Yeniden Ulu Hakanlar Geliyor
Tarih ne bir yerden başlar ne de bir yerde kesintiye uğrar. İnsan varsa tarih de vardır, devam da edecektir. Tarihin akışını belirleyebilmektir esas olan. Tarihin akışını da kahramanlar belirler.
Çokça kahramanı olan bir milletiz. Tarihe yön veren liderlerimiz oldu. Kanunu00ee'yi biz unutsak Fransa unutur mu? Gerçi biz çok şeyi unutuyoruz.
Unutmak, unutturulmaku2026 Hep bize mahsus. Her yeni, eskiyi silmeye, ortadan kaldırmaya dönük çıkıyor bizde.
Eski-yeni veya Doğu-Batı çatışması hala sürüyor bizde. Özellikle MEB'in müfredat ve ders programları, çağdaşlaşmanın eskiyi yok saymak olduğunu öğretti bizlere. Tarihimize, bakışımız hep olumsuzdu.
Vatanı satan padişah vardır anlatılan. Hainliğinden başlanır, uzar gider karalamalar. Peki, bu anlayış bize ne kazandırdı? Bizi, bize düşürmenin ötesinde bu türden sakat ve mantıksız yaklaşımla yetiştirdiğimiz milyonların bilinçaltını nasıl besledik?
Büyük düşünen bir gençliğin dünyası da rüyası da büyüktür. Büyük Türkiye rüyasını gerçekleştirmek için tarihteki büyüklüğümüzü, kurduğumuz ve yücelttiğimiz medeniyetimizi sahiplenmemiz gerekir. Tarihimiz sadece savaşlar tarihi değildir. Bizim bir tarz-ı hayatımız ve yaşattığımız değerlerimiz var. Tarihimizi, kültürümüzü, sanatımızı, mimaru00eemizi, edebiyatımızı, musiku00eemizi velhasıl zihniyetimizi bilmemiz, takip etmemiz lazımdır.
Yesevu00ee çizgisini Yunus ile; Mevlana'yı Hacı Bektaş ile; Fuzu00fblu00ee'yi Şeyh Galip ile sürdürmek büyüklüktür. Böyle büyük şairleri olan bir millet sadece Batı'ya mahku00fbm edilebilir mi? Mimar Sinan'ı bilmeden, büyüklüğünü tanımadan mimar olunur mu? Itru00ee'yi, Tanburu00ee Cemil Bey'i bilmeden sanatçı olunur mu? Köroğlu ve Karacaoğlan okunmadan kahramanlık ve sevda anlaşılır mı? Ya u00c2şık Veysel olmadan birliğe çağrı yapılır mı? Görüldüğü gibi bu büyüklük zinciri uzar gider. Yeter ki tarihimize, değerlerimize sahip çıkalım.
Cumhuriyet de Osmanlı da bizimdir. Tarihimizi bölenler, yıllarca milleti böldüler. Yıllarca Cumhuriyet fikrini yaşatmak için Osmanlı kötülendi. Oysa her ikisi de bizim değil midir?
Osmanlı'nın kuruluşu 27 Ocak 1299 olduğu için ocak ayının son haftası Osmanlı Haftası idi. Baktım da bu haftayı önemseyen, daha doğrusu vazife telakki edip ahde vefa gösteren Erbaa Belediyesi dolu dolu kutlamış. Diyor ki değerli Başkan Hüseyin Yıldırım: "Bizim köklerimiz Cumhuriyete de dayanır, Osmanlı'ya da; Selçuklu 'ya da dayanır, Orta Asya'ya da; Mekke'ye de dayanır, Bosna'ya da, Kudüs'e de. Biz bunların hepsiyiz." Evet, Erbaa'da Osmanlı eseri yok ama burada farklı bir mefku00fbre var. Bir medeniyete sahip çıkılıyor. O medeniyet büyük şairler, bilim insanları, mimarlar, sanatçılar çıkaracaktır.
Fatih Anadolu Lisesi mehteran takımının harika konseriyle sokaklarda ayrı ruh esiyor. Osmanlı Haftası etkinlikleri tam beş gün sürmüş Erbaa'da ve bu yıl özelikle Ulu Hakan II. Abdülhamid Han her yönüyle anlatılmış. Abdülhamid'e mektup yarışması, temsilu00ee Osmanlı Çarşısı, okçuluk, döneme ait fotoğraf gösterimi, zimem defteri uygulamaları ve en dikkat çekici konu da "II. Abdülhamid Han ve Yeni Türkiye" başlıklı konferans. Üç yıldır düzenli olarak sürdürdükleri bu kutlamalar herkese örnek olmalı. Kültürde de iktidar olmak gerektiğini hatırlatan Belediye Başkanı Hüseyin Yıldırım ve ekibini kutluyorum.
Korkmayın, bizim tarihimizde büyük projeler düşünen Abdülhamid Han varmış. Şimdi de onun projelerini hayata geçirenler var. Abdülhamid Han yüz yıl önce düşündü ancak bugün yapabildik tüp geçidi. Bizim de yüz yıl sonrasına ait projelerimiz olmalı ki yeniden Ulu Hakanlar çıkaralım. Bunun yolu da binlerce yıllık tarihimize sahip çıkmaktan ve büyüklüğümüzü fark etmek etmekten geçiyor.
