke iktidarını belirlemeyeceksiniz, sadece yerel yöneticilerinizi belirleyeceksiniz. Bununla birlikte iktidara da güzel bir uyarıda bulunmuş, güzel bir ders vermiş olacaksınız!” propagandası yapıyor.
Hesapları gayet net; Bazı kritik büyükşehirleri ve İstanbul’un AK Parti’nin kalesi olarak bilinen bazı ilçelerini ele geçirdikleri takdirde, ülkeyi erken seçime sürüklemeye çalışacaklar.
Biraz daha bastırdıkları takdirde, AK Parti’deki çatlakların kapatılamayacak kadar derinleşeceğini düşünüyorlar.
Ak Parti, ülkenin “bekâ” meselesine dikkat çekiyor, “Muhalefet İttifakı”nın arka plânına vurgu yapıyor, “Sonra çok pişman olursunuz!” örtük mesajını veriyor ama…
Ortada, bir 7 Haziran dersi var ve şu anda AK Parti’nin Meclis çoğunluğuna sahip olmadığı gerçeği var.
Bir de uzun yıllar boyunca iktidarda bulunmanın tabii sonucu olarak, “yorgunluk” faktörü.
Bu durumda…
Yapılması gereken…
Yapılması zaruret arz eden nedir?..
Meseleye “ideolojik” açıdan bakmayanlarla, “gönül kırıklığı” yaşayanların seslerine kulak vermek, taleplerini mümkün olduğunca karşılamak.
Goygoyculara dikkat!
“Bizim adayların projeleri var, onların ise ‘yıkım’dan başka projeleri yok, üstelik arka plânları ve niyetleri de malûm. Memleketin beka meselesi var.” söylemi faydalı ama yeterli değil.
Çok farklı bir seçime gittiğimizi ve birçok hesabın “dipte” biriktiğini unutmamakta fayda var.
Bir de…
“Goygoycuların” goygoylarına gelmemekte!