Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Haziran 2023

Yerel seçim, aile geçim!

Yerel seçim, aile geçim!

Sorum şu:

"Yerel seçimlerde iktidar mı avantajlıdır, muhalefet mi?"

Sorduğum arkadaşların hemen hepsi,

"Elbette iktidar" karşılığını verdi.

Merkezi iktidar, yerel seçimlerde muhalefetin elinde olmayan birçok imkânı kullanarak avantaj elde edermiş…

Vatandaş, merkezi iktidar ile yerel iktidarın aynı partide olmasının hizmetlerin yürütülmesini kolaylaştıracağını düşünür ve tercihini buna göre kullanırmış…

Ben bu faktörlerin varlığını kabul etmekle birlikte, yerel seçimlerde muhalefetin daha avantajlı olduğunu düşünüyorum.

Hele hele iktidar, uzun yıllar boyunca işbaşındaysa…

Gücünün büyük bölümünü “teşkilât”tan değil de, “Karizmatik Lider”den alıyorsa…

Seçim başarılarını “Lider Karizmasına” yaslanarak elde edebiliyorsa…

Teşkilât”tametal yorgunluğuna ilâve olarak, “mental yorgunluk” da dikkat çekiyorsa…

İktidar Partisi’nin belediyeleri de, epeyce yıpranmış haldeyse…

Muhalefet “aday tercihlerinde” büyük hatalar yapmazsa, avantajlı olabilir.

Dahası…

Çok daha önemlisi…

Yerel seçim ile genel seçimin havası farklıdır.

Vatandaş genel seçimde, şimdiki modelde “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”nde, yola mevcut ile devam edip etmeyeceğine karar verir.

Sandığa bu motivasyonla gider.

Geçen seçimde mesela…

Vatandaş “Yola Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mi devam edelim yoksa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile mi?” sorusuna cevap verdi.

“Masa”nın ortaya koyduğu “kriz üretmekten başka işe yaramayacak, ithal, ucube proje”yi elinin tersi ile itti.

Bugünkü yönetimden birçok şikayeti olmasına rağmen, “diğer taraf felâket” diyerek, “mevcutla devam” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin böyle bir anlamı var, “olmak ya da olmamak” gibi bir şey.

Yerel seçime yüklenen anlam ise bu kadar güçlü değil.

Sonuçta “ülkeyi kimin yöneteceğini belirlemek için gitmiyorsunuz” sandığa.

Şehrinizin, ilçenizin belediye hizmetlerini kimin yürüteceğini belirlemek için gidiyorsunuz.

Evet, vereceğiniz oy, desteklediğiniz partiye güç veriyor, moral motivasyona katkı sağlıyor ama o kadar.

Kararınız “merkezi iktidarı belirleyecek” ağırlık ve önemde olmadığı için oyunuzu kullanırken daha rahat davranabiliyorsunuz.

Parti aidiyetiniz, lider sevginiz biraz geri plânda kalabiliyor.

Mesela…

Geçen yerel seçimde, İstanbul’u “Karizmatik Lider” Sayın Erdoğan’ın Adayı değil de, çok zayıf bir genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı kazandı.

İstanbul’un –açık ara- gelmiş geçmiş en başarılı Belediye Başkanı, Karizmatik Lider Erdoğan’ın, seçime ağırlığını koyması yeterli olmadı.

Geçmiş dönemlerde, iktidar partilerinin “yerel seçim” kaybetmesine, bir başka çarpıcı misal de, Anavatan Partisi döneminden.

Bir önceki seçimden Yüzde 41.52 oranında oy çıkartan Merhum Özal’ın Anavatan Partisi,

26 Mart 1989 tarihindeki yerel seçimde yüzde 21.80’e gerilemişti.

Yaklaşık 20 puanlık bir oy kaybı.

O seçimde birinciliği, yüzde 28.69 ile, başında Kemal Kılıçdaroğlu çapındaki Erdal İnönü’nün bulunduğu Sosyal Demokrat Halkçı Parti kazanmıştı.

İkinci parti ise yüzde 25.13 ile Demirel’in DYP’siydi.

Seçmen, iktidarı yerel seçimde cezalandırmayı tercih etmişti yani.

Vatandaş yerel seçimlerde “siyasal iktidar”lara “sarı kart” gösterebiliyor…

Geçtiğimiz seçimlerde, hayat pahalılığının olanca menfi etkisine rağmen, “İktidar değişirse işler çok kötüye gider, ülke de Allah korusun bölünür!” diyerek “mevcutla devam” kararını veren vatandaşlar…

Yerel seçimlerde, iktidara “sarı kart göstermeyi” mi tercih edecek, yoksa başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, birçok yerde son derece başarısız olan CHP’li yönetimlere “kırmızı kart” mı gösterecek?

Ben, vatandaşın oyunu kullanırken, daha ziyade “ekonomiyi” düşüneceğini tahmin ediyorum.

Siyasal iktidar, kendisini seçimler boyunca taşıyan “ihmal edilmiş” kesimlerin “hane halkı ekonomilerini” hissedilir oranda rahatlatabilirse, büyük avantaj elde eder.

Bunu yapamazsa, kendisi açısından sıkıntı olabilir.

Anlık fotoğrafın içinde kaybolanlar, “Muhalefete bak, darmadağın olmuş… Onlar toparlanacak da, seçim kazanacak, geç bunları” diyebilirler.

Ben bu kadar kesin konuşamam.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden iki yıl önce “Bu iş ikinci tura gider!” dediğimde bana çok kızan Ak Partililer, ilk tur sonrasında kendilerine “Ne haber!” dediğimde…

“E, abi, senin kadar tecrübeli değiliz elbette!” diye karşılık verdiler sağ olsunlar!

Bazı belediye başkanlarının (Süleymanpaşa’daki berbat Mosso-Konser misalinde olduğu gibi) hal ve hareketleri birçok vatandaşı kızdırıyor.

Memleket deprem felâketinin yaralarını sarmaya çalışırken “berbat” konserleri savunmak için,

“Seçimlerde çok yorulduk, gülüp eğlenmek, oynayıp kurt dökmek hakkımız” yollu lâflar eden Lider Vekili bile görüyoruz maalesef!

Geçen seçimi, Sayın Erdoğan’ın başını çektiği az sayıdaki “Cumhur İttifakı mensubu”nun olağanüstü gayretleri ve ihmal edilmiş milyonların desteği ile kazanan İktidar…

Son seçim sonuçlarının ayrıntılarına iyice baktı mı?

Gerekli dersleri çıkarttı mı?

“İstanbul ve Ankara mağlubiyetleri”nin mesajlarını aldı mı?

“İhmal edilmiş” hanelerin ekonomilerini biraz olsun rahatlatabilecek mi?

Bunlara bakmak lâzım.

“Muhalefet darmadağın, bunlardan bir numara olmaz!” demek için çok erken.