Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2485.30
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yeniden yola çıkmanın vaktidir

Geçtiğimiz 12 Nisan 2019 Cuma günü TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) tarafından “Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması Ödülleri”nin 50’ncisi düzenlendi. Programın başında da bu elli yıllık süreçte TÜBİTAK’ın bu kapsamda gerçekleştirdiği proje yarışmalarında çekilen fotoğraflarla Türkiye’nin bilim ve teknolojide nereden nereye geldiği gözler önüne serilmeye çalışıldı.

TÜBİTAK’ın düzenlediği söz konusu yarışmaların başladığı 1968’den günümüze baktığımızda çok şükür bilim ve teknolojide iyi bir noktada olduğumuzu söyleyebiliriz. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın da ödül töreninde ifade ettiği gibi Türkiye’nin 2023 yılı için büyük hedefleri vardır. Bu hedeflerden biri dünyada ekonomik düzeyi yüksek on ülkeden biri haline gelmektir. Bunun için de bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip etmek, nitelikli bilgi üretip bu bilgiyi faydaya dönüştürebilecek nitelikli bilim insanı yetiştirmek gerekir. TÜBİTAK böyle önemli bir görevi yerine getirmenin onurunu yaşıyor. Bu yıl 13.814’ü kız ve 11.811’i erkek olmak üzere ortaöğretim kurumlarında okuyan 25.625 öğrenci tarafından TÜBİTAK’a 16.679 proje başvurusunun olması işin ciddiyetini ortaya koyuyor.

Bu gayretlerinden dolayı TÜBİTAK yönetimini ve çalışanlarını, ödül alsın ya da almasın proje hazırlayan bütün öğrencileri ve velilerini, onları yetiştiren hocalarını ve jürilerde görev alan öğretim üyelerini yürekten kutlar, başarılarını devamını dilerim.

Ancak şunu da unutmamamız gerekir. Malum, tek kanatla uçulmaz. Bir kuşun havalanabilmesi, uçabilmesi ve uzun mesafeler kat edip hedefine varabilmesi için her iki kanadının ve bedeninin de sağlıklı ve güçlü olması gerekir. Bilim ve teknolojide olduğu kadar kültürde, sanatta, medeniyette ve maneviyatta da güçlü ve dünyada öncü olmamız lazım.

Bunun için de yeniden bilinçli bir şekilde yola çıkmanın vaktidir. Ancak bu yolculuk içimize doğru hatta içselleştirilmiş bir yolculuk olmalı. Önce yüreğimizi kontrol etmeli, niyetlerimizi samimi hâle getirmeli, kendimizi yenilemeli, sevmeli ve sevilmeliyiz. Tasavvuf edebiyatının önemli temsilcilerinden Yunus Emre bir şiirinde şöyle demiyor mu?

Biz sevdik âşık olduk sevildik maşuk olduk

Her dem yeni dirlikte bizden kim usanası

Yazılışı basit gibi görünen bu beyitte Yunus Emre bir taraftan sevmenin (âşık olmanın) ve sevilmenin (maşuk olmanın) sırrını verirken öte taraftan her dem yeniden dirilmenin, yenilenmenin ve bilinçlenmenin gerekliliğini ortaya koymaya çalışır. Bu aynı zamanda insan / İslam (Müslüman) olmanın da ön şartıdır. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, “İki günü eşit olan zarardadır.” diyor. Öyle ise bugün hayatımızda bir yenilik yapıp kendimize şu soruları sorarak günümüzü dünden başarılı hâle getirmeye gayret edelim:

Kimi, neyi, ne kadar, niçin seviyoruz?

Bizi kim, ne kadar, niçin seviyor?

Bilim, kültür, sanat ve medeniyete ne katkımız olmuştur?

Üzerimizde hakkı olanlara, bize umut bağlayanlara nasıl davranıyoruz?

İşgal ettiğimiz makam ve mevkinin, görev ve sorumluluğun hakkını verebiliyor muyuz?

Başkalarında görüp hakkında konuştuğumuz hata ve yanlışlıklar bizde de var mıdır?

Yakınlarımıza, komşularımıza ve sosyal hayatta karşılaştıklarımıza nasıl davranıyoruz?

Bu tür soruları çoğaltmamız mümkündür. Öyle inanıyorum ki bu soruların cevabını doğru verebildiğimizde havalanmamızın, uçmamızın, uzak mesafeler kat edip hedefe varmamızın önünde bir engel kalmaz.