Yerel seçim, aile geçim!
Yerel seçim, aile geçim!
Sorum şu:
"Yerel
seçimlerde iktidar mı avantajlıdır, muhalefet mi?"
Sorduğum arkadaşların hemen hepsi,
"Elbette
iktidar" karşılığını verdi.
Merkezi iktidar, yerel seçimlerde muhalefetin elinde olmayan
birçok imkânı kullanarak avantaj elde edermiş…
Vatandaş, merkezi iktidar ile yerel iktidarın aynı partide
olmasının hizmetlerin yürütülmesini kolaylaştıracağını düşünür ve tercihini
buna göre kullanırmış…
Ben bu faktörlerin varlığını kabul etmekle birlikte, yerel
seçimlerde muhalefetin daha avantajlı olduğunu düşünüyorum.
Hele hele iktidar, uzun yıllar boyunca işbaşındaysa…
Gücünün büyük bölümünü “teşkilât”tan
değil de, “Karizmatik Lider”den
alıyorsa…
Seçim başarılarını “Lider
Karizmasına” yaslanarak elde edebiliyorsa…
“Teşkilât”tametal yorgunluğuna ilâve olarak, “mental yorgunluk” da dikkat çekiyorsa…
İktidar Partisi’nin belediyeleri de, epeyce yıpranmış
haldeyse…
Muhalefet “aday tercihlerinde” büyük hatalar yapmazsa,
avantajlı olabilir.
Dahası…
Çok daha önemlisi…
Yerel seçim ile genel seçimin havası farklıdır.
Vatandaş genel seçimde, şimdiki modelde “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”nde, yola mevcut ile devam edip
etmeyeceğine karar verir.
Sandığa bu motivasyonla gider.
Geçen seçimde mesela…
Vatandaş “Yola
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mi devam edelim yoksa CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ile mi?” sorusuna cevap verdi.
“Masa”nın ortaya koyduğu “kriz
üretmekten başka işe yaramayacak, ithal, ucube proje”yi elinin tersi ile
itti.
Bugünkü yönetimden birçok şikayeti olmasına rağmen, “diğer taraf felâket” diyerek, “mevcutla devam” dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin böyle bir anlamı var, “olmak ya da olmamak” gibi bir şey.
Yerel seçime yüklenen anlam ise bu kadar güçlü değil.
Sonuçta “ülkeyi kimin
yöneteceğini belirlemek için
gitmiyorsunuz” sandığa.
Şehrinizin, ilçenizin belediye hizmetlerini kimin
yürüteceğini belirlemek için gidiyorsunuz.
Evet, vereceğiniz oy, desteklediğiniz partiye güç veriyor,
moral motivasyona katkı sağlıyor ama o kadar.
Kararınız “merkezi
iktidarı belirleyecek” ağırlık ve önemde olmadığı için oyunuzu kullanırken
daha rahat davranabiliyorsunuz.
Parti aidiyetiniz, lider sevginiz biraz geri plânda
kalabiliyor.
Mesela…
Geçen yerel seçimde, İstanbul’u “Karizmatik Lider” Sayın Erdoğan’ın Adayı değil de, çok zayıf bir genel
başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun
adayı kazandı.
İstanbul’un –açık ara- gelmiş geçmiş en başarılı Belediye
Başkanı, Karizmatik Lider Erdoğan’ın, seçime ağırlığını koyması yeterli olmadı.
Geçmiş dönemlerde, iktidar partilerinin “yerel seçim” kaybetmesine, bir başka çarpıcı misal de, Anavatan Partisi döneminden.
Bir önceki seçimden Yüzde 41.52 oranında oy çıkartan Merhum
Özal’ın Anavatan Partisi,
26 Mart 1989 tarihindeki yerel seçimde yüzde 21.80’e
gerilemişti.
Yaklaşık 20 puanlık
bir oy kaybı.
O seçimde birinciliği, yüzde 28.69 ile, başında Kemal
Kılıçdaroğlu çapındaki Erdal İnönü’nün bulunduğu Sosyal Demokrat Halkçı Parti
kazanmıştı.
İkinci parti ise yüzde 25.13 ile Demirel’in DYP’siydi.
Seçmen, iktidarı yerel seçimde cezalandırmayı tercih etmişti yani.
Vatandaş yerel seçimlerde “siyasal iktidar”lara “sarı
kart” gösterebiliyor…
Geçtiğimiz seçimlerde, hayat pahalılığının olanca menfi etkisine rağmen, “İktidar değişirse işler çok kötüye gider, ülke de Allah korusun
bölünür!” diyerek “mevcutla
devam” kararını veren vatandaşlar…
Yerel seçimlerde, iktidara “sarı kart göstermeyi” mi tercih edecek, yoksa başta İstanbul ve
Ankara olmak üzere, birçok yerde son
derece başarısız olan CHP’li yönetimlere “kırmızı
kart” mı gösterecek?
Ben, vatandaşın oyunu kullanırken, daha ziyade “ekonomiyi” düşüneceğini tahmin
ediyorum.
Siyasal iktidar, kendisini seçimler boyunca taşıyan “ihmal edilmiş” kesimlerin “hane halkı ekonomilerini” hissedilir
oranda rahatlatabilirse, büyük avantaj elde eder.
Bunu yapamazsa, kendisi açısından sıkıntı olabilir.
Anlık fotoğrafın içinde kaybolanlar, “Muhalefete bak, darmadağın olmuş… Onlar toparlanacak da, seçim
kazanacak, geç bunları” diyebilirler.
Ben bu kadar kesin konuşamam.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden iki yıl önce “Bu iş ikinci tura gider!” dediğimde
bana çok kızan Ak Partililer, ilk tur sonrasında kendilerine “Ne haber!” dediğimde…
“E, abi, senin kadar
tecrübeli değiliz elbette!” diye karşılık verdiler sağ olsunlar!
Bazı belediye başkanlarının (Süleymanpaşa’daki berbat Mosso-Konser misalinde olduğu gibi) hal
ve hareketleri birçok vatandaşı kızdırıyor.
Memleket deprem felâketinin yaralarını sarmaya çalışırken “berbat” konserleri savunmak için,
“Seçimlerde çok
yorulduk, gülüp eğlenmek, oynayıp kurt dökmek hakkımız” yollu lâflar eden Lider Vekili bile görüyoruz maalesef!
Geçen seçimi, Sayın Erdoğan’ın başını çektiği az sayıdaki “Cumhur İttifakı mensubu”nun olağanüstü
gayretleri ve ihmal edilmiş milyonların
desteği ile kazanan İktidar…
Son seçim sonuçlarının ayrıntılarına iyice baktı mı?
Gerekli dersleri
çıkarttı mı?
“İstanbul ve Ankara
mağlubiyetleri”nin mesajlarını aldı mı?
“İhmal edilmiş”
hanelerin ekonomilerini biraz olsun rahatlatabilecek mi?
Bunlara bakmak lâzım.
“Muhalefet darmadağın, bunlardan bir numara olmaz!” demek için çok erken.