Yeniden Merhaba...
Kıymetli okuyucularım, bugünden itibaren,MİLAT GAZETESİ’nde tekrar yazmaya başlıyorum. Haftanın pazartesi ve cuma günleri bu köşede olacağım...
Önceden olduğu gibi, hayata ve siyasete dair düşüncelerimi sizinle paylaşacağım... Bazen de, gündemdeki kişilerle söyleşiler yapacağım... Yazının başında şunu belirtmek isterim: Burada yazılanlarla ilgili düşüncelerinizi, [email protected] adresine iletmeyi ihmal etmeyin...
Değişen birşey olmamış...
Bugünkü yazıyı hazırlamadan önce, şöyle bir gündem taraması yaptım... Gördüm ki, memlekette pek değişme olmamış. Ben MİLAT’ta yazmaya ara verdiğim de, demokrasi dışı yöntemlerle, iktidarı değiştirmeye çalışıyorlardı. Bugün de aynı...
O gün de Erdoğan düşmanlarının gözlerini duman bürümüştü. Bugün de aynı... O gün de ülkemizde yürütülen millileştirme çabalarına, çelme takmak isteyenler vardı. Onlar bugünde varlar...
İnanır mısınız? Söylemlerden, yöntemlere kadar hiçbir şey değişmemiş. Ha şunu kabul ediyorum: Piyasada kullanılan piyonlar değişmiş.
Birde Koronavirüs var...
Evet, sizlerden ayrı kaldığım sürede, ülkemiz ve dünya Koronavirüs etkisi altında kaldı. Konuya, kısa sürede, tüm insanlığın bu beladan kurtulması temennisiyle başlıyorum.
Farkındayım... Ülkelerin bu belayla mücadelesi hiç kolay olmadı. Ne kadar aşının bulunmasıyla, tünelin ucundaki ışık görünmüş olsada, hâlâ devletleri ve toplumları zorlu bir süreç bekliyor.
Kıymetli okurlar, yaşanan bu zorlu sürecin bir nedeni de: Bizlerin Korananın hayatımıza kattığı yeni kurallara alışamammaızdı. Bir diğeri de: ‘Bana birşey olmaz’ rahatlığıydı.
Belki, virüsün ilk dalgası görülmeye başladığında, tedbirlere harfi harfine uysaydık, o süreç daha kolay yaşanabilirdi. Bizim o tedbirlere uymamız, birçok kişinin hayatını kurtarabilirdi.
Mademki, virüs tehdidi hâlâ devam ediyor. Ne olur... Biraz daha sabır... Biraz daha gayret... Bizlerin sosyal yaşamda yaptığı fedakarlıklar; insanlığı güzel günlere daha çabuk ulaştıracak...
Efendim, tekrar buluşmamızın ilk yazısında, konuyu fazla uzatmak istemiyorum. Sadece bir soruyu gündemlerinize taşıyıp, huzurlarınızdan ayrılacağım.
Allah korusun, şu Korona belası, Eski Türkiyede yaşansaydı, halimiz nice olurdu? Hele o SSK Hastanelerinin içler acısı durumda olduğu dönemde...
Not: Sizlerden ayrı kaldığım sürede, benim yaşamımda da bazı değişiklikler oldu. Örneğin, gazetecilik ve köşe yazarlığının yanında, şimdi birde tv programcılığı yapıyorum. Hemde, uydu üzerinden yayın yapan iki televizyon kanalında...
Bu kardeşinizin, Türkiye'de bu işi yapan tek görme engelli televizyoncu olduğunu bilin...